Tatil demek herkes için farklı çağrışımlar yapıyor. Kimi için varsa yoksa yurtdışı... Kimi popüler yerlerde görmek, görülmek istiyor. Bunların hepsi iyi tamam da bir de doğanın içinde, tarihle iç içe, üstelik yanı başımızda tatil seçenekleri var. Biz bu hafta karayoluyla 200-300 kilometre yol yapıp tatilin keyfini çıkarıyoruz.
Ankara'nın güzeli
Ankara'nın ilçesi Beypazarı'ndayız...
Leziz yemekler tadarken esnafla muhabbeti koyulaştıracağımız bir yer burası. Herkes o kadar bonkör ki ikramları tadarken doyuyorsunuz.
Konakta bir teyze sobada çay demliyor, yanında Beypazarı kurusunu yerken ne kalori hesabı kalıyor, ne şehir stresi...
Neler yapacağız?
Hiç görmeyenler merkezdeki Yaşayan Müzeyi ve Beypazarı Tarih ve Kültür Müzesi'ni mutlaka gezsinler.
Gümüş sevenler ve hanımlar buyrun Gümüşçüler Çarşısı'na. Çeşit çok, seçmek zor. Ama bir gümüş kolye ucu almadan dönmeyin.
Yüksek yüksek tepelere çıkmaya ne dersiniz? Onun için de istikamet Hıdırlık Tepesi. Semaverde çayınız demlene dursun siz manzaranın tadını çıkartın.
Ne yiyip-içeceğiz?
Havucun her halini... Havuç lokumu, havuç döneri, havuç suyu ya da reçeli... Beypazarı kurusunu tatmakla kalmayıp paket paket yanınıza almanız gerektiğini söylememe gerek yok. Karadut suyu ve ayva lokumu da benim favorilerim.
Nerede konaklayacağız?
Konaklamak için yaklaşık 15 farklı seçenek var. İpekyolu Konağı tam merkezde ve son derece temiz bir otel. Beyzade Nuri Efendi Mansion da yine merkezde bir başka seçenek.
Keşfedilmeyi bekleyen Trakyalı
İstanbul'dan yaklaşık iki buçuk saat uzaklıkta.
Biz köfte yemek için gitmeye alışmışız oysa tam bir doğa harikası. Günübirlik de gidilebilir hafta sonu kaçamağı için de harika bir fikir. Haydi o halde sırt çantalarınızı hazırlayın. Yanınıza spor ayakkabı, yürüyüş kıyafetleri almayı da unutmayın. Kırklareli'ni keşfe çıkıyoruz.
Neler yapacağız?
Avrupa'daki en büyük longoz ormanları Istıranca Dağları'nın eteklerinde... En yüksek noktası 1031 metre. Oraya kadar çıkmaya gerek yok belki ama bol oksijeni içimize çeke çeke yürümek şart.
Bir nevi şifa niyetine. Dileyenler ve yanında pasaportu ve vizesi olanlar merkezden kalkan otobüslere atlayıp Bulgaristan'a da gidebilir. Tren garı görmeniz gereken yerlerden biri.
Ne yiyip içeceğiz?
Elbette köfte yemeden dönmek olmaz. Beni bilen bilir. Dışarıda köfte yediğim çok nadirdir. Ama Kırklareli'ne gelmişsem mutlaka Kasaplar Arası Pasajı'ndaki Ayan Kardeşler'e uğrarım. Yanında koyun yoğurduyla servis ediliyor ve tadı enfes.
Burada içmeniz içinse mutlaka hardaliyeyi tavsiye edeceğim. Alkolsüz üzüm şırası diye tarif edebilirim.
Boşnak lezzetlerini seviyorsanız da mutlaka Yayla Mahallesi'ndeki Gusto Celepoğlu Konağı'na gidin Boşnak mantısı ve böreğini deneyin. Ertesi gün longoz ormanlarında birkaç kilometre fazladan yürüyüp eritmeyi de ihmal etmeyin.
Nerede konaklayacağız?
Gelelim en sevdiğim kısma... Çünkü Kırklareli'nde konaklamak için harika seçenekler var.
Favorim Hamitabat Köyü'nde 200 hektarlık bir arazi içine konumlanmış Bakucha Hotel&Spa. Karşınızda Istıranca Dağları, etrafınızda bağlar, meyve bahçeleri, sebze bostanları... Otele söylerseniz size harika bir piknik sepeti hazırlayıp veriyor. Spa'sı ise işin şımarma kısmı.
Bir başka konaklama seçeneği ise adını çok duyduğum ama hiç gitme şansı elde edemediğim Palivor Çiftliği. Ürünlerini zaten duymuşsunuzdur.
Pek çok yerde satılıyor. Çiftliğinde ise konforlu, doğa ile baş başa bir konaklama imkanı sunuyor. Organik ürünlerle hazırlanan yemekler de bonusu.
Yeşilçam'ın meşhur ettiği yer
1970'lerde çıkış yaşıyor Abant. Yeşilçam filmlerine doğal set olunca popülaritesi artıyor. Lisedeyken (90'ların sonu) arkadaşlarımızla Abant'a tatile gelmek çok modaydı.
Hafta sonları kar-kış demeden gelir, sucuk-ekmek yer, ata biner ve şömine başında oyunlar oynardık.
O zaman da muhteşem bir doğası vardı, bugün de var.
Bozulmayan yerlerden biri.
Sadece insan keşke biraz daha turizm anlayışı gelişse, iyi servis veren mekanların, otellerin sayısı artsa diye düşünüyor.
Nereleri gezeceğiz?
Abant Gölü'nün girişinde bulunan Abant Doğal Yaşam Müzesi'ni gezebiliriz. Müzede Abant bölgesinde yaşayan hayvanların, bitkilerin örneklerini görebilirsiniz. Yıldırım Beyazıt Camii, Akşemseddin Türbesi, Orta Hamam da yine gezip görülecek yerler listesinden birkaç yer.
Ne yiyip-içeceğiz?
Bolu'dayız... İyi yemeğin, lezzetli ellerin memleketinde.
Abant Kasaba Restaurant'ta et ziyafeti yapabilir, Göl Gazinosu'nda manzaraya karşı sofra donatabilirsiniz. Karda giderseniz sucuk-ekmek ve sıcak şarap sunan pek çok işletme var.
Nerede konaklayacağız?
Büyük Abant Oteli en meşhur tesis. Göle en yakın otel, üstelik gölün üstündeki iskelesinde bir de restoranı bulunuyor. Daha uygun fiyatlı bir seçenek isterseniz Abant Palace'a göz atın derim.