Kimi ülkeler ve şehirler var ki esas güzelliğine ekim ayında ulaşıyor. Mora, Bhutan, Ürdün ve New York ilk akla gelenler. Mora ve Ürdün tarihiyle büyülüyor, Bhutan festivalleriyle, New York ise popüler adresleriyle her yıl sayısız turiste ev sahipliği yapıyor.
KÜLTÜR, TARİH VE MAVİ İÇ İÇE
Ege Denizi'nde yer alan adanın karakteristik özellikleri aslında diğer Ege adalarıyla pek de farklılaşmıyor. Sıcakkanlı insanlar, mavi ve yeşilin ahenkli dansları, zeytinyağlıların başını çektiği leziz sofralar ve göz kamaştıran plajlar... Bozulmamış kumsallarının yanında geniş tarihi ve kültürel birikimi de Mora'yı sadece bir yaz tatili destinasyonu olmanın ötesine taşıyor.
Epidaurus Antik Tiyatrosu, Mistra Kalesi, Miken sit alanı, Nafplion kasabası yarımadanın akla gelen ilk istikametleri arasında. Mora'ya Yunanistan'ın başkenti Atina'dan otobüsle de trenle de deniz yoluyla da ulaşmak mümkün. Birçoklarına göre özellikle sezon bitiminin ardından adaya çöken dinginlik bir ekim tatili için Mora'yı en ideal destinasyonlar arasına sokuyor.
Mora
UYUMAYAN ŞEHİR
Her daim yoğun, hareketli, kısmen pahalı, her bir köşesi sanat ve kültür dolu New York'un sokaklarında kaybolmak için ekim ayı en uygun zaman dilimlerinden. Özellikle şehri yürüyerek fethetmek isteyenler için New York'ta ekim ayı sıcaklıklarının hayli makul ölçülerde olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Central Park, Metropol Sanat Müzesi, Broadway, Times Square, Flatiron Binası, Brooklyn Köprüsü, Harlem, Özgürlük Anıtı... New York'ta gezilip görülecek yerler de, yapılacaklar da tıpkı burada olduğu gibi uzayıp gidiyor. Yeri gelmişken şu ikazı yapmakta da fayda var: New York öyle kısa sürede gezilip özümsenecek bir kent değil, ziyaretçilerinden hayli zaman isteyen nazlı bir ekim rotası...
Ürdün
MİSTİK MONARŞİNİN KALESİ
Himalayalar'ın eteklerinde, Nepal'in yanı başında, her sene belirli sayıda turisti ülkesine kabul eden, geleneğini ve kültürünü yıllardır korumayı başarabilmiş enteresan bir monarşi; Bhutan Krallığı. 20. yüzyılın ortalarına kadar dışa kapalı bir ülke olarak kendini konumlandırmış olması Bhutan'ın geleneklerini korumasında başat faktör olarak öne çıkmakta.
Farklı farklı ve sert iklim koşullarına sahip ülkeyi ziyaret etmek için ise en uygun aylar mayıs, haziran, eylül, ekim olarak belirtiliyor. Birçok festival de bu aylarda düzenleniyor. Dolayısıyla Bhutan'a yolunuz bir ekim tatili için düştüğünde kendinizi beklenmedik bir festival ortamının tam ortasında bulmanız mümkün.
New York
DOĞUNUN NAİF ÜLKESİ
Ne filmler çekilmedi ki burada? Haliyle ilk akla gelen Indiana Jones oluyor. Doğunun bu zarif ve keşfedilmeyi bekleyen ülkesi her daim ziyaretçilerine kapılarını açmış durumda. Öyle ki Ürdün dünya üzerinde mutlaka görülmesi gereken yerler listelerinde sürekli üst sıralarda yer alırken başkent Amman da UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne adını yazdırmış antik bir kent.
Sıcak geçen yaz mevsiminin aksine ise sonbahar ve özellikle ekim ayı herhangi bir Ürdün seyahati için en isabetli tercih olarak görünmekte. Vizesiz ülkeye giriş yapılabilmesi, hemen hemen iki saatlik bir mesafede bulunması, yakın kültürel ve iklimsel muhabbetlerden ötürü Ürdün, Türk gezginlerin yabancılık çekmesi güç bir durak. Ürdün Nehri, Ölü Deniz, Nebo Dağı, Citadel, Ajlun Kalesi... Bunlar Ürdün'ün görülmesi gereken noktalarından yalnızca ilk akla gelenler. Hepsinin genel olarak ortak özelliği de mistik ve tarihi bir kökene dayanması.