Şehirler değişir, gelişir ama öyle ya da böyle her şehrin de kendine has bir duygusu vardır. Aslında bu duyguyu şehre orada yaşayan insanlar verir, o duygu bir ara sokakta, bir esnaf lokantasında, bazen bir tarihi yapının küçük bir detayında, yudumladığınız çayın tadında ansızın belirir... Zaten iyi seyyahlar, gezginler de derler ki "Bir şehri tanımak, duygusunu hissetmek için sokaklarında kaybolun."
Erzurum sokaklarında kaybolurken, yüzünüze çarpa çarpa sizinle dolaşan ayazın bir noktadan sonra arkadaşınız misali kulağınıza bir şeyler fısıldadığını duyumsuyorsunuz. O fısıltıyla Erzurum'u keşfetmek en iyisi kanımca. Çünkü o fısıltı, Yunus Emre'den, Erzurumlu Emrah'tan, Puşkin'den, Ahmet Hamdi Tanpınar'dan ve Feridun Andaç'tan bu kadim şehrin geçmişine dair çok şey söylüyor.
ŞEHRİN ORTASI TARİH
Puşkin'in yaklaşık 200 yıl önce "Erzurum sokakları dar ve eğri büğrü. Yapılar oldukça yüksek..." cümlesiyle bakınca Erzurum'a hem çok şeyin değiştiğini hem de aslında pek bir şeyin değişmediğini görüyorsunuz. Erzurum değişmiş mesela sokakları dar ve eğri büğrü değil, yüksek yapılar sanılanın aksine az. Ama Erzurum Puşkin'in Erzurum Yolculuğu kitabında anlattığı gibi hala vakur...
Tanpınar'ın Beş Şehir'de "Küçük ve yarı aydınlık dükkanlarda birtakım adamlar, oturdukları yerden konuşuyorlar" diye anlattığı sahnenin benzerini Erzurum Konağı'ndan restore edilerek restorana çevrilen bir mekanda yaşayabiliyorsunuz. Bu insanlara sıcak bir merhaba deyince oturduğunuz yerden onlarla eski bir ahbap gibi konuşma şansınız oluyor. Ya da Feridun Andaç'ın "Kar Erzurum'da bir kültür" derken ne demek istediğini lapa lapa kar yağarken sokakları arşınlayınca anlıyorsunuz.
Edebiyatın kılavuzluğunda Erzurum'u gezmek ve keşfetmek bir tercih ve çok keyifli... Lakin bir de tarihin kılavuzluğuna da güvenmek gerek. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet kültürünün harmanlandığı bir yer Erzurum. Şehrin orta yerinde hummalı bir çalışma işte bu kültürel harmanı göstermek için yapılıyor.
KORUNAN TARİH DEĞİŞEN ŞEHİR
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen'in başlattığı Kültür Yolu Projesi bitince kentin merkezinde anıtsal bir şekilde tarih tüm görkemiyle yükselecek. Erzurum'un simgesi Çifte Minareli Medrese, biraz çaprazındaki Yakutiye Medresesi, Üç Kümbetler, Ulu Camii, Erzurum Konakları, Atatürk Evi, Erzurum Kongre ve Milli Mücadele Müzesi... Hepsini yürüyerek gezilebileceksiniz. Hem de çarpık kentleşmenin yarattığı kirlilikten arınmış bir olarak. Açıkçası bu proje Erzurum'un tarihsel önemi ve kültürel kimliğini anlamak için önemli. Üstelik birçok şehrimize örnek olacak nitelikte.
'Korunan tarih değişen kent' sloganıyla hayata geçirilen bu projenin perspektifiyle, tarihe, mimariye, geçmişe saygısıyla, hem örnek alınası hem de takdir edilesi bir yaklaşım ortaya koyduğunu söylemeden edemeyeceğim.
DEZAVANTAJ ASLINDA AVANTAJ
Bu şehirde tarih önemli. Çünkü bu tarihin özümsendiği bir hafızaya sahip Erzurumlular. O sahiciliklerinin, onurlu hallerinin arkasında bunlar var. Ki en küçük bir sohbette bu özelliklerini ortaya koyuyorlar. Sert iklim koşullarıyla mücadele ede ede edindikleri engin deneyimden olsa gerek Erzurumlular çok dobra. Ama aynı zamanda Anadolu'ya özgü bir nezaket sahibiler.
Fakat biraz kırgınlık var üzerlerinde. "Türkiye'ye geliştikçe Erzurum geriledi" diyorlar. Başta anlamıyorsunuz. Meğer yıllar içinde çok göç vermiş bu şehir. Sonra, aslında Erzurum'un dezavantajı olarak görülen özelliklerinin avantaja dönüşebileceği fark edilmiş. Bunun için kadim şehir bir değişim içinde. Hem de ciddi bir değişim.
O sekiz ay yerden kalkmayan karın turizm kapısı olacağı, üzeri kazınınca parlayan tarihsel birikiminin şehre bir vizyon sağlayacağı, sanayinin gelişmemişliğinin nitelikli tarım yapma imkanı verdiği anlaşılmış. Başkan Sekmen işte bu perspektifte bir değişimin fitilini ateşlemiş durumda. Bunun için çok değil bir iki yıl içinde "Erzurum'a gidin" tavsiyeleri kulağınıza çalınırsa şaşırmayın.
?PUŞKİN MÜZESİ AÇILACAK
Mesela birbirimize 'Puşkin Müzesi'ne gittin mi?' diye soracağız. Çünkü altı ay Erzurum'da kalan Puşkin'in yaşadığı ev tespit edilmiş. Şimdilerde bir müze yapılması için uğraş veriliyor. Bu yıl kısmetse açılacak. Ki hali hazırda Erzurumlu Emrah Edebiyat Müze Kütüphanesi bulunuyor şehirde. Yunus Emre'nin de Erzurum'da yattığını söylüyor Erzurumlular. Bunların yanına bir de Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili bir müze çalışması yapılırsa işte edebiyatı, yazarı onurlandıran şehir diye bakılmaz mı Erzurum'a.
Edebiyattan söz açılmışken Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yaman bu kadim şehirde yazar evi projesinin başlatılacağını söyledi. Bu ev, altı ay ya da bir yıl bu şehirde yaşayacak bir yazarın Erzurum'u da konu alan bir eser yazması için. Açıkçası biraz edebiyat düşkünü bir insanı bile şehrin atmosferi, insanları çok çabuk etkisi altına alıyor. Bunun için bu proje hayata geçirilirse şehre gelecek yazarların bir konu sıkıntısı çekeceğini hiç sanmıyorum.
Bir de yeni açılan Recep Tayyip Erdoğan Fuar Merkezi'yle ilgili bir müjde verelim. Bu merkezde ciddi bir kitap fuarı düzenlenmesi de gündemde. Yani önümüzdeki yıllarda Erzurum, Doğu Anadolu'nun önemli kültür ve tarihi merkezlerinden biri olmaya aday ve istekli.
ERZURUM ALİ DEMEK
Peki tüm bu değişim Erzurumlular için ne ifade ediyor? Çifte Minareli Medrese'nin kapısında rehberlik yapan 15 yaşındaki Ali Ahşak ile konuşunca anlıyorum. "Bu şehir kendini göstermek istiyor. İnşallah gösterecek de abi" diyor. Ortaokula gidiyor Ali. Okul çıkışında rehberlik yapıyor. Rehberlik sayesinde şehrin kadim geçmişini de öğrenmiş. "Kısmet olursa tarih ya da arkeoloji okumak istiyorum" diyor. "Ne yapacaksın?" deyince "Gelip burada daha iyi anlatacağım Erzurum'un tarihini" diye cevap veriyor. Yani değişim Ali'nin gelecek planlarını bile etkileyecek kadar güçlü.
Ali ile iki kere karşılaştık. İkincisinde hemen çay içmeye oturduk. Dedim ya Erzurumlular vakur diye. Ali de öyle. Abisi askerliğini yapıyormuş, komutanları bir kağıt göndermiş eve, başarılarından dolayı abisini Afrin'e göreve götürmüşler. Ali haklı olarak gururlanıyor. Hemen rehberlikten kazandığı parayı abisine göndermiş. "Belki lazım olur abi" diyor. Bence Erzurum işte Ali'nin gelecek planlarında ve duyarlılığında gizli.