Uzunluğu ilk yapıldığında 146 m imiş ancak doğal koşullar nedeniyle 138 m ye düşmüş. Her taş blok 10-15 ton ağırlığında.Piramitlerde çalışan sayısı 100 bin olduğu tahmin ediliyor ve yirmi yılda bitirildiği sanılıyor.Bunun haricinde piramitlerin içerisine yılda iki kez güneş ışığı girebiliyor ve ve köşelerin her biri bir yönü gösteriyor.Keops piramidi 1 milyon ile çarpıldığında,güneşle dünya arasındaki mesafeye eşit oluyor,yani 146.500.000 km. Piramidin üstünden geçen meridyen,deniz ve karaları 2 eşit parçaya bölüyor.
Taban çevresinin yüksekliğinin iki katına bölündüğünde Pi sayısına eşitleniyor (3,14). Piramit tam olarak dünyanın ortasında bulunuyor.Dünyanın yedi harikasından birincisi olmasını hak edecek sebepte tam da bu zaten; şuanki bilgileri,onlar o zamanlarda elde etmişler.
KAHİRE'DE GEZİLECEK YERLER
Kahire'de bulunun ikinci olağan üstü yapım: Giza Sfenksi.
Giza Sfenski,piramitleri koruma amaçlı,dünyanın Tanrı'sı Firavunu,en güçlü hayvan olarak görünen aslanla birleştirilerek heykelleştirilmiş.
KAHİRE MÜZESİ
Kahire'nin en önemli ve harika denilebilecek eserleri içeren Kahire Müzesi de mevcut. Müzeye olan ilgi oldukça büyük. Kahire Müzesi'ni de şöyle açıklayabiliriz:
Müzenin bahçesinde Fransız arkeolog Mariette'nin heykeli bulunuyor. Çünkü Mariette, tarihi eserlerin yağmalanıp, yurt dışına satılmasını engellemek için bu müzenin kuruluşunu sağlamış. Mısırlılar da,Mariette'ye olan minnettarlığını bu heykelle karşılamak istemişler.
Müzede ki mumyalamayı ve Firavunların mumyalarını mutlaka görmeniz gerekli. Mumyalamayı kısaca açıklayalım;
Mumyalama işlemini yapan kişi,başına çakal maskesi takarmış. Bunun sebebi, çakalın ölü yiyen hayvan olmasıymış. Mısırlılara göre çakal, mumya tanrısıymış. Mumyalama işlemi için, ölü beden ilk önce 2-3 kadar tuzlu suda bekletiliyormuş. Daha sonra, az meyilli bir taşın üzerinde, iç organları çıkartıp özel bir işlemden geçiriliyormuş. Organlar iyice temizlenince, kanope adlı vazo şeklinde ki kaplara konulup, reçine sürülerek organların hava alamamaları sağlanıyormuş. Bu işlem kafatasına da uygulanıyormuş.
Daha sonra ölü beden yine 3-4 gün tuzlu suda bekletilip dolduruluyormuş. Kesilen yerleri de,palmiye yapraklarının lifleriyle dikiyorlarmış. Gözlerin yerine çakıl taşı koyuyorlarmış.Gözbebeği çizip,sürme çektikten sonra,bedeni güneşte kurutuyorlarmış. Daha sonra değerli eşyalarla süslenip,bez ve reçine yardımıyla bedeni sarıyorlarmış.
Piramitler ve efsaneler dışında,halkın ikamet ettiği yerleri de gezebilirsiniz. Bu bölge doğal olarak daha kalabalık ama görmeye değer yerlerde mevcut. Onlardan biride Kahire Kulesi. Kule,Nasır döneminde yapılmış ve yüksekliği 187 m.Üst kısmı lotus çiçeğine benzetilen kulenin mimarisi de baklava şeklinde ve kafes kafes yapılmış.Kuleye asansörle çıkılıyor ve en tepede bir seğir bölümü var.Oradan Nil'i ve kollarıya birlikte piramitleri bile görebilirsiniz.
El Ezher Camii de görülmeli. Camii 972 yılında ibadete açılmış.Şii ilahiyatına göre ise 989 yılında eğitim veren bir okula dönüştürülmüş. İsminin Arapça da 'muhteşem' anlamına geliyor.Kapıları ve minareleri değişik olan camii,gerçekten görülmesi gereken yerlerden bir tanesi.
Kahire şehrinin dışında da Eski Memlük Mezarlığı bulunuyor. Burası 'ölüler Şehri' olarak adlandırılıyor. Kentin dört bir yanından gelen yoksullar burada ki gecekondu tarzı yerleşimde kalıyorlar.Ölülerle iç içe olan bir yaşam sürüyorlar.
Son olarak ta Mısır'dan ayrılmadan önce mutlaka bşr papirüs yapım atölyesine uğrayıp bu muhteşem uygarlığı daha yakından tanımaya çalışın. Eminiz ki,bu efsanelerin,muhteşem tarihe dayalı olayların, bizlerden önce burada yaşamış olan uygarlıkların, yapıların etkisi altında kalacaksınız.