Havası, denizi, kumrusu, boyozu… Her şeyi ünlüdür bu kentin. Hayatın tadını çıkarmayı bilenlerin yeridir burası. Yaz gelir, denizden tatlı bir imbat eser, İzmirliler Kordon'a çıkar… Ya da Alsancak'ta Reyhan Pastanesi'ne gider, bademli inci pastanın yanında demli bir çay söyler. İzmirliler her gününü hem hayat kısaymış gibi dolu dolu, hem de hiç bitmeyecekmiş gibi aheste yaşarlar. Ben de bu güzel yaz günlerinde İzmir'in keyfine bir İzmirli gibi varmak üzere günlük bir gezi rotası çiziyorum kendime.
Alsancak Gündoğdu Meydanı, şehrin tadını çıkarmaya başlamak için iyi bir başlangıç noktası. Sahildeki Atatürk Caddesi üzerinde yer alan bu meydandan isterseniz Kordon boyunca yürüyün, isterseniz içerilere doğru ilerleyin. Şehrin en hareketli caddelerinden Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ne geçtiğinizde günlük işlerinin peşinde koşan şehrin yerlilerini görürsünüz.
Buradan yoluma devam edip şehrin simgelerinden "Fuar"a, yani İzmir Kültürpark'a geçiyorum. İzmir fuarı, gençlerin hafta sonları buluştuğu, çocuklu ailelerin etrafa neşe saçtığı, Alsancak'ın göbeğinde yeşil bir mesire alanı gibi. Fuarın içindeki Tarih ve Sanat Müzesi'ne uğrayıp lunaparkta yaz tatilinin tadını çıkaran çocukları seyrediyorum bir süre. Çocukların ruh hali bana İzmirlilerin hayatı keyifle yaşayışlarını hatırlatıyor…
Buraya kadar gelmişken bir başka Alsancak klasiği mekâna, Gül Sokak'a uğrayıp bir şeyler yemeden olmaz; kafelerden birinde kendime yer bulmaya çalışıyorum, ancak Alsancaklıların uzun uzun oturmayı sevdiklerini unutmuşum… Kahvelerini aheste aheste yudumlayan insanların bu hayattaki en büyük zevkleri sohbet edip hayattan keyif almak olmalı.
Turum devam ediyor. Alsancak'tan yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüşle İzmir'in kent simgelerinden bir diğeri, Sultan II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yılı anısına 1901'de yapılan tarihî Saat Kulesi'nin bulunduğu Konak Meydanı'na geliyorum. Bu meydan, az sonra muhtemelen Konak Pier'de ya da Kemeraltı Çarşısı'nda alışverişe çıkacak arkadaşların buluşma noktası. Buraya kadar gelmişken Kemeraltı'nın en turistik ve tarihî yerlerinden biri olan Kızlarağası Han'ına uğramak gerek. 1744 yılında kurulan handa, Osmanlı döneminde tüccarlar, hizmetkârları ve yüklü develeri konaklıyordu. Bugün bir çarşıya dönüşen mekânda çeşitli el sanatları ürünleri, halılar ve hediyelik eşyalar satılıyor. Uzun ve keyifli bir gezintiden sonra hanın tam ortasındaki açık çay bahçesinde bir Türk kahvesi içiyorum. Burada kahveler cezvede pişmiyor. Osmanlı usulü olduğunu öğrendiğim bir teknikle, fincanın içinde pişerek lezzetini alıyor bu kahve. Kemeraltı'ndan geri dönerken ertesi gün Konak'taki Pasaport İskelesi'nde yapacağım simit, boyoz, tulum peyniri ve çaydan oluşan kahvaltının hayaliyle şimdiden heyecanlanıyorum.
İzmir'de, huzurun vücut bulduğu bir yerdeyim: Dario Moreno Sokağı. Müzisyen ve oyuncu Dario Moreno'nun yaşadığı evin bulunduğu bu şirin sokak, düğün fotoğrafı çektiren çiftlerin ve fotoğrafçıların meskeni olmuş. Kafamın içinde "Deniz ve Mehtap" şarkısının melodisiyle Tarihî Asansör'e gidiyorum. İzmir'in en turistik noktalarından biri olan asansör aslında buraya gelenlere muhteşem bir şehir manzarası sunmak için değil, yükselti farkı olan iki mahalleyi birbirine bağlamak için yapılmış. Aralarında 58 metre yükseklik farkı olan sahildeki Mithatpaşa Caddesi ile yukarıdaki Halil Rıfat Paşa Caddesi hizasındaki mahalleler arasında ulaşım 155 basamaklı bir merdivenle sağlanıyormuş. Rivayete göre yukarı mahallede oturan Devidas ailesinin reisi bir gün merdivenlerde düşüp yaralanmış, bunun üzerine sahil tarafında oturan Devidas ailesinin yakın dostu iş adamı Nesim Levi Bayraklıoğlu, 1907 yılında bu merdiven engelini aşıp ulaşımı kolaylaştırmak için asansörü yaptırmış. İyi ki de yaptırmış; bugün İzmir'i kuş bakışı görmenin en güzel yolu asansörün tepesine çıkmaktan geçiyor.
Şu sıralar sizin de yolunuz İzmir'e düştüyse kentin merkezinden biraz uzaklaşıp yakınlardaki tatil beldelerinde vakit geçirmemek bu güzel coğrafyaya haksızlık olur. Altın rengi kum plajları, turkuaz mavisi denizi ve son yılların yükselen sörf merkezi Alaçatı'sıyla Çeşme; yazın İzmir'in en popüler tatil noktalarından biri. Çeşme'nin bu kadar ünlü olmasının arkasında tabii ki çok geçerli nedenler var. Ege'nin yüzmek için en güzel denizi ve ayaklarınızın altında kayan yumuşacık kumlarıyla en güzel sahili burada. Güne iyi bir başlangıç yapmak için Çeşme çarşı içindeki mekânlardan birinde yöresel reçel, zeytin ve ekmeklerle dolu mükellef bir kahvaltı edin. Boyoz sipariş edersiniz yanında haşlanmış yumurta ile servis edeceklerdir, şaşırmayın. Çeşme'ye özgü bir başka özel tat ise sakız reçeli. Kahvaltınızın ardından içeceğiniz Türk kahvesinin yanında bir bardak soğuk suyun içine konulan sakız reçeli, Çeşmelilerin âdetlerindendir. Ben de âdet yerini bulsun diyerek hem bardağıma hem de tatil dönüşü evde yemek için çantama atıyorum sakız reçelinden.
İzmir'in şehir merkezine yakın bir diğer kaçış noktası ise Urla. Enginarıyla ününü tüm ülkeye duyurmuş olan bu küçük belde, Çeşme'nin hareketli ve kalabalık atmosferinden kaçmak isteyenler için bir vaha. Urla sakinleri mutluluğun formülünü keşfetmiş gibiler; gördüğüm tüm yüzlerde bir gülümseme ve olumlu bir enerji var. Tasarım, sanat ve antika ürünlerin satıldığı Sanat Sokağı'nı ve uyarlandığı filmiyle Berlin'de Altın Ayı alan Susuz Yaz eserinin yazarı Necati Cumalı'nın müze evini gezmeden dönmeyin.
İzmir'in güzelliklerini keşfetmek için günler, haftalar bile harcasanız yetmez. Her gidişinizde bir kez daha âşık eder sizi kendine bu kent. Ege'nin barışçıl ve sakin havasını solumanın size de iyi geldiğini fark edeceksiniz.
https://www.skylife.com/tr/2016-07/ege-nin-kiyisinda-izmir
Fırsatlar Türk Hava Yolları, yurt içi düzenlediği kampanya ile tek yön 66 TL'den başlayan fiyatlarla seyahat imkanı sunuyor. 1 Ekim 2018 - 17 Ocak 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen seferlerin biletlemeleri 7 Ağustos 2018 - 12 Ağustos 2018 tarihleri arasında yapılacaktır.
Detaylı bilgi için: www.turkishairlines.com