St. Petersburg, Moskova'nın 715 kilometre kuzeybatısında Rusya'nın ikinci, Avrupa'nın dördüncü büyük şehri. İç savaş sırasında Petrograd, Sovyetler döneminde Leningrad olarak bilinen şehir, 1991'de bugünkü ismini almış. İkinci Dünya Savaşı'nda Alman-Rus savaşının en kanlı çarpışmalarından biri bu şehirde gerçekleşmiş ve St. Petersburg yaklaşık 1 milyon kayıp vermiş. Baltık Denizi kıyısında, Neva Nehri üzerindeki 42 ada üzerine yayılan şehir, Moskova'nın aksine çok daha Avrupai ve Rusya'nın batıya açılan penceresi konumunda. 1703'te Rus Çarı Petro tarafından kurulan St.Petersburg, 200 yıl Çarlık Rusyası'na başkentlik yapmış. St. Petersburg, görkemli katedraller şehri. Kazan Katedrali, Aziz İsaak Katedrali, Yeniden Diriliş Katedrali gibi birçok katedral var. Dış görünüş olarak Kızıl Meydan'da bulunan katedrallerden esinlenerek yapılmışlar. Ancak ne kadar birbirine benziyor olsa da bütün yapıların geçmişe ait birer hikayelerinin olması onları farklı kılıyor. Aziz İsaak Katedrali, Ortodoksların en büyük ibadet yerleri arasında. Katedralin çatısı ve kubbesi 110 tonluk sütunlar üzerine kurulu. Kubbenin ihtişamlı görünmesi için 100 kilo altın kullanılmış. Klasik Rus mimarisinin görülebileceği yer ise Kanda Diriliş Kilisesi. Çar II. Aleksandr'ın suikaste uğradığı yerde yapıldığı için bu adı taşıyor.
NEHİR TURU ZAMANI
Petersburg'un bütün ihtişamına tanık olmak için botla nehir turu yapmak şart. Bu nehir turunda göreceğiniz kanallar, sayısız köprüler, şehrin binalarının etkileyici görüntüsü sizi bambaşka bir dünyaya götürüyor. St. Petersburg, 1703 yılında 1. Petro tarafından İsveç'e karşı kazanılan zafer sonrası İtalyan mimarlara bataklıklar üzerine inşa ettirilmiş. Avrupa'dan getirtilen mimarlar kendi şehirlerinin sentezini Petersburg'da yapmış. Fransızların binaları, Çeklerin bahçeleri ve İtalyanların köprüleri bir araya gelmiş. Petro'nun emriyle dokuz yıl gibi kısa bir süre sonra da tüm başkent, Moskova'dan buraya taşınmış. Petro'dan sonra başa geçen Elizabeth ve Büyük Katerina dönemlerinde Petro'nun mirası özenle korunmuş ve birçok yeni saray binası inşa edilmiş. St. Petersburg'un sayfiye bölgesinde inşa edilmiş Peterhof Sarayı'nın muhteşem bahçeleri, dünyada başka hiçbir sarayla kıyaslanmaması için Çar Deli Petro tarafından özel olarak tasarlanmış. Deli Petro'nun İngiliz ve Fransız saraylarından daha görkemli olsun diye inşa ettirdiği Peterhof Sarayı ihtişamıyla göz kamaştırıyor. Petersburg'un 25 kilometre dışında yer alan sarayın fıskiyeleri görülmeye değer. Havuzlardaki fıskiyeler motor olmaksızın su basıncı ile çalışıyor. Sarayda klasik müzik ve ışık oyunlarıyla yapılan muhteşem gösteri insanı adeta büyülüyor. Petersburg aynı zamanda kültür şehri. Rus edebiyatının pek çok ünlü ismi burada yaşamış. Tolstoy, Dostoyevski ve Puşkin bu isimlerden sadece birkaçı.