TÜRKİYE'NİN İNANÇ MERKEZLERİ
Tarih boyunca pek çok uygarlığın yaşadığı ve ilk yerleşim yerlerinden büyük imparatorluklara kadar birçok farklı medeniyetin yaşadığı bir coğrafya olan Anadolu toprakları, dinlerin ve inançların da buluşma noktası. Antik çağlardaki çok tanrılı inanışlardan günümüzde halen varlığını devam ettiren semavi dinlere kadar her birini kucaklayan bu topraklar, dini eserlerin de bulunduğu ve özenle korunduğu bölge aynı zamanda. Her dönem önemli bir inanç merkezi konumunda bulunan Türkiye, dünyanın dört bir yanından tarihin kutsal sayfalarını aralamak isteyen ziyaretçilerini ağırlıyor.
AHLAT
İslam dünyasında Kubbet-ül İslam olarak da bilinen ve Selçuklu döneminden günümüze ulaşan Ahlat, Van'ın kuzeybatısında bulunuyor. Görkemli kitabeleriyle ünlü, Türk tarihinin oldukça değerli yapılarından olan bu Selçuklu Mezarlığı, Ahlat bölgesine özgü taşlarla yapılmış kümbetlerden oluşuyor. Diğer bir özelliği de Anadolu'nun ilk Budist tapınağına ev sahipliği yapan Ahlat, bu inanışın tek örneğini oluştururken, Selçuklu mezar taşları kitabeleriyle de tarihin izlerini taşıyor.
NUH'UN GEMİSİ
Anadolu'nun en yüksek noktası olan Ağrı Dağı'nda doğal bir anıt olarak bulunan Nuh'un Gemisi, efsanelere ve kutsal kitaplara konu olan Nuh Tufanı sonucunda geminin karaya oturduğu nokta olarak düşünülüyor. Günümüzde pek çok ziyaretçinin ilgi alanı olan bu bölgeye adını veren Nuh'un Gemisi efsanesi, Kur'an ve Tevrat'ta, Nuh tufanının 40 günlük bir yağmur sonucu suların yükselmesiyle 150 gün sürdüğü söyleniyor. Kara ise ancak bir yıl sonra görülebilmiş.
YEŞİL CAMİ
İlk dönem Osmanlı mimarisinin önemli örnekleri arasında yer alan ve Bursa'da bulunan Bursa Yeşil Cami, ismini çini kaplamalarından alıyor. 1419'da büyük bölümünün değerli çinilerle kaplı ve iki bin kişiyi barındırma kapasitesine sahip olan bu görkemli yapı, Ahşap ve mermer işçiliği, hat sanatı ve ince süslemeleriyle Anadolu'daki en güzel örneklerden biri. Aynı zamanda hükumet konağı olarak da inşa edilen yapının daha sonraki dönemlerde batı tarafına eklenen medresesi, günümüzde Türk-İslam Eserleri Müzesi olarak hizmet veriyor.
TRABZON AYASOFYA MÜZESİ VE SÜMELA MANASTIRI
Kutsal Bilgelik anlamına gelen ismiyle Trabzon İmparatorluğu döneminde inşa edilen Trabzon Ayasofya Kilisesi, geç Bizans kiliselerinin en güzel örneklerinden biri. Hz. İsa'nın yaşamına dair pek çok sahnenin betimlendiği fresklerle süslü olan yapı, bir manastır kilisesi olarak inşa edilmiş. Fatih Sultan Mehmet'in 1461'de Trabzon'u fethinden sonra da kilise olarak kullanılan ve 1584'te camiye çevrilen yapı, günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Müzenin en ilgi çekici bölümü ise, Adem ile Havva'nın yaratılışlarının kabartma ile sahnelendiği güney cephesi. Hz. İsa'nın doğumu, vaftizi, kıyamet günü gibi kompozisyonların yer aldığı Ayasofya, Karadeniz'in tarihi dokularından biri.
Trabzon Maçka'da yer alan ve Rum Ortodoks manastır ve kilise kompleksi olan Sümela Manastırı ise, Karadeniz bölgesinin en eski Hristiyan tapınağı olarak kaya oyma ilginç yapısıyla, eşsiz doğal güzellikteki bir bölgede yer alıyor.
MEVLANA MÜZESİ
Türk ve İslam kültüründe önemli yeri olan ve müze olarak yeniden düzenlenen Mevlana Dergâhı'nın yeri Konya'da bulunuyor. Kubbe-i Harda olarak da bilinen ve Yeşil Kubbe adı verilen Mevlana Türbesi, yüzyıllar boyunca yapılan eklemelerle şekillenerek Mevleviliğe dair pek çok eserin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş.
Dervisan Kapısı'ndan girilen müzede, mescit ve semahane gibi birçok bölümün yanı sıra, bir de gül bahçesi bulunuyor. Osmanlı döneminde yapılan Seb-i Arus havuzu ile sebil, bu müzeye bambaşka bir güzellik katıyor. Günümüzde tüm dünyadan bilgin, seyyah, sufi ve Mevleviler tarafından ziyaretçi akınına uğruyor.
EFES ANTİK KENTİ VE MERYEM ANA EVİ
Antik çağların en görkemli ve gelişmiş kentlerinden biri olan Efes, dünyanın yedi harikasından biri olan ve Anadolu'nun eski ana tanrıça yani Kybele geleneğine dayalı Artemis Tapınağı'nın bulunduğu bölge. Kuruluşu MÖ. 6 bine dek uzanan Efes, İyon birliğinin 12 kentinden biri. Pek çok önemli eserin bulunduğu oldukça etkileyici olan Efes Antik Kenti, 2015'ten bu yana UNESCO Dünya Mirası olarak tescilli.
Antik kentin hemen yanında bulunan ve Meryem Ana'nın kaldığına inanılan Meryem Ana Evi, Hz. İsa'nın ölümünden sonra Aziz Yahya ile Efes'e gelen Aziz Meryem'in hayatının son yıllarında oturduğuna inanılan bir yapı. İzmir Katolik Başpiskoposu tarafından her yıl Asompsion Yortusu düzenlenen ev, papalar tarafından da ziyaret edilen ve Vatikan tarafından kutsal ilan edilmiş Hristiyanlar için çok önemli bir hac yeri.
AYASOFYA
Dünyanın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Ayasofya, mimari tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlardan biri. 565'te İmparator Justinianos tarafından yaptırılan ve 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethiyle camiye çevrilen yapı, dünyanın 8. harikası olarak gösteriliyor. 916 yıl kilise, 482 yıl da cami olarak kullanılan Ayasofya hem Müslüman hem de Hristiyanlar için özel bir mabet. Konferans ve sergi gibi etkinliklerin düzenlendiği Ayasofya, müze olarak hizmet veriyor.
SULTANAHMET CAMİ
Tüm dünyanın mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezeli olmasından dolayı Mavi Cami olarak bildiği Sultan Ahmet Cami, Kâbe'den sonra dünyanın ilk altı minareli camisi. Yapılışının ardından İslam dünyasında pek çok kez örnek alınan cami, mimari bakımdan bir şaheser niteliğinde olduğu kadar, Müslümanlar için de çok önemli bir mekan. İstanbul'da kendi ismini verdiği meydanda yer alan ve akustik, aydınlık, havalandırma, şerefe, ayaklar ve minareler bakımından eşsiz olan caminin temellerinin bizzat Sultan I. Ahmet'in attığı biliniyor.