Türkiye'deki termal tesisler verdikleri kaliteli hizmetle sadece yerli değil, yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor. Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinden sadece termal sular için ülkemize gelenler bulunuyor. Sakin ve huzurlu ortama sahip termal oteller, termal sularıyla, spa merkezleriyle, zengin yeme ve içme seçenekleriyle tatilcileri cezbediyor. Türkiye, termal sular açısından büyük bir zenginliğe sahip. Kütahya'dan Yalova'ya, İzmir'den Ankara'ya Türkiye'nin birçok kentinde kaynağı yerin altında olan, toprağın ve bulunduğu coğrafyanın mineralleri ile zenginleşmiş, sıcaklığı 47 dereceye kadar çıkan değerli sular bulunuyor.
Şifalı Frigya
'Şifalı Frigya' olarak ün kazanan ve yüzyıllardır şifa dağıtan Afyon termal havza, jeolojik yapısı sayesinde mineral bakımında oldukça zengin. Bölgede birçok tesis bulunuyor. Bu tesislerdeki termal suyun romatizmal hastalıklara, ortopedik ameliyat sonrasındaki uygulamalara, mide, bağırsak, böbrek, idrar yolları ve bazı kadın hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Tesislerdeki suların taşıdığı özellikler sayesinde sedef ve deri hastalıkları da iyileşebiliyor. Kaplıca sularının kan dolaşımını hızlandırma özelliği sayesinde saç ve cilt görünümüne de parlaklık verdiği belirtiliyor. Aynı zamanda kaplıca, biyolojik hücre yıpranmasını ve yaşlanma hızını yavaşlatarak 7'den 70'e herkese sağlıklı bir yaşam sunuyor. Fiziksel olarak şikayeti olmayanlar için ise burası tam bir rehabilitasyon merkezi.
Çamur banyosu yapılabiliyor
Ege'nin en güzel lokasyonlarından biri olan Çeşme, önemli bir kaplıcaya ev sahipliği yapıyor. Çeşme'nin yaklaşık 7 km doğusundaki Ilıcalar'da çamur banyosu da yapılabiliyor. Ilıca ve Şifne Kaplıcaları, Çeşme'nin deniz olanaklarını tamamlayan ve Çeşme'yi turizm açısından zenginleştiren doğal kaynaklar arasında. Son senelerde çeşitli modern turistik tesislerin bünyesinde yer alan kaplıca suyu, kış ve bahar aylarında da bölgeyi daha çekici kılıyor. Çeşme'deki termal su, çok zengin minaraller, organik ve inorganik maddeleri kapsıyor. Tuzlu termal özelliği sayesinde romatizmal hastalıklarda ve ağrılı kas eklem hastalıklarında ağrı kesici ve ödem çözücü etkisi çok yüksek. Tuzun ağrı kesici ödem çözücü özelliği ilk gün başlamakta, beş günlük kür sonucunda istenilen düzeye çıkılmakta. Ağrı kesici özelliği 6 ay sürebilmekte.
Uludağ'ın eteklerinde
Bursa'da Vakıfbahçe'den gelen su, banyo kürü olarak romatizmal sendromlar, ağrılı hastalıklar, damar tıkanıklıkları gibi rahatsızlıklara, içilen su ise karaciğer, safra ve gut hastalığına iyi geliyor. Uludağ'ın eteklerine kurulu Çekirge'den çıkan termal suların sıcaklığı ise 47 derecenin üzerinde. Bu sulardan da içme ve banyo kürleri olarak yararlanılabiliyor ve içeriğindeki maden eriyikleri ile gazlar sayesinde çok sayıda hastalığın tedavisi mümkün olabiliyor. Çevredeki otellerin odalarında da termal su mevcut. Bursa'ya yaklaşık 70 km uzaklıkta bulunan Oylat Kaplıcaları da yılda binlerce turisti ağırlıyor. Yeşillikler içerisindeki vadiden geçip dere yataklarıyla çevrili Oylat Kaplıcaları'na varılıyor. Yürüyüş parkurları, oksijen oranı yüksek doğası tatilcilerin gözünde değerini artırıyor. Oylat'ın şifalı suları dünyaca kabul edilen özelliklere sahip. Özellikle de banyo ve içme kürleri konusunda. Romatizma, kireçlenme, kadın hastalıkları, stres, selülit ve çeşitli cilt hastalıklarına iyi geliyor. Oylat'ta kaplıcalardan yararlanmak için her bütçeye uygun konaklama seçenekleri mevcut.
Gençlik kaynağı
Balıkesir'in Gönen ilçesinde bulunan kaplıcaların tarihi M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanıyor. Türkiye'de kullanımı en eski şifalı kaynaklardan biri olan Gönen, Romalılar ve Osmanlılar tarafından kullanılmış. Tarihi kubbeli kaplıca hamamları bugün dahi varlığını koruyor. Evliya Çelebi Gönen Kaplıcaları için Seyahatname'sinde Bursa krallarından Mihaliç'in Gönen'e geldiği ve kaplıcalardan yararlandığından söz ediyor. Ayrıca birçok Bursa kralının da tatilini Gönen'de geçirdiğini ve şifalı sulardan yararlandıkları anlatılıyor. Gönen kaplıcaları günümüzde de ilgi kaynağı. Hem tarihi geçmişi hem de kaplıca suyunun dünyada çok az rastlanır bir biçimde temiz ve saf özelliklerini koruması bunun başlıca nedeni. Ilıcanın 100 metre güneybatısındaki Ekşidere Gençlik Suyu olarak adlandırılan şifalı içme suyundan içenlerin gençleştiğine de inanılıyor. Kaplıca suyu 73 derece. Sudan hem banyo hem de içmek suretiyle yararlanılıyor. Su buharının solunması müzmin üst ve alt solunum yolları iltihaplarının tedavisinde yararlı. Mineralli suyun içilmesi, mide ve 12 parmak ülseri, hazımsızlık, safra kesesi tembelliği, kalın bağırsak spazmlarında etkili. Banyo uygulamaları her çeşit romatizma, kireçlenme, kadın hastalıkları, karın ameliyatlarında yararlı oluyor.
İki dağ arasında
Yalova Termal Kaplıca Tesisleri, Yalova'ya 11 km uzaklıkta yer alıyor. İki dağ arasında bulunan kaplıca, 3 bin 600 dönümlük ormanlık arazisiyle de ilgi çekiyor. Buradaki ilk hamamlar 1600 sene önce Bizans İmparatoru Constantinus tarafından yapılmış. Osmanlı döneminde de padişahların gözde kaplıcalarından olmuş. 1911 yılında Roma'da yapılan kaplıcalar arası yarışmada da Suları En Şifalı Kaplıca unvanı alan kaplıca, şifa kaynağı olmakla kalmıyor, açık müze özelliği de gösteriyor. Özellikle termal suyun banyo kürü şeklinde kullanımı romatizmal hastalıklarda etkili. Ayrıca diş çürüklerinin önlenmesi, bazı fonksiyonel mide ve bağırsak hastalıklarında ve safra kesesi tembelliğinde içme kürü olarak uygulanabiliyor. Termalin radyo aktivitesi oldukça yüksek ve yeraltı sularında az rastlanan pek çok minerali bulunuyor.
Termal köy gibi
Ankara'ya 75 km. uzaklıktaki Kızılcahamam dağlık ve ormanlık bir ilçe. Türkiye'nin en büyük termal köyü olarak nitelendiriliyor. Büyük Kaplıca ve Küçük Kaplıca kaynaklarından çıkan sular tam bir şifa kaynağı. Birçok hastalığa deva olan şifalı sular, yüzyıllardır kullanılıyor. Sağlık turizmi açısından en önemli merkezlerden biri olan Kızılcahamam Kaplıcaları'ndan, özellikle de içme ve banyo kürleri ile yararlanılıyor. Başta romatizmal hastalıklar olmak üzere karaciğer, mide ve bağırsak, safrakesesi, kalp, dolaşım bozuklukları, metabolizma hastalıkları üzerinde etkili. Ayrıca her iki kaplıcanın kadın-erkek ve özel kabinleri de bulunuyor. Büyük Kaplıca yanında yer alan ve Romalılara ait olduğu düşünülen hamam kalıntılarından dolayı, Kızılcahamam kaplıcalarının tarihinin Roma İmparatorluğu'nun parlak dönemlerine dayandığı düşünülüyor.