2005'te telefonlarla fotoğraf çekilmeye başlandığı sıralar Orhan Cem Çetin, Murat Germen, Arif Aşçı ve Merih Akoğul'un katıldığı bir açıkoturum düzenleyip, cep telefonlarıyla çekilen fotoğrafların, fotoğraf dünyasına yansımasının nasıl olacağını konuşmuştum. 13 yıl önce üstatlar bu teknolojinin fotoğraf çekmeyi daha demokratik hale getireceğini, daha önce hiç fotoğraflanmamış dünyaların bu aygıtlar sayesinde görüntülenebileceğini düşünüyorlardı. Herkesin fotoğraf çekmesi sonucunda üretilen işlerde duygusal samimiyetin önem kazanacağını söylüyorlardı. Gelinen noktada onların ne kadar haklı çıktıklarını görüyorum. İnsanlar isterse telefonuyla harikalar yaratabiliyor. Bunun için de efektlere falan gerek yok aslında, samimi olmak yeterli. Bunları düşünmeme vesile olansa bu yıl 11. düzenlenen iPhone Fotoğraf Ödülleri'nde (IPPAWARDS) ödül alan fotoğrafları görmem oldu. Bu yarışmaya iPhone ile çekilen fotoğraflarla katılabiliyorsunuz. Bu yıl da 140 farklı ülkeden katılım olmuş. Ödüllü kareleri görünce fotoğraflardaki duygusal samimiyetin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyor insan. Bu yarışmada ödüle değer görülen üç Türk vardı. Şükrü Mehmet Ömür Sabah Sisi, çalışmasıyla doğa kategorisinde birincilik ödülüne değer görülürken Asuman Robson Sycamore Gap adlı çalışmasıyla manzara kategorisinde, Burcu Öztürk de panorama kategorisinde Donmuş Central Park çalışmalarıyla ikinciliğe değer görüldü. Fotoğraflarını nasıl çektiklerini anlatırken o duygusal samimiyetin ne olduğunu net olarak ifade ediyorlar hepsi de. Şükrü Mehmet Ömür "Fotoğrafımı bir ilkbahar sabahı gündoğumudan biraz önce çektim. Arkadaşlarımla kırlarda yürürken sislerin ardında bir beyazlık fark ettim, yaklaştığımda bunun bir kuzu olduğunu anladım. Bu küçücük kuzu gözlerini dikkatle dikmiş arkadaşlarını gözlüyordu. Birkaç poz fotoğraf çektim" diye anlatıyor fotoğrafının öyküsünü. Burcu Öztürk ise depresif bir gününde çekmiş fotoğrafını: "Eksi 15 derece soğuk bir şubat akşamında Manhattan'da yürüyordum. Central Park'ın yanından geçerken çok uzakta hafif bir sis olduğunu gördüm. İçimi bir heyecan kapladı. Yanımdaki arkadaşıma 'Bu duvarın arkasında bizi inanılmaz bir şey bekliyor' dedim ve koşarak merdivenleri çıktım. Karşılaştığım manzara inanılmazdı ve mutlaka fotoğraflanmalıydı. Birkaç denemeden sonra istediğimi almıştım." Asuman Robson'un fotoğraf hikayesi de pek farklı değil: "Bu fotoğraf, Kuzeydoğu İngiltere'deki Hadrian Duvarı'nda yapılan bir yürüyüş sırasında çekildi. Havanın kapalı olduğu tipik günlerden biriydi. Ağacın ve yürüyüşçülerin bulutların önünde ve Roma duvarındaki bu dramatik çukurda sergilediği görünümü çok sevdim." Üç fotoğrafçının hikayesi de aslında hayatın bize sunduğu görsel sürprizlerinden ziyade duygusal samimiyetin daha önemli olduğunu vurgular nitelikte. Yani maharet biraz da gözümüzde ve gönlümüzde...
BEN DE OYNAMAK İSTİYORUM
Yarışmada Yılın Büyük Ödülü'nü Yerinden Edilenler çalışmasıyla bu yıl Bangladeş'ten Jashim Salam aldı. Alexandre Weber'in çektiği Sarı ve Mavi Baiana, Çin'den Huapeng Zhao'nun çektiği Göz Göze, Myanmar'dan Zarni Myo Win'in Ben de Oynamak İstiyorum adlı çalışmaları da önemli ödüller alan diğer fotoğraflar.