"Kaş'a bir giden bir daha gidiyor..." Seyahat öncesi Kaş'ı müdavimlerine soruyorum ilk cümleleri bu oluyor. Havalimanı uzakta, yol çok virajlı... Benlik değil diye söylene söylene gidiyorum. Dönmeden önce ise eylül için otelle anlaşıp, dalış okulunu da ayarlıyorum. Deniz sıcaklığı tam istediğim gibi, plajları sakin, doğası huzur veriyor... Kısacası belli ki Bodrum, Çeşme değil, bu sonbaharda bana Kaş yolları gözüküyor. Dalaman Havalimanı'ndan tam iki saat 10 dakika sürüyor. Yolları epey virajlı. Otomobil yolcuğundan hazzetmem ama bu yol kulağımda sevdiğim şarkılar, dağların arasında turkuvaz rengi denizi ve yemyeşil doğayı seyrede seyrede çok keyifli geçiyor. Önce meşhur Kaputaş Plajı çıkıyor karşıma. Ortaokul zamanı Kalkan'daki yazlığımız aklıma geliyor. Denizden tekneyle ne çok gelirdik bu plaja. Ama karadan görüntüsü ayrı bir güzel. Sanki bir film seti için özel kumlar, turkuvaz rengi sular getirilmiş. Dalga havuzuyla dalga da yapılmış... Birazdan "Motor" denilecek ve çekime başlanacak. Yüzlerce insan kalabalığı bile bu doğal güzelliği bozmaya yetmemiş. Bir de o kırmızı şemsiyeler... Onlar bile bozamıyor atmosferi... Rüzgarda sallanıp dururken siz de hayallere dalıyorsunuz. Karayolundan plaja ulaşmak için o kadar fazla merdiven olmasa durduracağım arabayı, dalacağım turkuvaz sulara. Az-buz değil tam 191 merdiven. İnmesi kolay da ya çıkması... O da eylüle kalsın diyerek yolumuza devam ediyoruz.
EN İYİ DALIŞ DESTİNASYONU
İstikamet Club Barbarossa... Müdavimlerine göre Kaş'ın en güzel oteli... Denize sıfır plaja sahip otel yamaca konumlanmış. Tepede odalara bölünmüş iki villa ve önünde havuzlar var. Alt tarafta ise daha ufak odalardan oluşan otel kısmı. Aşağıya indikçe restoran bölümü ve plaja ulaşıyorsunuz. En üstteki villanın üst katında konaklıyorum. Penceremi açıp balkona çıktığımda sıcak esen rüzgar suratıma çarpsa da manzarayı seyredalıyorum. Bu arada Doria Yacht Club ve yine kocaman bir plajı olan Kaş Marin Hotel de müdavimlerinden en çok duyduğum yerlerdi. Kaş Marin Otel'in özellikle plajında vakit geçirmeye değer. Şezlongları büyük, yatak konforunda... Rengarenk... Otele arabayla beş dakika mesafedeki merkeze doğru hareket ediyoruz. Hemen karşısında Yunanistan'ın Meis adası boylu boyunca uzanıyor. Günübirlik kalkan teknelerle pasaportunuzu alıp Meis'i keşfe çıkabilir, leziz ahtapotlar yiyebilirsiniz. Ama bizim bu sefer geliş amacımız Kaş'ı gezmek, keşfetmek... Kaş'ta yapılması gerekenlerin arasında dalış geliyor... Zaten gelen çoğunluk burayı belki de ülkenin en güzel dalış destinasyonu olduğu için tercih ediyor. Yerli halk da gelen profilden çok memnun. "Havalimanı istemiyoruz, eğlence beldesine dönüşmeyi reddediyoruz" diyor. Yine de akşam vakti dar, Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürümek çok kolay olmuyor. Yazlıkçılar, dalgıçlar ve en çok da çocuklar dolduruyor sokakları. Ellerinde ışıklı sapanları havaya atıp koşarak onları geri tutan çocuklar... Dalmak için birçok farklı nokta ve tur firması var. Fiyatlar ve sunulan ekipmanlar aşağı yukarı aynı. "Ama nerede dalınmalı?" diye sorarsanız Meis adası yakınlarındaki Flying Fish yani Uçan Balık akıntılı olmasına karşın en iyi dalış noktası. 30 metre daldığınızda lagos ve orfoçalar sizi karşılıyor. 65 metrede ise üç motorlu bir İtalyan keşif uçağının enkazı karşınıza çıkıyor. Derin ve akıntılı bir su... Ama iyi dalgıçların sevdikleri bir nokta.
KARNIM ZİL ÇALIYOR
Gündüz deniz, kum, güneş ve en çok da dalmak acıktırıyor. Ve Kaş'ı hiç bilmeyenler için yan yana dizili restoranlar arasında seçim yapmak kolay olmuyor. Türkiye'nin en ünlü sualtı fotoğrafçılarından Tahsin Ceylan burada devreye giriyor ve Rumi Bey'i tavsiye ediyor. Lakin hafta içi olmasına rağmen boş yer yok. Yakın masalarda herkes meze yiyip sohbet ediyor. 20 dakika beklememize rağmen Rumi Bey'de yer bulamayınca hemen yan kapısındaki Bahçe Balık'a yöneliyoruz. Mekan yaklaşık üç katı büyüklükte. 18- 22 yaş arasında genç kızlar siparişinizi alıyor. "Izgara ahtapotu ve midye sarmayı mutlaka tadın" diye de tavsiyede bulunuyorlar. Haksız sayılmazlar. Mekanın en önemli ikli lezzeti bunlar. Lagos ızgara biraz kuru geliyor. Ama fiyatlar Çeşme, Bodrum ile kıyaslandığında o kadar makul ki balığın fazla pişmesini de görmezden gelip keyifle akşamı sonlandırıyoruz. Kaş'ta da tıpkı Bodrum Türkbükü'ndeki gibi her sokak arasında Datça'nın buzlu bademi karşımıza çıkıyor. Kilosu 100 TL. 250 gram alıp otele dönene kadar bademi mideye indiriyoruz. Merkezde birkaç noktada kuyruk olduğunu görüp merakla yaklaşıyorum. Kalkan Tava Dondurması pek bir ilgi görüyor. Saç tavanın üstüne biraz süt döküp donduruyor ardından meyveleri satırla un ufak ederek dondurma haline getiriyorlar. Yapımı biraz uzun sürdüğünden kuyruk oluyor. Tadını çok sevmesek de hazırlanış aşamasındaki şov insanın yüzünde tebessüm oluşmasına neden oluyor. Yine de ben az ilerideki Maraş Dondurmacısı'ndan damla sakızlı dondurma almayı ihmal etmiyorum. Topu 2.5 TL. Muzlu, Hindistan cevizli, limonlu... Hepsi lezzetli...
MAVİ BAR'DA MÜZİK ÇOK İYİ
Bu kadar badem ve dondurmanın ardından geceyi hemen sonlandırmak istemiyor insan. Hem sokağa masaları yayılmış Mavi Bar'dan çok güzel müzikler geliyor. Otele giderken sizi yolunuzdan ediyor... Kuruluyorsunuz bir masaya, başlıyorsunuz Kaş müdavimi gibi etrafa bakmaya...
YAPMADAN DÖNMEYİN
"Et yemem, sebze isterim" diyorsanız Kaş'ta vejetaryenler de unutulmamış. Oburus Momus vejetaryen olmasanız da denemeniz gereken bir mekan. Ekmekleri, sosları ev yapımı. Susam yağında sotelenen pilav, üzerinde kırılmış yumurtayla geliyor. Bir tadan bir daha istiyor. Bir de zencefilli gazozu var ki yemeklerle çok iyi gidiyor.
Üzüm Kızı, Kaş'ın belki de en romantik mekanı. Terasının dillere destan bir manzarası var. Yemekleri de epey iddialı.
Günü batırmak isteyenler genelde Deja vu Bar'da buluşuyor. Yemeklerden ve servisten çok fazla beklentiniz olmasın. Sadece manzaraya odaklanın...
Old House bir İngiliz pub'ı edasında... Kaş'ın en eski mekanlarından biri. Yaz kış açık. Genelde Kaş'ı bilenlerin tercih ettikleri bir mekan. Özellikle yabancılar burayı pek bir seviyor. Garsona "Yemek var mı?" diye sorunca "İstediğiniz yerden alıp burada yiyebilirsiniz, sorun yok" yanıtını veriyor.
Cuma sabahları kurulan Kaş pazarı kaçmaz. Tezgahlarda Frenk incirleri. Akşam da merkezde Frenk inciri satılıyor. Mutlaka tadına bakın. Ama denk gelirseniz pazarı es geçmeyin. Kadınların o açtıkları gözlemeleri ya da arasında tereyağı ve peynirle servis edilen bazlamaları yiyebilirsiniz.