Prestijli seyahat dergisi Travel&Leisure'ın düzenlediği ankette Filipinler'in Palawan adası iki yıl üst üste 'Dünyanın En Güzel Adası' seçildi. Saklı lagünleri, mercan kayalıkları ve palmiyelerle çevrili kumsalları ile bu güzel ada bugüne kadar yazarlara ilham verdi, filmlere fon oldu. Palawan'ı görmek için ben de Filipinler'in başkenti Manila'dan yola çıkıyorum. Uçaktayken heyecandan ölmek üzereyim. Bir saatlik uçuşun sonunda adanın en büyük şehri Puerto Princesa'ya ayak basıyorum. Havaalanından çıkıp kiraladığım tricycle ile otele doğru yol alırken şehir bende biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Zira hayalimdeki gibi ormanın içinde, turkuvaz denizin kıyısında bir şehir değil burası. Özellikle en işlek caddesinde seçtiğim otel keyfimi biraz kaçırıyor. Yapacak bir şey yok deyip otelden bin 700 pezoya (146 TL) ertesi gün için ilk turumu satın alıyorum. Sabah erkenden kalkıp, 2011'de Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri seçilen Yeraltı Nehri Milli Parkı'na gitmek üzere tur minibüsüme biniyorum. İki saatlik yolun sonunda milli parka ulaştığımızda bizi dev monitör kertenkele ve maymunlar karşılıyor. Haliyle keyfim de yerine geliyor. Ardından botlara binip mağaraya giriyor ve yeraltında yaklaşık bir saat sürecek maceramıza başlıyoruz. Yeraltındaki birbirinden ilginç şekle sahip kayalar ve yarasalar eşliğinde mağaranın diplerine doğru ilerliyoruz. Rehberimiz, oksijen yetersizliği sebebiyle en diplere girilemediğini söylüyor. Turun ardından bölgenin en güzel plajlarından biri olan Sabang'a gidip enfes öğle yemeğimizi yiyoruz.
EFSANE EL NİDO
Ertesi sabah herkesin "Efsane bir yer" diye bahsettiği, adanın en turistik şehri El Nido'ya gitmek üzere sabah 07.00'de uyanıyorum. 500 pezo (43 TL) ödeyerek klimalı bir minibüsle gerçekleşecek yolculuk için biletimi alıyorum. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen turistlerle tropikal ormanlar arasında altı saatlik yolculuk boyunca gördüğüm manzaralar karşısında ağzım açık kalıyor. Köylerin arasında ilerlerken yolun nasıl geçtiğini anlamıyorum. Nihayet 'efsane' El Nido'dayım. Puerto Princesa'da tanıştığım ve burada oda paylaşmaya karar verdiğimiz Olga'nın önden gelerek bizim için bulduğu otele yerleştikten sonra denize girmek için hemen plaja iniyorum. Plajda karşılaştığım Olga'yla El Nido plajındaki müthiş günbatımının tadını çıkarıyoruz. El Nido, çok küçük ama dünyanın her yerinden gelen turistlerle dolu bir köy. Her damağa göre lezzetin sunulduğu restoranlarla ve hediyelik eşya dükkanlarıyla dolu. Ancak gece hareketli mekanlar arayanlardansanız El Nido size göre değil. Buraya doğanın tadını çıkarmak için geleceksiniz. El Nido'da her gün onlarca tur şirketi A, B, C ve D olmak üzere dört farklı rotada tekne turu düzenliyor. Öğle yemeği dahil olan turlar Filipinler'in geleneksel tekneleriyle gerçekleştiriliyor. Her şirkette fiyat ve kalite aynı. Dolayısıyla seçerken çok düşünmenize gerek yok. Biz 1400 pezoya (120 TL) A turunu satın alıyor, rüya gibi plajlarda ve lagünlerde yüzüyor, kanoyla dolaşıyoruz. Gittiğimiz her yerde kumun ve denizin rengi seyahat dergilerinden çıkmışçasına güzel. Bir plajda yediğimiz balık, tavuk, sebze, salata ile tropik meyvelerden oluşan öğle yemeğimiz o kadar lezzetli ki keyfimize diyecek yok. Sabah 09.00 başladığımız tur saat 17.00'de sona eriyor.
GÜRÜLTÜDEN UZAK
Akşam o kadar yoruluyoruz ki ertesi gün tekne turuna çıkmak yerine bir tricycle kiralayarak bölgenin en meşhur plajlarından Nacpan'a gitmeye karar veriyoruz. İki kişi toplam 800 pezo (69 TL) ödeyerek 45 dakikalık tozlu topraklı yolun sonunda plaja ulaşıyoruz. El Nido'nun en güzel plajı olduğu söylenen Nacpan'a gittiğimizde bu unvanı fazlasıyla hak ettiğini görüyoruz. Dört kilometre uzunluğunda Hindistan cevizi ağaçlarının ve bembeyaz kumsalın kapladığı plaj boyunca bungalov oteller ve restoranlar bulunuyor. Eğer El Nido'nun gürültüsünden ve kalabalığından kaçmak isterseniz Nacpan da konaklamak için mükemmel bir seçenek. Rüya gibi bir plaj ancak izole bir bölge olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
PAZARLIK YAPIN, AÇIK SU TÜKETMEYİN
Palawan'a giderken yanınıza mutlaka deniz ayakkabısı ve su geçirmez çanta alın. Zira tekne turları süresince en büyük dostunuz bunlar oluyor. Bir sürü tropikal canlının bulunduğu denizde çıplak ayakla dolaşılması kesinlikle tavsiye edilmiyor. Eğer unutursanız dert etmeyin, son derece uygun fiyata oradan da deniz ayakkabısı satın alabilirsiniz. Tropikal bölge olduğundan sivrisinek çok fazla. Dolayısıyla adaya gidince ilk alacağınız şey bir sinek koruyucu krem olsun. Türkiye'den götürmeyin çünkü buradaki ilaçların oradaki minik canavarları etkilemediği söyleniyor. Tricycle'a her bindiğinizde mutlaka pazarlık yapın. Nitekim Filipinler konusunda deneyimli bir arkadaşımın "Pazarlığı söylenen fiyatın en az yarısından başlat" uyarısını dikkate aldıktan sonra harcadığım paranın bir hayli azaldığını söylemek isterim. Eğer motosiklet kullanmayı biliyorsanız çok şanslısınız. Çünkü burada çok uygun fiyata motosiklet kiralayabilir, her yere onunla gidebilirsiniz. Ehliyet sormadıklarını da ekleyeyim. Ancak yollar çok kötü olduğundan düşme riskini de göz önünde bulundurarak yanınıza gerekli ilaçları almayı unutmayın. Zira Palawan'da sağlık hizmeti ve ilaca ulaşmak bir hayli zor. Kesinlikle açık su tüketmeyin. Çeşme suyundan yapılan buzlardan uzak durun. Çünkü içindeki birtakım bakteriler buna alışkın olan Filipinliler'i değil ama turistleri çok kötü etkileyebiliyor.