Bu mevsimde, renklerin yeşilden sarıya, turuncuya ve hatta kızıla doğru geçişini seyretmek için en güzel rotalardan biri Yedigöller Milli Parkı. Göle gökyüzünün yansımasıyla birbirine karışan maviler de bu yağlıboyanın eşsiz bir parçası... Yedigöller Milli Parkı, konumu itibariyle İstanbul ve Ankara'dan yaklaşık dört saatte varılabilen bir orta nokta. Dolayısıyla, pek çok şehirden günübirlik olarak da rahatlıkla gidilebilir. Park, Bolu'dan da 42 kilometre uzaklıkta ancak yol biraz virajlı. Dolayısıyla Bolu'dan parka varış yarım saatten fazla sürebiliyor. Hafta sonları kalabalık olduğu için, trafik de bu süreyi uzatabiliyor. 1965 yılında milli park olarak korumaya alınan, Batı Karadeniz bölgesinde, Bolu'nun kuzeyinde yer alan Yedigöller Havzası, kuzeyden güneye sıralanmış Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl adlı yedi göle ev sahipliği yapıyor. Göllerin en büyüğü olan Büyükgöl'de canlı alabalık yetiştiriliyor. Türkiye'deki ilk alabalık üretme çiftliği 1969 yılında burada kurulmuş. Buradan alabalık satın alabilirsiniz. Ama, "Hayır, ben kendi tuttuğum alabalıkları yemek istiyorum" derseniz, o da mümkün. Ücreti karşılığı, göllerde alabalık tutulabiliyor.
KAMP OLANAĞI VAR
Göllerden en genişi Nazlıgöl. Dibinden sızdırdığı bol miktardaki su, yüzeye çıkarak bir şelalenin oluşmasına sebep olduğundan Nazlıgöl, 'Şelale Gölü' olarak da biliniyor. Bölgede yürüyüş yapmak, fotoğraf çekmek, balık tutmak ve piknik yapmak mümkün. Sessiz, sakin, doğayla iç içe birkaç gün geçirmek isterseniz Yedigöller Mill Parkı'nda kamp yapma olanağı da var. Nazlıgöl ve çevresi kamp için en sakin yerler. Büyükgöl ve çevresindekiler en kalabalıkları. Gölün kenarında kamp yapacaksanız, sinek ve böcekler için önlem almayı unutmayın. Çadır kurmak bana uygun değil derseniz, farklı konaklama alternatifleri de var. Park içinde 72 yataklı bungalov evlerde konaklama ve restoran hizmeti veriliyor ama yemeğinizi kendiniz yapıyorsunuz. Hatta çarşaflarınızı da götürmeniz gerekiyor.
İKİ SEYİR TERASI MEVCUT
Günübirlik gelenlerin tercihi, daha çok yürüyüş ve piknik yapmak. Mangal yapmak kesinlikle yasak. Bunu göz önüne alarak, sandviç ya da soğuk meze türü yiyecekleri yanınızda götürmenizde fayda var. Park içinde bir büfe var ama ürün çeşidi kısıtlı. Göl kenarında yürüyüş yapmak kadar seyir teraslarından göl manzarasına yukarıdan bakmak da keyifli. Parkta Kapankaya ve Manzara adında iki seyir terası var. Biraz da uzun yürüyüş yaparsanız Pisagor Ağacı'nı da görebilirsiniz. Yan yana yükselen ağaçlardan biri, diğerine bağlanıp bir üçgen oluşturduğu için bu adı almış. Yedigöller Milli Parkı'nda bir de geyik çiftliği var. Yedigöller, Milli Park haline dönüştürülmeden önce burada geyik sürüleri olduğunu söyleniyor. Zamanla bu sürüler azalıp, nesli tükenme noktasında gelince, bu çiftlik kurularak geyikler korumaya alınmış. Özellikle çocukların ilgisini çeken bu çiftliği de ziyaret edebilirsiniz. Çok sayıda bitki türünü içeren milli park, oldukça güzel ve zengin doğal ormanlara sahip. Yedigöller Mill Parkı'nda, kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve kara çam, köknar, fındık, ıhlamur gibi onlarca ağaç türü aralarından sızan güneş ışıklarıyla size hazan mevsiminin tüm güzelliklerini yaşamaya davet ediyor.
MANGAL YAPMAYIN ÇÖPLERİNİZİ TOPLAYIN
Doğanın bize emanet olduğunu unutmayın! Bu yüzden çöplerinizi mutlaka çöp kutusuna atın. Bulamazsanız yanınızda götürün.
Mangal yapmak kesinlikle yasak. Yangın bu güzelliklerin sonu olur.
Sabah erken saatlerde ve gün batımına doğru hava soğuk oluyor, tedarikli gelin.
Su geçirmeyen ayakkabı giyin.
Haftasonu burası çok kalabalık, imkanınız varsa haftaiçi gidin.