Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 313 bin nüfusu olan, 120 bin üniversite öğrencisiyle eğitim seviyesinin yüksek olduğu ve Türkiye'den aldığı desteklerle son beş yıldır büyük gelişim gösteren harika bir ada ülkesi... Türkiye'de 'Yavru Vatan' denilerek kalplerde yer etmiş Kıbrıs'ta tatil yapmak ve hatta iddia ediyorum yaşamak başlı başına bir keyif... Öncelikle KKTC'de trafik diye bir şey yok. Ada, bilhassa turizm gelirleriyle geçim sıkıntısının da yaşanmadığı bir yer... Türkiye'den borularla taşınan su Kıbrıs'ta büyük sıkıntıyı sona erdirmiş. Hatta suyun tarımda da kullanılması için büyük çalışmalar yapılıyor. Kıbrıs gezimin ilk durağı Güzelyurt bölgesi oldu. Şanslıyım ki herhalde; güzelim çileklerin ürün verdiği zamana denk gelmişim. Turistlerin ve Kıbrıslı ailelerin kutulara doldurdukları çileklerle çektikleri ziyafeti gözlemlemek mutluluk vericiydi. İnanın buranın çileği çok farklı. Yemeden sakın dönmeyin. Güzelyurt'tan dönüşte Koruçam köyü mevkiinde Yorgo Kasap Restaurant'ta herkese tavsiye edebileceğim nefis bir testi kebap yedik. Tadı hâlâ damağımda. Yaklaşık 300 yıl önce mekanın kurucusu Yorgo ve ailesi Kıbrıs'a gelip bu tarihi restoranı açmışlar. Açış o açış... Kendileri Arap Ortodoksu. Aile, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası adada kalmayı tercih etmiş. Maria ve annesi muhteşem lezzetli yemeklerini tattırmaya devam ediyorlar. Maria sabah erken kalkıp testi kebaplarını hazırlıyor, sonra önlüğünü takarak tüm müşterilerle ilgilenip servisi de kendi yapıyor. Çok sevimli bir mekan ve sahipleri tanışmaya değer insanlar... Girne'den otomobille sadece 40 dakika mesafede. Restoranın karşısında bir de tarihi kilise bulunuyor. Yalnız bu bölgeyi gezerken narenciye ürünlerinin ağaçların üzerinde bırakılıp çürümeye terk edilmesine çok üzüldüm. Ürünü toplama ve paketleme maliyetleri satış fiyatlarını karşılamıyormuş. Benim konum değil ama Kıbrıs'a gelip meşrubat fabrikası kurulabilir mi? Buradan girişimcilere çağrım var. Gelin bu verimli arazilerde yatırım yapılır mı araştırın. Gerçekten çok yazık oluyor o güzelim ürünlere.
İSTİKAMET GİRNE
Derler ki, Barış Harekatı'nın ardından Rumlar, Kıbrıs'ın terk ederken en çok Girne'yi kaybettiklerine üzülmüşler. Girne gerçekten doğası ve tarihi yapılarıyla görülmeye değer güzelliklere sahip. Girne'de ilk durağım Saint Hilarion Kalesi oluyor. Kale, Ortaçağ'ın en etkileyici mimarilerinden birine sahip. Kalenin ilk isminin bir azizeden geldiği tahmin ediliyor. Saint Hilarion tarihte Ada halkını Arap akınlarına karşı korumuş. Kale o kadar ulaşılmaz bir yerdeymiş ki; Araplar bir türlü kaleyi ele geçirememiş. Tarihi kaynaklara göre, kaleyi ilk kez 1191 yılında Aslan Yürekli Richard fethetmiş. Kale 1489'da Venediklilerin adayı işgal etmesi ile boşaltılmış ve kaderine terk edilmiş. Saint Hilarion Kalesi, Girne'nin görülmezse olmaz yerlerinden biri. Girne merkeze 20 dakika mesafede. Beşparmak Dağları'ndaki kaleden Girne'ye ve denize baktığınızda sanki önünüzde İzmir'in 30 yıl önceki hali duruyor. Manzarası muhteşem... Girne'de Beşparmak Dağları'nın eteğinde bir kayalık üzerine kurulmuş Gotik sanatın şaheseri Bellapais Manastarı'na uğradım. Bellapais bu bölgeye de ismini vermiş; Türkçesi Beylerbeyi... Doğrusu ben Beylerbeyi'nin aşığıyım. Her geldiğimde mutlaka buraya uğramaya çalışırım. Buranın çok değişik bir havası var. Bellapais Manastırı Fransızca'da Barış Manastırı anlamına geliyor. Manastırın dış cephesindeki dış kabartma figürleri gerçekten çok etkileyici. Kıbrıs'ı birlikte dolaştığım Lefkoşe Merit Oteli Pazarlama Müdürü, sevgili dostum Yamaç Özkay, ısrarla "Ağabey buraya kadar geldik, haydi gel tanka gidelim" dedi. Dar bir yolda hemen hemen bir saatlik bir yolculuktan
sonra tanka ulaştık. Yolda giderken gördüğüm dağın zirvesine doğru yol alırken bir yanda nefis Girne manzarası, bir yandan da enfes Lefkoşe manzarası beni mest etti.
TANK DAĞA NASIL ÇIKTI?
Yukarı çıktığımızda gözlerime inanamıyorum, bu tank buraya nasıl gelmiş! 1974 Barış Harekatı'nda sırasında dört askerimizle yol yok, iz yok, dağın tepesine çıkması mucize. İnsanın tüylerini diken diken eden, anlatılamayacak bir durum. İşte bu Türk askerinin cesareti ve iman gücünün bir eseri. Tankla birlikte resim çektirirken inanın çok duygulandım. Adı destanlaşan kahraman askerlerimizin isimleri şöyle: Tank komutanı: Tnk. Ütğm. Mahmut Şanlıtürk, Tank Mürettebatı: Onbaşı Gürler Erdağ, Er Abdülkadir Kurt, Er Recep Doğanyiğit... Girne Yat limanı tarihi kalenin hemen yanında... Burası bana biraz da Bodrum'u hatırlatıyor. Yat limanının çevresi kafe ve restoranlarla dolu. Buradaki Set Balık, balık sevenler için çok iyi tercih. Sahibi aynı zamanda dalgıç. Gün aşırı vurduğu balıkları lokantasında müşterilerinin ziyafetine sunuyor. Bilhassa grida buğulamayı tavsiye ederim. Girne'de uğradığım mekanlardan biri de Eziç. Buranın tavuğu gerçekten çok lezzetli. 22 yıldır faaliyet gösteren Eziç'in Girne'de iki, Gazi Mağusa ve Lefkoşe'de de şubeleri var. Fiyatları da gayet makul denebilecek seviyede.
İDDİALI OTELLER
Kıbrıs ekonomisinin gelişmesinde otellerin payı büyük. Şu anda 20 bin aşkın insanımız otellerde çalışıyor. Bu yıl dört ultra lüks otel hizmete girmeye hazırlanıyor. Ünal Çağıner 1980 yılından beri tanıdığım gerçek bir turizm gönüllüsü. Kıbrıs Barış Harekatı'nda üç ay Rum bölgesinde hapis yatarken "Buralara yine geleceğim" deyip harekatın hemen ardından esir düştüğü topraklarda Acapulco Tatil Köyü'nün temellerini atmıştı. O dönem 20 tane bungalov odayla başladı. Şu anda ise Kıbrıs'ın en güzel deniz kıyılarından birine sahip. Toplantı salonları, aktivasyon alanlarıyla çok güzel dev bir tesis; Acapulco... Ünal Bey bu işin içine öyle bir girmiş ki, etini sütünü, sebze ve meyve gibi tüm ihtiyaçlarını tesisin hemen yanında kurduğu dev çiftlikten sağlıyor. Otelde müşterilerine sunduğu ürünlerin hemen hepsi organik. Acapulco'nun mutfağı bu yüzden herkesin beğenisini kazanıyor. Ünal Bey kendi seyahat grubuyla yıllardır büyük bir mücadele ederek yalnız Türkleri değil ve yabancıları Kıbrıs'a getirmeye çalışıyor. Alanya, Taşucu'ndan kendi feribotlarıyla Ada'ya yolcu taşıyor. Ünal Çağıner aynı zamanda ilk kongre ve toplantı turizmini başlatan kişidir. Saygıdeğer Nüvit Tekül Hocamızla ilk tıp kongresini Acapulco'da organize etmiştik. O dönemde otelde toplantı salonu da yoktu. Yemek salonuna siyah perdeler çekip kongreyi gerçekleştirmiştik. Ünal Bey'i yine çok heyecanlı gördüm. Hedefi Kıbrıs Hava Yolları'nı tekrar hayata geçirmek ve vatanına daha fazla turist getirmek...
YÜKSELEN BAFRA
İkinci günümüzü KKTC'nin yükselen turizm bölgesi Bafra'ya ayırdık. Bu bölgede Nuh'un Gemisi ve Kaya Artemis Hotel yıllardır hizmet veriyor. Bafra'nın muhteşem bir deniz ve sahili var. Yeni açılan Limak'ı ziyaret ettim. Harika bir otel olmuş. Bir ay sonra hizmete girecek olan Concorde Otel'in sahibi sevgili dostum M. Necati Yağcı ve ekibine de uğradım. Yağcı'nın heyecanı görülmeye değerdi. Uzun sohbetimizde Antalya'dan sonra KKTC'de böyle bir tesis yapmanın gururunu taşıyordu. İki tesis de Bafra ve Kıbrıs için elmas değerinde... Hemen yanlarında Hamdi Akın'ın Akfen firması da yeni otelin temellerini atmış. Sevgili dostum Ünal Çağıner'in Bafra'daki yeni oteli tam 1200 odalı olacak. Çağıner ayrıca yine Bafra'da 4 yıldızlı başka bir otelin de temelini atmaya hazırlanıyor. Yani özetle Bafra da Girne gibi turizmin gözbebeği olacak. Bafra'dan Lefkoşe'ye dönerken yıllardır uğradığım İskele mevkiindeki Kemal'in Yeri'nde kendimize balık ziyafeti çektik. Tercimiz barbunya balığı oldu. Akşamları Kemal Bey eline gitarını alırken zarif eşi de şarkılar söyleyerek misafirlerine unutulmayacak saatler yaşatıyor.
KÜLTÜRLER VE LEZZETLER İÇ İÇE
Ben bir-iki yıldır KKTC ziyaretlerimde Lefkoşe'deki Merit Oteli tercih ediyorum. Burası sanki evim gibi... Yemekler harika, servis ve çalışanlar mükemmel ötesi... Pazarlama Müdürü Yamaç Bey ve her derdimize koşan Hakdan Murat Kuşçu'nun samimiyetini hiçbir zaman unutamam. Başkent Lefkoşe'de Gönyeli bölgesi Kıbrıs'ın parlayan yıldızı. Son yıllarda özellikle Türkler bu bölgeden ev almak için büyük bir gayret içinde... İsterseniz fiyatlar hakkında da bilgi vereyim. Kıbrıs'ta iki oda bir salon evin fiyatı 50 bin sterlin civarında. Ayrıca bankalar 20 seneye kadar ev kredisi verebiliyor. Girne ve Lefkoşe bölgesi yeni projeleriyle öne çıkıyor. Türk vatandaşları bir dönüm arazi ve bir ev alabiliyor. Başkent Lefkoşe'nin başka bir artısı da Gönyeli bölgesindeki tavernalar... Türk ve Rum mutfağı o kadar birbiriyle iç içe geçmiş ki 25 çeşit meze birbirinden lezzetli. Etinden, balığından, ana yemeğine kadar tadı damağınızda kalıyor. Bu kadar çeşidin olduğu yemek (içecek hariç) sadece 70 TL. KKTC'ye gidenlere Gönyeli'yi şiddetle tavsiye ediyorum. Gece hayatını sevenler için Girne'de Uğur Mumcu Bulvarı üzerinden bulunan Cratos Otel'in diskosu Cage Club'u tek geçerim. Cage'de ambiyans ve DJ'lerin başarısı gerçekten görülmeye değer.
HELLİMDEN PATATESE...
Kıbrıs'ta narenciye meyveler çok güzel. Tabii ki hellim peynirinin ünü ülke sınırını bile aşmış durumda. Dünyanın en güzel patatesi Kıbrıs'tadır. Patates yemekleri bu yüzden enfes... Keçiboynuzu pekmezi de son yıllarda Kıbrıs'ın en tercih edilen ürünlerinin başında geliyor. KKTC'nin Yeşilırmak köyünde, Guinness tarafından tescil edilen 'dünyanın en büyük üzüm asması' bulunuyor. Kıbrıs'ın sert ve kırmızı renkli Verigo üzümünü tatmadan sakın Ada'dan ayrılmayın.