Kuşadası'ndan Yunanistan'ın Samos adasına giden feribota bindiğimde kulağımda Yunan ezgileri ve yeni bir yer görecek olmanın heyecanı ile ne kadar keyifli olduğumu hatırlıyorum. Dedelerim bu topraklarda doğduğundan mıdır bilinmez, kırık Türkçeleri ile konuşan herkes bana o kadar çok çocukluğumu hatırlatıyorlar ki; küçük bir kızın gülümsemesi ile bakıyorum yüzlerine.
Yolculuk yaklaşık bir saat sürüyor.
Her seyahat benim için ayrı birer keşif olduğu gibi, gittiğim her yerin de bir rengi oluyor. Samos'un rengi ise yeşil ve sarı karışımı. Yemyeşil ama aynı zamanda sarı renk gibi durağan...
Adanın merkezine sadece yürüme mesafesinde olan Kallistratous'ta kaldık.
Çok şirin bir aile işletmesi. Dede, torun hep beraber çalışıyorlar. Aslında çalışmak kelimesi pek olmadı. Daha ziyade yaşıyorlar, güzel yaşıyorlar.
Yaşarken de para kazanıyorlar desem sanırım daha doğru olur.
Bu duygu tüm otele yansımış durumda.
Otelin harika bir terası var. Öyle ki sanatın bir dalı ile uğraşıp ilham bekliyor olsanız kesinlikle bu terasta bulursunuz kendinizi. Odalar da temiz ve ferah. Yunan tarzının olmazsa olmazı beyaz ve mavi renk ön planda.
Gittiğimiz tarihte otelde o kadar çok Türk vardı ki sabah kahvaltılarında pişi ikramı bile oldu.
Adanın birçok yerinden denize girebiliyorsunuz. Hatta her plajı size başka bir şey vaat ediyor. Otelimize yürüme mesafesinde olan Gagou Beach her daim sakin denizi ile en çok tercih edilen plajlardan biri. Ben arkasında yer alan küçük barı da sevdim.
Yunan radyosunun rock tınıları eşliğinde kahve içip yazılarımı yazdım.
Pisagor Bölgesi'nde yer alan plajlar daha sakin. Bir uçtan bir uca baktığınızda sonsuzluk duygusu uyandırıyor.
Yan yana birçok tesis var. İsterseniz denize girmeden ağaçların altında ayağınız ince kumlara değerken buz gibi frappenizi içebilirsiniz.
Livadaki'nin yolu biraz bozuk.
Arabayla gelmek daha mantıklı biz motorla olduğumuz için biraz ürkmedik değil ama inanın değer çünkü yolun sonunda sizi turkuvaz rengi bir deniz karşılıyor. Su o kadar güzeldi ki denizde reiki bile yaptım. Adanın daha birçok plajı var ama biz sadece dört günlüğüne geldiğimiz için sadece birkaçını görebildik.
LEZZETLİ YUNAN MUTFAĞI
Yunanistan'ın tüm adalarında olduğu gibi Samos'ta da Yunanistan'a özgü lezzetleri bulmak mümkün. Bir yere seyahat etmeden önce detaylı araştırma yapıyorum. Okuduğum yazıların birinde Paleokastro Köyü'nde bir restorandan bahsetmişlerdi.
Adadaki ilk akşam yemeğimiz için hemen rezervasyon yaptırdık. Köyün içinde dört yol ağzına atılan masalarda yemek yiyorsunuz. Eğer bir araba gelirse masaları yolun kenarına çekiyorlar. Mavi köpekbalığını ilk kez burada yedim. Kesinlikle tavsiye ediyorum; yumuşacık ve çok lezzetli bir eti var. Mezeleri de birbirinden güzel. O gece o kadar güzel geçti ki son akşamımızda da bu sevimli restorandaydık.
Pythagorion adanın en eğlenceli ve renkli yeri. Küçük hediye dükanları, pastaneler, kafeler ve sahilde çok güzel restoranlar var. Orange isimli meşhur bir dondurmacıları var. Mascarpone peynirli dondurma benim favorim oldu. Burada olduğumuz akşam Beşiktaş'ın maçı vardı. Gittiğimiz barda bizim için maçı gösteren kanalı ayarladılar ve beraber maçı bile izledik.
Samos tatili bize hayatın verdiği hediyelerden biriydi.