"Türkiye gerçekten çok güzel bir memleket". Klişe mi, evet klişe bir cümle bu. Her birimiz defalarca buna benzer cümleler kurmuşuzdur, elbette inanarak. Samsun Vezirköprü'de yer alan Şahinkaya Kanyonu'nu gördüğümde ilk aklımdan geçen bu oldu. Sadece aklımdan geçirmekle kalmadım, defalarca söyledim: "Ne güzel bir yer burası". Haklıydım. Çok ama çok güzel bir yerdeydim. Olağanüstü bir coğrafya, insan ne yapacağını şaşırıyor, fotoğraf mı çekeyim, yoksa bu güzelliğin, huzurun tadını mı çıkarayım... İtiraf ediyorum ben tercihimi keyiften yana kullandım. Vezirköprü Türkmen köyünde yer alıyor Şahinkaya Kanyonu. Türkiye'nin ikinci büyük kanyonu. Bilen zaten biliyor: Hem yerlisi hem yabancısı. Kimi de benim gibi tesadüfen öğreniyor. Olsun, geç öğrendim ama gerçekten tadını çıkardım.
SIK SIK ADINI DUYACAĞIZ
Türkiye'nin en büyük parke üreticilerinden olan Turanlar Group'un davetiyle yola çıktık. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Murat Turan eşlik etti bize. Hem Vezirköprü'deki Peli Parke'nin fabrikasını ziyaret ettik, hem de çevrenin doğal güzelliklerini gördük. Özelleştirmeden alınan fabrika yarattığı iş alanıyla ilçenin çehresini değiştirmiş. Şirket bölgenin değerlerinin daha görünür olmasını istiyor, bunu da bir sosyal sorumluluk olarak görüyor. Haklılar. Vezirköprü hem tarihi yapısı hem coğrafyası hem de sosyal yapısı ile gerçekten gözden kaçmış bir yer. İlçe belediyesi de durumun farkında bir an önce seyahatseverlerin dikkatini çekmek istiyor. Yani yakın zamanda sözü geçen yerlerin adını sık sık duyacağız, biz şimdiden söyleyelim. Biraz başa dönerek, Merzifon, Vezirköprü ve Amasya üçgenini anlatayım. İstanbul'dan bir saat 15 dakikalık bir uçak yolculuğuyla Merzifon Havalimanı'na ulaştık. İstanbul geride, tertemiz havası ve huzurlu doğasıyla Merzifon, Vezirköprü ve Amasya önümüzdeydi... Yaklaşık 50 dakika süren araba yolculuğuyla (ortalama 60 km'lik hızla) Vezirköprü'ye ulaştık. Samsun'a bağlı Vezirköprü. Çok turistik değil. Fakat ilgiyi hak eden bir yer. Tarihi de öyle küçümsenecek gibi değil. Biraz zaman ayırmak gerek. Fakat bizim zamanımız kısıtlıydı. Huzurlu, sonbaharın tadıyla dolu ilçeyi dolaştıktan sonra yönümüzü Şahinkaya Kanyonu'na döndürüyoruz. Giderken elbette farkındaydık özel bir yere gittiğimizin. Ama görmek başka bir şey. O ne güzellik. Hemen kıyıda bekleyen gezi teknelerinden birine atladık ve kanyonun derinliklerine doğru yol aldık. Ne ses, ne gürültü... Huzur, doğa, oksijen... Yanında bir de çay. Ve üstelik gün batımı... Daha ne ister insan... Bölge gerçek anlamda bakir. Öyle tesis falan yok. Ulaşım için kullanılan küçük feribotlar ve gezinti tekneleri dışında teknoloji adına hiçbir şey yok civarda. Bir de köylülerin açtığı yerel ürünler satan birkaç tezgah. Fikrimizi sorarsanız böyle de kalmalı. Kanyon aslında ekstrem sporlar için bulunmaz bir alan. Geçen mayıs ayında düzenlenen Falcon Fest yerli yabancı ekstrem sporcular tarafından çok ilgi gördü. Önümüzdeki süreçte bölgenin bir ekstrem sporlar merkezi olması planlanıyor. Vezirköprü Belediye Başkanı İbrahim Sadık Edis, Vezirköprü'nün büyük bir turizm potansiyeli olduğunu söylüyor. Başkan, Vezirköprü ve Şahinkaya Kanyonu'nu tanıtmak için kolları çoktan sıvamış.
AMASYA'NIN GECESİ BAŞKA GÜZEL
Bu kez geride kalan bir doğa harikası Şahinkaya Kanyonu, önümüzde ise şehzadeler şehri Amasya var. İçinden Yeşilırmak geçen bir şehir. Ferhat ile Şirin'in şehri. Adeta bir açıkhava müzesi. Nehir kenarına inci gibi dizilmiş, sırtını dağlara yaslamış ahşap konaklar... Dağlara kazılmış kaya mezarları... Atmosfere sinmiş sükûnet. Başka bir yer Amasya. Gerçekten güzel bir şehir. Ama gündüzü başka gecesi bambaşka. Gün çekilip, karanlık çöktüğünde Amasya ışıldamaya başlıyor. Hele yüksek bir yerdeyseniz şehri izlemeye doyum olmuyor. Işık ışık, sanki bir masal şehri. Amasya özellikle yabancı turistlerin tercih ettiği bir yer. Nehir kıyısındaki butik otellerin yanı sıra daha yükseklerde konumlanan oteller de mevcut. Ayrıca Amasya'nın oldukça zengin bir mutfağı var.
DOĞA HARİKASI
Şahinkaya Kanyonu, Samsun'un Vezirköprü ilçesine yaklaşık 17 kilometre uzaklıkta. Bu doğa harikası kanyon, Kızılırmak üzerindeki Altınkaya Baraj Gölü'nün ortalarında yer alıyor ve yaklaşık olarak uzunluğu 3.5 kilometre. Kanyonun yüksekliği bazı yerlerde 600 metreyi buluyor.
MEDRESEDEN HAMAMA...
Bedesten ve Arasta, Kale Hamamı, Çifte Hamam, Taşkale Camii, Şifa Hamamı, Fazıl Ahmet Paşa Medresesi, Kurşunlu Camii, Saat Kulesi, Ganioğlu Çeşmesi, Namazgâh Çeşmesi, Taş Han, Yukarı Nalbant Camii, Şehit Müftü Türbesi ve Kibar Ali Evi bölgede bulunan, görülmesi gereken tarihi mekanlar. Bölgeye en yakın ormanlık alan olan Kunduz Ormanları ve civarda bulunan Bağ Aralığı, Kaylar Bağları ve Altınkaya Barajı da doğasıyla ilgi gören alanlar.
KEŞKEK BİR BAŞKA
Keşkek, yörenin en meşhur ve en önemli yemeği. Genelde düğünlerde yapılır, yapımı emek ve ustalık ister. Bölgenin yoğurtla yapılan yemekleri de ünlü. Bunların bazıları; mecik, katıklı ekmek, katık böreği ve katık sündürme. Kebabın da yeri ayrı elbette. Özellikle sırık kebabı çok meşhur. Sırık kebabı aslında bir tür kuzu çevirme.