TARİHİN BİLİNEN İLK BAŞKENTİ: HATTUŞAŞ
Hitit Devleti'nin başkenti olan ve tarihteki ilk başkent olma özelliğini taşıyan Hattuşaş'ta 40-50 bin civarında insanın yaşadığı düşünülmektedir. M.Ö. 1200 yılında yıkılan Hititler sonrasında bu dönemde birçok farklı uygarlığın burada yaşadığı bilinmektedir. Öyle ki, yapılan kazılarda rastlanılan beş farklı medeniyet, buranın ne derece önemli bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Hititler başta olmak üzere Asurlular, Frigyalılar, Romalılar ve Bizanslılara ev sahipliği yapmış olan Hattuşaş, ilk günkü tarihi zenginliğini bugün hala korumaktadır.
Hattuşaş, aşağı şehir ve yukarı şehir olmak üzere iki farklı şehir planıyla şekillendirilmiştir. Güney kısmında yukarı şehir bulunur. Burada kutsal alanlar ile tapınaklar yer almaktadır. Kuzey bölümünde kalan aşağı şehir ise sivil yaşam için oluşturulmuş bir bölgedir. Dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı koruma altına alınan Hattuşaş; sağlam ve düzenli şehir yapılaşmasının en önemli örneklerinden biridir.
Hititler anıtsal ve devasa mimariye özellikle önem vermiştir. İmparatorluğun güçlü yapısını bu tür büyük eserlerle kanıtlamaya çalışmış ve mimarinin yanında yontu sanatını da ilk defa bu dönemde ortaya çıkarmışlardır. Büyük kayalara şekil veren ve mimari yapılarda her zaman için anıtsal tarzı seçen Hititler döneminden kalma birçok yapı hala Hattuşaş bölgesinde ilk günkü orijinalliğini korumaktadır.
Kentin korunması ve dışarıdan gelebilecek saldırıların bertaraf edilmesini sağlayabilmek adına güney bölümde sur üzerine kurulu olan 5 adet kapı bulunmaktadır. Bu kapılar şehrin en yüksek noktasında bulunan Sfenksli kapı, Aslanlı kapı ve Kral kapısı olarak adlandırılmaktadır. Kapı üzerlerinde motifi bulunan aslan heykelleri boyutlarıyla şaşırtıcı olduğu kadar, dönemin yontu sanatının da inceliklerini ortaya çıkaran önemli bir mimari yaratıcılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Şehrin bu bölümünde yapılan tarihsel kazılarda seramikler, silahlar, yazılı belgeler, kült objeler ve gündelik hayatta kullanılan birçok eser bulunmuştur. Bu eserler bugün Çorum Kent Müzesi'nde sergilenmektedir.
TARİHİN İLK İNSAN HAKLARI YASALARI BU TOPRAKLARDA ORTAYA ÇIKTI
Hattuşaş'ın aşağı şehir bölümü yaşam alanının orta kısmında şehrin en büyük dinsel yapısı olan Büyük Tapınak bulunmaktadır. İki büyük odası olan ve o zamana kadar yapılmış en büyük tapınak olma özelliğini gösteren bu mabedin Fırtına Tanrısı ve Güneş Tanrıçası için inşa edildiği düşünülmektedir.
Kentin en görkemli açık hava tapınağı ise Hattuşaş'ın 2 km kuzeydoğusunda yer alan Yazılıkaya tapınağıdır. Hitit mimarisinin tipik bir örneği olan bu tapınakta büyük galeri ve küçük galeri olmak üzere birbirinden bağımsız iki büyük oda bulunmaktadır.
Büyük galeri duvarlarında tüm yüzeyi çevreleyen 63 farklı figürün batı tarafındakiler tanrıları, doğu tarafındakiler ise tanrıçaları temsil ediyor. Hitit sanatında figürler hep yan kısımdan gösterilmektedir. Figürlerin yan yana çizilmesi bir ayin anını anlatıyor gibi görünse de aslında sıradan duruşları sergilemektedir. Tapınakların içerisinde var olan figürlerin tamamı dinsel nitelikli olup Hitit tanrılarını simgelemektedir. O dönemde en fazla tanrı inancı olan ve çok tanrılı anlayışın yayılmasını sağlayan medeniyet de yine Hititler devletidir.
TARİHİN GİZEMİNİ AÇIKLAMAK İÇİN HATTUŞAŞ SİZİ ÇAĞIRIYOR
Hitit medeniyeti diğer komşularından oldukça farklı bir uygarlık kurmuş ve geliştirmiştir. Dünyaca tanınan ve Hitit dönemi araştırmalarıyla bilinen Hititolog Albercht Goetze'nin yaptığı araştırmalar göstermiştir ki; Hitit medeniyetini diğer uygarlıklardan ayıran en önemli özellik insan haklarına duyulan saygı ve bu hakların koruma altına alınmış olmasıdır. Dünyanın ilk yazılı anlaşması olan Kadeş anlaşması ve tarihin ilk yasaları olan Hamurabbi yasaları bu dönemlerde ortaya çıkmıştır. Hititler, Anadolu medeniyetleri içerisinde ateşleyici bir işlev görmüş ve Anadolu topraklarında yasaların, hoşgörünün, sanatın ve daha birçok farklı kavramın ortaya çıkmasına öncülük etmişlerdir.
Anadolu'nun verimli toprakları üzerinde bulunan Hattuşaş, bugün dünyanın her yerinden yüz binlerce insan çeken tarihin en önemli cazibe merkezlerinden biridir. 1986 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Hattuşaş, şüphesiz geçmişin izlerini hala içinde saklayan ve ziyaretçilerine unutulmaz bir tarihi atmosfer sunan önemli bir bölgedir.