YEDİGÖLLER (BOLU)
Bu yeşil cennet eylülde gidilmesi gereken en güzel yer. Yedigöller'in kıymetlisi Büyükgöl, canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık olarak kullanılıyor. Hatta ilginç bir bilgi vermek istiyorum. Ülkemizde ilk alabalık üretme istasyonu 1969 yılında burada kurulmuş. Bölgenin en önemli özelliklerinden birisi de, çok fazla bitki türüne ev sahipliği yapması. Kayın, meşe, kızılağaç, gürgen, titrek kavak, sarı çam, fındık, ıhlamur ağaçları gibi bir çok ağaç bulunuyor. Bu durum, ülkemizde bitkiler üzerine araştırma yapan uzmanlara da adres gösterir nitelikte.
Yedigöller'i ziyaret için en uygun tarih, nisan ve kasım ayları arasındaki dönem. Özellikle mayıs ve eylül aylarında her renkten ağaç görebilirsiniz. Tam bir renk cümbüşü sunuyor ziyaretçilerine. Aralık ve mart arasında ise, Bolu-Yedigöller yolu karla kapanıyor. Bu yüzden Yeniçağa-Mengen üzerinden bölgeye gitmenizi öneririm.
CUMALIKIZIK (BURSA)
Cumalıkızık hakkında, çok şey duydunuz ya da hiçbir şey bilmiyorsunuz… Pırıl pırıl bir eylül sabahında uykulu gözleriniz, elinizde kahvenizle gelecek hafta sonu nereye gitsem diye düşünenler için, Türkiye'nin muhteşem duraklarından biri olan Cumalıkızık beklentinizi karşılayacak en iyi önerilerinden biri. Adım adım Cumalıkızık'ta açılışı güzel bir kahvaltıyla yapın. Türkiye'yi bana kalırsa serpme kahvaltısı ve yöresel tatları, her şeyiyle farklılaştırıyor. Hatta öyle ki, bunu en yoğun hissettiğim yerlerden birisi Narlı Bahçe oldu. Her şey ev yapımı olunca lezzet kapısı aralanıyor. Masanıza sunulan tabaklar saniyeler geçtikçe, gözlemeler, reçeller, zeytinler, bal kaymak derken bir anda görsel şölene dönüşüyor.
Cumalıkızık demek aslında eski döneme adım attığınız bir mimari yolculuğu. Köyün girişinde en çok dikkat çeken koyu mavi uzunca ahşap kapılı bir ev sizi görkemlice karşılıyor. Bir güzel fotoğraf hakkınız var. Eylül havasında sokaklarını dolaşması çok keyifli bu tatlı köyün. Nereden baksanız, yüzyılları devirmiş evlerle berabersiniz. Cumalıkızık'ta 270 ev var fakat 180'i kullanımda. Bu köyün yaşanmışlığı çok ama çok eskilere dayanıyor, 700 yıl...
Mimariye meraklı biriyseniz dar sokaklarında oldukça ilginizi çekecek ayrıntılara rastlayabilirsiniz. Sokaklarda kaybolma endişeniz olmasın, neredeyse imkânsız, burası oldukça küçük bir yer 2 saatte dolaşabilirsiniz. Köy halkı, tahmin edeceğiniz gibi çok konuşkan, hoş sohbet ve samimi. Bazı günler pazar kuruluyor ve köyün büyüleyici atmosferini keşfederken, fark edeceğiniz üzere, etrafınızda köy halkının yaptığı ev yapımı reçelleri, salçaları kavanozlara doldurulmuş ya da taptaze meyvelerin tezgâhlara sıralanmış olduğunu görüyorsunuz.
HACILLI ŞELALESİ (ŞİLE)
Eylül ayının gelmesi kamp zamanı artık gelmiş demektir. Şimdilerde İstanbul'a yakın bir hafta sonu kaçamağı için doğayla baş başa bir kamp düşünüyorsanız size çok güzel bir önerim var: Hacıllı... İstanbul'dan 2,5 saat gibi bir sürede Hacıllı'ya ulaşabilirsiniz. Şile'ye giderken Saklıgöl tabelasından bir sonraki sapaktan girdiğinizde Teke köyü tabelalarını takip edin. 20 dakikada Hacıllı tabelasına, sekiz dakika sonra köyün mezarlığına geliyorsunuz. Tamamen doğanın kucağında bir kamp olanı…
Gezmek isteyenler fenerle gelmeli. Mağaranın derinlerinde yarasalar olduğunu söylenir. Dere içinden yukarıya yürümek, aralarda yüzmek ve geri dönmek dört saat sürüyor.
Bu dört saat ıslak elbiselerle dolaştığımız anlamına geliyor. Hacıllı, yaz aylarında çok kalabalık olması sebebiyle ilkbahar ve sonbaharda tercih etmek daha mantıklı. Kamp alanınızı da şelaleye giden patikaya çok yakın bir yere kurmazsanız sakin bir kamp yaşayabilirsiniz. Derede yürümeye elverişli bir ayakkabı getirmeniz hayatınızı kolaylaştıracaktır.