Zanzibar, Afrika kıtasının doğusunda Tanzanya'ya bağlı Unguja ve Pemba adında iki adadan oluşan yarı özerk bir bölge. 90 km uzunluğa, 30 km genişliğe sahip ölçüleri ile Hint Okyanusu'nda yer alıyor. En büyük şehri ve başkenti Zanzibar City. İranlı göçmenler (Farslılar) tarafından kurulan ve adını zenciler sahili anlamındaki Farsça 'zengi bar'dan alan Zanzibar, muhteşem sahilleri, sıcak yüzlü insanları, envaiçeşit tropik meyvesi ve deniz ürünleriyle Arap ve Fars toplumunun derin izler bıraktığı, Portekizlilerin, Ummanlıların ve İngilizlerin yıllarca hüküm sürdüğü büyük bir ada. Arapların gelişi ile de Zanzibar büyük bir değişim yaşamış. Zanzibar'ın en büyük özelliklerinden birisi de mimari yapısı ve kültürüyle Afrika, Arap, Hint ve Avrupa medeniyetlerinin izlerini bir arada taşıması.
PAZARLARI RENKLİ, KAPILARI İŞLEMELİ
Zanzibar Stone Town'ın belli kısımlarını saymazsak, koca bir köy aslında. Lakin turistleri cezbedecek alanlar çok. Stone Town'da çölde vaha tadında bir kahveci var. Zanzibar Coffee House... Kapısından geçerken bile sizi kahve kokusu ile içeri çekmeyi başaran bir adres. Darajani Pazarı ve çevresi gündüzleri aktif. Burası bildiğiniz pazar alanı. Meyve sebze alışverişi için çok uygun. Hemen yan tarafında balık pazarı var. İnci gibi dişleri ve kurum gibi gözleriyle kadın ve erkek satıcılar güzel görüntüler sergiliyorlar. Darajani Pazarı'nın arka tarafında baharat pazarı yer alıyor. Burada da türlü çeşit baharat ve tropikal meyveler satılıyor. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Zanzibar'da ne kadar pazarlık yaparsanız yapın satın aldığınız şeyin gerçek fiyatı hakkında asla kesin bir bilgiye sahip olamazsınız. En güzeli afiyetle yemek, keyfini çıkararak kullanmak ve neyi ne kadara aldığınızı kendiniz dahil hiç kimseye söylememek. Söylediğinizde moraliniz bozuluyor zira arkadaşınız sizden çok daha aşağı fiyata almış olabiliyor. Hayretle karşıladığım hususlardan biri de işlemelerle hayat bulan muhteşem kapılar. Dünyada, Zanzibar kapısı olarak ün salmış işlemeli kapıların birçoğu aslında Hint kültürünün parçası. Saplamalı yuvarlak çivilerin işlendiği bu kapılardan bazılarının üzerinde ayetler işli ve hepsi el işçiliği. Bu arada çok sayıda binanın restorasyonu devam ediyor. 19'uncu yüzyıl ve öncesinde kölelerin dolaştırıldığı daracık sokaklarda yerlilerin deyimiyle artık Mzungular yani beyaz adamlar, tarihten ders çıkarmak için dolaşıyor. Lakin ben tarihten ders çıkardıkları konusunda şüpheliyim. Zanzibar'ın çok önemli bir özelliği de sahil halkının konuştuğu dil anlamına gelen Svahili dilinin doğduğu yer olması. 300 milyon Afrikalının konuştuğu bir dil bu. Dünya literatürüne pek çok sözcük hediye etmiş; 'safari' gibi, 'hakuna matata (sıkıntı yok)' gibi. Zanzibar, 200 yıl önce bir Müslüman Arap Devleti olarak biliniyor. Dünyada köle ve fil dişi ticaretiyle nam salan Zanzibar'a daha sonra Avrupalılar gelmiş. Ne acı ki Araplar da, Avrupalılar da köleliği sürdürmüşler. Zanzibar Adası'nda toplanan fil dişi ve köleler buradan Ortadoğu ve Avrupa'ya satılmış. Araplar buraya geldiklerinde Zanzibarlılara dinlerini vermişler fakat özgürlüklerini gasp etmişler. Portekizliler ise hiçbir şey vermeden her şeylerini almışlar. İngilizler ise özgürlüklerini geri vermişler lakin dinlerini yok etmişler. Kısacası Zanzibar sokakları kölelik döneminden acı izler taşıyor. Bazı ihtişamlı evlerin eski bir köle tüccarına ait olduğunu öğrenmek içimde farklı duygular çağrıştırdı.
MÜZEYE ÇEVRİLEN ZİNDANLAR
Şimdilerde eski Köle Pazarı ve Köle Hapishanesi üzerinde büyük kilise yer alıyor. Kentteki en etkileyici yer şüphesiz ki, dönemin en büyük Arap köle ticareti merkezi olan eski köle pazarı. Burada ibret olsun diye müzeye çevrilmiş iki zindan var. Her biri 8-10 metrekare ve yüksekliği 1,5 metre civarında olan zindanlarda 30'ar 40'ar kişi kötü şartlarda tutulurmuş zamanında. Bu kişiler üç gün aç, susuz bırakılır ve üçüncü gün sonunda hayatta kalanlar dayanıklığı tescil edildiği için ABD'ye ve Avrupa'ya satılırmış. Zanzibar, uzun yıllar Doğu Afrika'daki köle ticaretinin en önemli merkezlerinden biri olmuş ve hatta Afrika'da kölelik en son, 1964 yılında Zanzibar'da sona ermiş. Bugün Tanzanya'nın bir parçası olan Zanzibar Adası'nın en eski yerleşim yeri Stone Town 2000 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmeyi başarmış. Hiç kuşkusuz Afrika'nın bugün yaşadığı krizlerin ekseriyeti; sömürge döneminin mirası, uygun yöneticilerin yokluğu, kötü devlet yönetimi ve yolsuzluğun yayılmasıyla ilişkili. Ne acıdır ki bugün siyaset, bol servet elde etmek için bir araç. Bu yüzden iktidar mücadelesi çetin. Bugün Afrika'nın karşı karşıya kaldığı en büyük sorun, hastalığın yuvası sayılan ulus devlet organlarının yapısı. Afrika'da yönetici zümrenin evladı iseniz Paris'te, Londra'da eğitim alma şansınız var ve çıtayı aşıyorsunuz. Aksi takdirde yoksulluk, salgın hastalık ve yetimhanelerde bir hayat kaderiniz oluyor. Yetimhane, Afrika'nın yaygın bir gerçeği. Küçücük odalarda, dört-beş siyahi çocuk, her gün Afrika ikliminin sevgisiz, soğuk gecelerine dalıyor. Çıkış yolu bulmak ise giderek güçleşiyor. Hayatlarındaki tek renk ise kıyafetleri ile dansları. Adeta her çocuk doğuştan dansçı. Küçük bir tını harekete geçmeleri için yeterli. Her 10 Afrikalıdan dördü mutlak yoksulluk içerisinde. Afrika kıtası, dünya nüfusunun yüzde 10'unu barındırdığı halde dünya gelirinin yüzde birini dahi elde edemiyor. Çevresel problemler, küresel sömürü düzeni, değişken koşullar, siyasi çekişmeler ve iç sorunlar Afrika'nın bir gerçeği. Kurban Bayramı sabahı bayram namazında hutbeyi okuyan imamın Türkiye'den ve yardımlarından övgüyle bahsetmesi gururumu okşadı. Bazılarının yara açtığı Afrika'da biz Türkler hep yara sarmışız. Afrika ve özelinde Zanzibar hem halkla gönül bağları kurma ve yardımlaşma, hem de tatil geçirme açısından bulunmaz fırsatlar sunuyor. Unutmadan zencefilli çay içmeden sakın dönmeyin.
EŞSİZ BAHARAT TARLALARI
Zanzibar yemekleri denince, birçoğunu bir arada göreceğiniz yerin adı Forodhani Pazarı. Alanda her akşam bu pazar kuruluyor. Bu pazarda her türlü çeşit yemek satanlar oluyor. Bir yanda ızgaralar, bir yanda dönerler vs... Sokaklarda akşama doğru birçok yerde mangal yapan seyyar satıcılar görüyorsunuz. Bunlar deniz ürünleri ağırlıklı olmak üzere birçok farklı yemek satıyor. Önünüzde hazırlanan şeker kamışı suyu enfes. Türlü tropik meyve ve baharatları yerinde görüp tanımak ve tatmak inanılmaz bir zenginlik. Özellikle baharat tarlaları mutlaka görülmeli. Fil dişi, karabiber, Hindistan cevizi ve köle ticareti Zanzibar ekonomisinin gücünü temsil ediyor. Zanzibar bitki örtüsü ve çeşit çeşit baharatları sayesinde Doğu Afrika'nın en zengini olmakla birlikte dünyanın en büyük karanfil üretimine ev sahipliği yapıyor. Karabiber, sarmaşıkta yetişiyor. Rengi yeşil, olgunlaşmaya başladıkça renk koyulaşıyor. Karabiberin dışında kakule, kimyon, kişniş, tarçın, karanfil, kişniş tohumu, köri, zencefil, limon otu ile Hindistan cevizi bu adanın zenginliği.
SAĞLIKLI KIRMIZI MUZ
Unutmadan Hindistan'dan gelen bir bitki olan Langi Langi de, Chanel Coco No.5 parfümünün esansı. Achiote Aca Lipstick Fruit ise dış görünüşü kırmızı diken görünümlü lakin elinize batmayan kırmızı bir top adeta. Kesince içinde ufak çekirdekleri var. Bu çekirdekleri parmağımızla ezip her bir çekirdeği patlattığımızda ortaya kıpkırmızı boya çıkıyor. O yüzden adına doğal ruj diyorlar Baharat turunun bittiği noktada ufak tezgah kurulu. Ufak paketler halinde her türlü baharatı ve aynı zamanda ananas, vanilya, yasemin esansları da bulmak mümkün. Adanın mutfak kültüründe tropikal meyveler, deniz ürünleri, baharatlar ve pirinç önemli bir yere sahip. Muzun da çok farklı çeşitlerini görebiliyorsunuz. Zanzibar'da yetişen Muzungu Banana (kırmızı muz), bir parmak uzunluğunda ama hayli tombul. Kırmızı muz, bildiğimiz sarı muzdan daha sağlıklı ve daha lezzetli. Bu muzun karoten ve C vitamin içerdiğini ve yemeğin üzerine tatlı niyetiyle yenildiğini öğreniyorum. Sarı renkli muz, büyük, yeşil yemeklik muz. Yemeklik muzun patatesi andıran bir tadı var. Etle birlikte pişiriliyor. Bir de kızartmasını yapıyorlar. Kahvaltı kültürleri pek bizim gibi değil. Peynir kültürleri yok. Bakkal ve marketlerde çok fazla seçenek yok. Yumurtaları ise bizden farklı. Yumurtanın sarısı bizimkisi kadar sarı değil.
YAŞITIM BİR KAPLUMBAĞA
Zanzibar'da üç farklı yunus türü yaşıyor. Pembe ve beyaz renkleri de olan Indo-Pacific humpback yunusları ve güzel gülen yüzleriyle bottlenose yunusları. Mutlaka okyanusta yunuslarla yüzmek gerek. Kaplumbağa adasında dev kaplumbağalar görülmeğe değer. Dev Aldabra kaplumbağalar bölgeye, Seyşel Adaları'ndan 1919'da dönemin İngiliz valisinin Zanzibar sultanına hediye olarak gönderilmiş. Kaplumbağaların sayıları zaman içerisinde çoğalmış. Ben 57 yaşında yaşıtım kaplumbağayı bulduğumda çok mutlu oldum.