İstikamet sıcaklığın eksi 35'lere düştüğü Doğu Anadolu Bölgesi. İstanbul'dan bir buçuk saat süren uçak yolculuğunun ardından ilk durağımız olan Kars'a varıyoruz. Termal içliklerimiz ve ayak ısıtıcılarımızla bölgenin dondurucu soğuğuna karşı hazırlıklı olsak da günlük güneşlik, mis bir hava karşılaşıyor bizi. Vakit kaybetmeden havalanındaki taksicilerden biriyle anlaşarak bizi İshak Paşa Sarayı'na götürmesini istiyoruz. Yolculuğumuz yaklaşık 2.5 saat sürüyor. Yol boyunca irili ufaklı birçok köyden geçiyoruz. Hoş sohbet taksici başlıyor anlatmaya. Köylerin çoğunluğunun terk edilmiş olduğunu söyleyip halkın büyük bir kısmının büyük şehirlere göç etmesinden yakınıyor. Yolculuğumuz sırasında karla kaplı Anadolu'nun bütün güzelliklerini de görme şansı yakalıyoruz. Doğubayazıt'a geldiğimizde sakin ve hüzünlü bir ortamla karşılaşıyoruz. Saraya gitmeden önce soluğu bir lokantada alıyoruz. İlçede lezzetli et yemeklerinin yapıldığı çok sayıda lokanta bulunuyor. En ünlü yemekleri içli köfteye benzeyen, etin dövülerek yapıldığı, pilavla servis edilen Abdigor köftesi. Ağrı Dağı'nın yakınında, Doğubayazıt'ın 5 kilometre doğusunda bulunan İshak Paşa Sarayı, kartal yuvasını andıran görünümü ve görkemiyle karşılıyor bizi. Saray heybetli ama çok sessiz. Son yıllarda turist sayısında hayli düşüş olmuş belli ki. Saraya giriş ücreti 5 TL. Müze kartı olanlara ücretsiz. Bu sessizlikten faydalanarak sarayı gezmeye başlıyoruz. Sarayın girişi muhteşem taş işlemeleriyle süslü. Osmanlı'nın Topkapı Sarayı'ndan sonra en görkemli yapısı olan İshak Paşa Sarayı sadece saray olmayıp külliye özelliği de taşıyor. Sarayın içinde türbe, cami, surlar, iç ve dış avlular, divan, depolar, fırın, harem odaları, zindan, koğuşlar, aş evi ve hamamlar bulunuyor.
İLK KALORİFER TESİSATI
Yapımı 99 yıl süren sarayın temeli 1685'te Çolak Abdi Paşa tarafından atılsa da sarayı oğlu İshak Paşa tamamlamış. Ama sarayla ilgili bölgede dolaşan rivayetler de var elbette. Bir rivayete göre bir paşanın kızı bir çobana aşık olmuş. Her gün Ağrı Dağı'nın eteklerine bakıp çobanı izlermiş. Ne yemek yer, ne su içermiş. Bunun üzerine paşa sinirlenip ustaları çağırmış ve "Bana hiçbir yerden dağı görmeyecek bir saray yapın" demiş. Bunun üzerine ustalar da Ağrı Dağı'nı görmeyen bir alan bulup sarayı inşa etmişler. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden olan İshak Paşa Sarayı, Selçuklu ve Fars mimari üslubunun da özelliklerini taşıyor. Ayrıca dünyada kalorifer tesisatı döşenen ilk saray olarak biliniyor.