Miami'de üniversiteyi okuyup yurda döndüğümde ilk iş görüşmemi anımsıyorum. Karşımdaki kişi (ismi bende saklı) "Siz de Miami'de okuyup kendinizi ABD gördüm sanıyorsunuz. Kansas City'ye (Kansas) gitmeyeni ben ABD görmüş saymam" şeklinde üst perdeden bir konuşma çekmişti. Oysa benim ilk ABD deneyimim 11 yaşımda, önce New York sonra Kansas'ı ziyaret ederek başlamıştı. Abim Berk orta okulda derslerine çalışmadığı için babam onu muhtemelen en az Türk'ün olduğu ve ders dışında başka şeylere odaklanamayacağı Kansas'a gönderme kararı almıştı. Bizim Kansas maceramız da böylece başlamıştı. Her ne kadar sıkılıp üniversitede Washington D.C'ye geçse de Kansas ilk göz ağrımız olarak kalmayı başardı. O dönemi dün gibi hatırlıyorum. Saat 18.00'den sonra sokaklarda pek insan görmezdiniz. Burger King bile kapalı olurdu. ABD'nin bu kadar can sıkıcı bir şehri olabileceği hiç aklıma gelmezdi. Yaklaşık iki hafta önce ise yolum tekrar Kansas'a düştü. Bu kez hiç olmadığım kadar heyecanlıydım. Hem şehir çok gelişmişti hem de ben bir şehrin nasıl keşfedilmesi gerektiğinin bilincine erişmiştim. ABD'nin orta batı bölgesinde yer alan Kansas denilince akla iki şey gelir; caz müzik ve barbekü. Missouri Eyaleti'nde kalan bu topraklar caz ve blues müziğine ilham kaynağı olmuş. Zaten American Jazz Museum (Amerika Caz Müzesi) de Kansas'ta görmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Barbekü restoranında kaburga, mısır ve kızarmış turşu yemek ise bir diğer yapmanız gereken lezzetli aktivite. O halde sözü daha da fazla uzatmayalım ve Kansas'ı keşfetme turumuza çıkalım.
THE COUNTRY CLUB PLAZA
Otelimiz şehrin kalbinin attığı, lüks mağazaların, en iyi restoranların yürüme mesafesinde olduğu The Country Club Plaza'da. Mariott Country Club Plaza'da kalıyoruz. Diğer Mariott'lara göre geceliği biraz daha pahalı. Standart oda fiyatı yaklaşık 500 dolar. Bu durum konumundan kaynaklanıyor. En popüler kafe ve dükkanlar Country Club Plaza'da. Aklı karışanlar için belediye tüm restoranların ve mağazaların sıralandığı bir harita yapmış. Restoranlar hakkında mutfağı, yemekleri, fiyatları gibi ufak bilgiler yer alıyor. Bu rehber hem Plaza'da hem de otellerde mevcut. Zira otelin müşteri ilişkilerine ya da sokakta birilerine restoran tavsiyesi sorduğunuzda hep "50'den fazla yer var, bilemeyiz" cevabını alıyorsunuz. Bir de basketbol maçına gelen takımlar mutlaka burada kalıyor. Kolej basketbolu ve Amerikan futbolu Kansas'ta büyük önem taşıyor. Genelde NBA'de oynayan ünlü basketçiler Kansas'taki liselerden çıkıyor. Amerikan futbolu takımı Kansas City Chiefs ise şehrin önemli bir sembolü. Maç günü sokakta, barlarda, restoranlarda herkesi Chiefs formasıyla görebilirsiniz. Sadece Kansas değil başka eyaletlerde de pek çok Chiefs hayranı var. O yüzden bir gün ABD'nin ortasındaki bu şehre seyahat düzenlerseniz, bir maça denk getirmeye çalışın. Olmadı bir kolej basketbolu maçına gidebilirsiniz. NBA tadında geçecektir. 2007 yılında 24 milyonluk bir yatırımla College Basketboll Experience adını verdikleri arenada maç izlemenin keyfi gerçekten de bir başka.
ŞEHİR MERKEZİNDE KAYBOLMAK
Central Business District, yani şehir merkezi Forbes dergisi tarafından 2012 yılında ABD'nin en güzel şehir merkezlerinden biri olarak seçilmiş. Renkli binaları, art deko tarzı mimarisiyle ilgi çeken bir yer. Burada binalar arasında kaybolmak ve rastgele bulduğunuz bir kahve dükkanında kahve içmenizi öneririm. River Market ise eskiden bildiğiniz pazar yeriymiş. Halk meyve, sebzesini almak için gelirmiş. Şimdi ise panayır yerine dönüşmüş durumda. Hala sebze, meyve alabileceğiniz standlar var. Ama onlara etnik kafeler, barlar ve mağazalar eklenmiş. Fakat sabah saatlerinde açılıyor akşam olmadan 16.30'da kapanıyor. Sabah taze sıkılmış bir meyve suyu ile güne başlayıp kahve ile devam etmek ve etnik alışveriş yapmak için ideal.
MÜZELERİ ES GEÇMEYİN
Kansas birbirinden ilginç müzelere de ev sahipliği yapıyor. Sadece tarih ve sanat değil eğlence ve masalsı dünyalar da bu müzelerle aralanıyor. Örneğin Oz Müzesi. Oz Büyücüsü hikayesinin burada bir müzesi var. Burada Dorothy ile tanışıp Kansas rüzgarıyla kendinizi gökkuşağının üzerinde buluyorsunuz. Özellikle çocukların büyük ilgisini çeken bir müze. Dünya Hazineleri Müzesi ise içeri adım atar atmaz sizi bu topraklarda 40 milyon yıllık bir geçmişe ışınlıyor. İçeride sizi Ivan isimli dev dinozor heykeli karşılıyor. Ardından Ortaçağ'da gezinip vahşi batı dönemine geliyorsunuz. Eğlenceli kurgulanmış müzelerden bir tanesi. American Jazz Museum'da ise caza dair her şeyi görebilirsiniz. Plaklar, albümler, posterler... Duke Ellington'dan Charlie Parker'a farklı sanatçıların kullandığı enstrümanlar da cabası. Ulusal Oyuncak ve Minyatür Müzesi ve Kemper Çağdaş Sanat Müzesi de ilginizi çekecek diğer müzeler.
ETİN ANAVATANI
Sıra geldi işin en keyifli kısmına... Bu kadar gezdikten sonra elbette acıkıyorsunuz. Kansas'ta yemek ayak üstü geçiştirilecek bir şey değil. Mükemmel sofranın hakkını vermeniz lazım. Hayvancılık burada en üst düzeyde. Whole Foods gibi üst düzey zincir marketlerde 'Kansas City steak' özel bölümleri bile mevcut. Elbette burada en çok steak ve barbekü tatmak gerekir. Ama dileyenler için deniz ürünleri ve İtalyan seçenekleri de mevcut.
O halde barbeküden başlayalım ve şehrin en iyi barbekülerinden birine Jack Stack Barbecue'ye gidelim. Oldukça salaş ve biraz karanlık bir dükkan. 'Karışık combo' adını verdikleri farklı barbekü tabakları var. Tavuk, dana kaburga, steak, mısır karışık tabaklarından birini söylüyorum, elbette bitirmekte zorlanıyorum. Ama o kadar lezzetli ki tatlı menüsüne bile göz gezdirmeyi ihmal etmiyorum.
Joe's Kansas City Bar-B-Que ise eski bir benzin istasyonunda yer alıyor. Sonradan barbekücüye dönüştürülmüş. Bildiğiniz yol üstü lezzet duraklarından biri. Ama inanılmaz lezzetli. Gitmeden mutlaka rezervasyon yaptırmak gerekiyor.
Pierpont's at Union Station ise eski tren garında yer alan bir steak restoranı. Yüksek tavanları, antik dekorasyonu ile müzede yemek yiyormuşsunuz hissi veriyor. Zengin bir şarap kavı var. Ana yemek olarak kesinlikle zevkinize göre bir steak söyleyin derim. Başlangıçlarda deniz mahsullerinden de tadabilirsiniz. Yalnız uyarayım burası ucuz bir restoran değil. Kişi başı 100 dolardan başlıyor çok daha yukarılara kadar çıkabiliyor.
Capital Grill ABD'de pek çok yerde şubesi olan bir restoran. İstiridye, karides gibi buzda servis edilen başlangıçlar pek popüler. Ana yemeklerde ise yine steak yemek.
Farina ise yeni açılan ve kısa sürede şehrin en hip adresi olan bir İtalyan restoranı. İçinde sayısız sanat eseri ve şarap kavı var. Hemen yan tarafında yer alan sanat galerisini gezip yemek kısmına geçebilirsiniz. Barda oturmak da epey popüler. Burada yediğim fırınlamış levreği daha önce dünyanın hiçbir yerinde yemedim.