GÖBEKLİTEPE
Göbeklitepe 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi taraından ortak yürütülen çalışmalar sonucu keşfeldilmiştir.
1994 yılında Heidelberg Üniversitesi'nde görev yapan Klaus Schmidt Göbeklitepe civarında yeni bir araştırma çalışması düzenlemiş ve yapının özelliği ve arkeolojik değeri bu çalışma sonucu ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışma ile beraber Göbeklitepe'nin 12.000 yıllık bir geçmişi olduğu keşfedilmiş ve yapının bir dini tapınma merkezi olduğu sonucuna varılmıştır.
Göbeklitepe'de bulunan yapılar mimarlık tarihinin başlangıcı olarak kabul ediliyor. Göbeklitepe keşfedilmeden önce en eski tapınağın Malta'da bulunan MÖ. 4.000 yılında inşa edilen tapınak olduğu düşünülüyordu. Göbeklitepe'de bulunan dikilitaşların üzerinde insan, el,kol, çeşitli hayvanlar ve semboller kabartılarak ve oyularak resmedilmiştir. Göbeklitepe'nin avcılık devrinin sonlarına doğru yapıldığı tahmin edilmektedir.
Bunun neticesinde Göbeklitepe'nin Çanak Çöleksiz Neolitik Çağ'a kadar uzanan 12.000 yıllık geçmişe sahip bir tapınak olduğu anlaşılmaktadır. Göbeklitepe MÖ. 8000 yılına kadar dini tapınak merkezi olarak kullanıldığı, MÖ. 8000'den sonra da ya başka amaçlarla kullanıldığı ya da tamamen terk edildiği düşünülmektedir. Arkeologlar 3 ila 6 metre uzunluğunda ve 40 ila 60 ton ağırlığında olan T biçimindeki dikilitaşların insan vücudunu tasvir ettiğini düşünüyor.
Göbeklitepe'nin keşfi ile beraber insanlık tarihinin yeniden yazılacağına inanılıyor. 2005 yılında 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen Göbeklitepe UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alıyor.