Doğusunda Arnavutluk ve Kosova, kuzeyinde Sırbistan, batısında Hırvatistan, Bosna-Hersek, güneyinde Adriyatik Denizi yer alıyor. Ünlü Fransız gezgin Kaptan Cousteau, Karadağ için "Adriyatik'in en temiz denizi ve kumsalı burada" demiş. Karadağ'ı görünce bunun ne kadar doğru olduğunu anlıyoruz. Bu ülke ekolojik anlamda kurtarılmış bölge gibi. Sanayi çok sınırlı o yüzden insanların en büyük geçim kaynağı turizm. Ülke insanı, 10 yıl süren ve ekonomilerini perişan eden savaştan sonra turizmi kurtuluş kapısı olarak görüyor. Devlet, sahibi olduğu otelleri birer birer özelleştiriyor.
ÜNLÜLERİN TERCİHİ
Karadağ gezimize halkın 'gurur kaynağımız' dediği Sveti Stefan Adası ile başlıyoruz. Geçmişi küçük bir balıkçı köyü olan Sveti Stefan, daha sonra turizme açılmış. Eski Yugoslavya döneminde Elizabeth Taylor'dan Richard Burton'a, Robert De Niro'dan Sylvester Stallone'ye çok sayıda ünlü tatil için burayı tercih etmiş. Mütevazı görünümlü klasik Akdeniz tipi taş evlerde 5 yıldızlı otel konforu var. Çam ağaçlarının altında, çiçek bahçelerinin sarmaladığı evlerin manzarası ünlülerin neden buraya akın ettiğini anlatmaya yetiyor. Sveti Stefan'ın dar sokaklarından tırmanarak en tepeye ulaştığımızda ise gördüğümüz manzara bizi büyülüyor. Sveti Stefan, sedir, çam ve zeytin ağaçlarının süslediği 12 bin metrekare arazi üzerine kurulmuş. İçerisinde 100 kadar ev bulunuyor. Eski Yugoslavya lideri Tito döneminde, adadaki köylüler karaya taşınmış ve bu köy dünya elitlerinin özel tatil yeri biri haline getirilmiş. Ada bugün uluslararası bir otel işletmecisi tarafından işletilen 50 oda ve sekiz süitli, beş yıldızlı otel olarak hizmet veriyor. Adayı yalnızca otel müşterileri gezebiliyor. Otel müşterisi değilseniz adaya girmenin sadece iki yolu var; ya adadaki bir restorana rezervasyon yaptıracaksınız ya da adada yaşayan biri tarafından buraya davet edileceksiniz.
BUDVA'DA YAŞAM ÇOK HAREKETLİ
en güzel şehirlerinden biri de Budva. İlk başlarda Hırvatistan'ın Dubrovnik kentini andırıyor. Eski ve çok iyi korunmuş kale surlarıyla çevrili. Yüzyıla yakın bir süre Venediklilerin egemenliğinde kalan Budva, 2 bin 500 yıllık tarihiyle Karadağ'ın en eski yerleşim birimi. Şehir, eski ve yeni diye ikiye ayrılmış. Kale surlarıyla çevrilen Eski Budva, Antalya'nın Kaleiçi'ni andırıyor. Eski Budva'nın dar sokaklarında sıralanan 4-5 katlı tarihi evlerin alt katları dükkanlarla dolu. Budva'yı gezerken adımlarımız bizi, 7. yüzyılda yapılan Aziz Ivan Kilisesi ve önünde Karadağlıların ünlü şairi Mitrov Ljubisa'nın mezarının da bulunduğu Aziz Sava Kilisesi'ne götürüyor. Yeşille bütünleşmiş birbirinden güzel evler burada da karşımıza çıkıyor.
KAFELER AKŞAM CIVIL CIVIL
Eski Budva'nın hemen dışındaki meydanda bulunan kafeler, özellikle akşam saatlerinde cıvıl cıvıl oluyor. Gün batımına kadar sahilde güneşin tadını çıkaranlar, akşam soluğu bu kafelerde alıyor. Özellikle yaz aylarında komşu ülkelerden binlerce turist buraya akın ediyor. Budva, Almanya, İtalya, Avusturya ve Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan gelen turistlerin en gözde uğrak yeri olmuş. Yaşam çok hareketli. Öğlen saatlerinde şehir boşalıyor, insanlar ya klimalı otel odalarına çekiliyor veya sahil kenarındaki kafe ve restoranlarda serinlemeye çalışıyor. Güneşin batmasıyla birlikte Budva gerçek kimliğine bürünüyor. Yazın aşırı sıcaktan bunalanlar kendilerini Arnavutluk ile sınırı belirleyen Bojana Nehri'ne atıyor. Biz de gezimiz sırasında tekneyle küçük bir gezintiye çıkıyoruz. Nehir üzerinde Karadağlıların yazlık mekan olarak kullandıkları yüzlerce ahşap ev sıralanmış. Yine nehir üzerinde bulunan restoranlarda ziyaretçiler için çok sayıda balık restoranı bulunuyor. Nehirde sörf yapanlar ise burada en sık karşılaşılan görüntü. Karadağ, tatillerini tertemiz koylarda, deniz ve güneşle geçirmek isteyenler için ideal bir ülke.
PLAJ DOLUP TAŞIYOR
Bu ülkede o kadar çok güzel plaj ve koy var ki, insan hangisini tercih edeceğini şaşırıyor. Biz tercihimizi Beçici plajından yana kullanıyoruz. Beçici, 10 bin nüfuslu küçük bir kasaba. Karadağ'ın en temiz kumsalına sahip. O kadar popüler ki yaz aylarında kasabanın nüfusu 100 bine çıkıyor. Beçici'ye gelenler, tertemiz kumsal ve denizin keyfini doyasıya çıkarıyor. 5 kilometre uzunluğundaki plaj sabahın erken saatlerinden itibaren insanlarla dolup taşıyor.