Bu
kış bildiğiniz gibi çetin geçti. Hemen hemen bir çoğumuz kendimizi olabildiğince işimize verdik ve iş dışındaki hayatımızı da kapalı alanlarda geçirdik. Dört gözle yazın gelmesi beklendi ve yaz hakkında planlar yapıp kendimizi bir nebze de olsa iş hayatının stresinden uzaklaştırdık. Ve yaz geldi. Benim bu yaz ilk rotam Bozcaada'ydı. Bir aile tatiliydi benimkisi. Gürültüden patırtıdan uzak, sessiz sakin, huzur dolu bir adres için araştırmaya başladık nereye gitsek diye. Doğru yerin Bozcaada olduğuna kanaat getirdik ve valizlerimizle beraber, köpeğimizi de alıp özel arabamızla düştük yollara. Ada dediğime bakmayın Bozcada'da her şeyi bulabiliyorsunuz. A'dan Z'ye her şey var. Adada araba olmazsa olmaz değil ama olursa ulaşım çok daha rahat oluyor. Arabalı vapurdan sonra kalacağımız pansiyona gittik ve valizlerimizi yerleştirdikten sonra ilk adresimiz Ayazma Plajı oldu. Ayazma Plajı adanın denize girilen en popüler yeri. Plaj halk plajı olarak geçiyor. Adada bulunan diğer plaj ve koylara göre daha kalabalık. Deniz çok temiz. O kadar temiz ki suyun içindeyken etrafınızda yüzen balıkları görebiliyorsunuz. Bozcaada'ya gitmeden önce suyunun çok soğuk olduğunu yakın çevremden duymuştum. Şansımıza bizim tatil yaptığımız dönemde su gayet sıcaktı ama bu sizi yanıltmasın genellikle çok soğuk olurmuş. Ayazma plajında şemsiye ve şezlong gibi imkanların yanı sıra yemek yiyebileceğiniz yerler de var. Şemsiye ve şezlong fiyatı 20 TL. Biz plajın hemen üstünde yer alan Vahit'in Yeri'ni tercih ettik. Fiyatlar gayet makul, dev meze dolabı daha gördüğünüz anda karnınızı olmasa da gözünüzü doyuruyor. Burada midye dolma yemeden dönerseniz pişman olursunuz.
SICAK OT TADIN
Akşam yemeği için sahilde bulunan restoranlardan biri olan Yakamoz'u tercih ettik. Alternatif oldukça fazla. Bu restoranlar deniz ürünlerinde oldukça iddialı. Meze olarak sıcak otu denemelisiniz. Birbirinden lezzetli mezelere sahip kale manzaralı mekanda keyifli bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. İkinci gün Ata Demirer'in Beylik Koyu'nda çektiği ve sosyal medyada paylaştığı batık gemiyi merak ettik ve oraya gittik. Karaya vuran geminin şöyle bir hikayesi var: Gemi 88 metre uzunluğunda Mısır bandıralı bir kargo gemisi. Geminin soğan yüklü olduğu söyleniyor. Şiddetli lodostan dolayı karaya vuruyor. Gemiyi oradan kurtarmanın maliyeti fazla olduğu için uzun süredir burada duruyor. Bu koyda da denize giriliyor fakat işletme olmadığı için denize giren insan sayısı çok az. Denize giren beş-altı kişi gördük. Burada çok uzun vakit geçirmek belki zor ama Bozcaada'ya gitmişken kesinlikle görmeden dönmeyin. İkinci gün akşam yemeğini Maya'da yedik. Burası Şef Selçuk Aykan'ın birbirinden özel lezzetlerini tadabileceğiniz bir yer. Maya sürekli açık olan bir restoran değil. Gitmeden önce rezervasyon yaptırmanız gerek. Açık bulabilirseniz ne mutlu size. Etrafı üzüm bağlarıyla çevrili bir ev düşünün. Verandasında masalar var. Kulağınıza caz melodileri çalınıyor. Doğayla iç içe ve yediğiniz her şey burada yapılıyor. Dolayısıyla çok lezzetli. Özel şartlarda dinlendirilmiş, kekik kokan etler ya da adanın balıkları... Birbirinden lezzetleri mezeleriyle damak tadına düşkün olanların mutlaka görmesi gereken bir yer Maya. Ayrıca et konusunda da birçok yerden çok daha iddialı. Kendimizi "İyi ki gelmişiz" demekten alıkoyamadık.
EN ROMANTİK NOKTA
Üçüncü gün denize girmek için yine Ayazma Plajı'nı tercih ettik. Fakat günü çok güzel bir şekilde sonlandırdık. Akşam yemeğini ise eşsiz bir manzara karşısında, rüzgar güllerinin olduğu tepede yedik. Her gün yaşanan güneş batışı Bozcaada'da sanki bir törenle kutlanıyor. Saat 19.00 gibi yola koyulduk. Burada da işletme yok. Yiyeceğimizi, içeceğimizi yanımızda götürdük. Akşam yemeği hakkımızı Tayyare Pizza'nın lezzetli pizzalarından yana kullandık. Ada otlu pizza özellikle lezzetli. Burası adanın en romantik yeri diyebilirim. Sağ tarafınızda rüzgar gülleri. Karşınızda batmaya hazırlanan güneşin o güzel rengi ve uçsuz bucaksız bir deniz. Büyülenmemek elde değil. Dördüncü gün tatilimizin son günüydü ve son kez denize girmeden olmazdı. Bu sefer tercihimizi Habbele Plajı'nda bulunan Mitos'dan yana kullandık. Burası Ayazma ile kıyaslayacak olursam çok daha sakin. Güzel, çakıl taşlı bir koy. İşletmeden içeri girer girmez mavi ve beyaz renklerin hakim olduğunu görüyorsunuz. Dekorundan, çalan müziklere bir Yunan havası mevcut. Son günümüz olduğu için burada çok fazla zaman geçiremedik ama plaj beklentilerimizi fazlasıyla karşıladı. "Geldik ve dönüyoruz, meşhur Çınaraltı'nda adaçayı içmeden dönmek olmaz" dedik. Çayımızı yudumlarken kaygısız ada hayatı içinde güler yüzle günlük alışverişini yapanları, birbiriyle selamlaşıp sohbet eden insanları izledik sakince. Birbirinden güzel dört güne sığdırdığımız güzel anılarımızı da yanımıza alıp tekrar döküldük yollara. En kısa zamanda yeniden gelmek üzere...
Her köşebaşında bir kedi veya köpek
Bozcaada İstanbul'dan yaklaşık yedi saat uzaklıkta. Önce Çanakkale merkeze gitmek için Eceabat'tan arabalı vapura bindik. Daha sonra Geyikli'den bir başka arabalı vapurla geçtik adaya. Feribot seferleri özellikle yaz ayları daha sık düzenleniyor. Bozcaada Türkiye'nin üçüncü büyük adası. Çanakkale'ye bağlı. Arabalı vapur ile iskeleye yanaşır yanaşmaz kafamı kaldırdım ve adaya baktım. Havası, doğası, renkleri bana derin bir nefes aldırdı ve "Oh!" dedim içimden. Aradığım tatil buydu. Adaya ayak basar basmaz denizin mavisi, çınar ağaçlarının yeşili beni rahatlatmaya başladı. Ada'ya sakin bir kafa hakim. Gürültü patırtıdan uzak ama herkese hitap eden bir yapısı var. Sokaklar dar ve birbirinden güzel evlerle dolu. Rengarenk duvarlar, süslü kapılar ve hemen hemen her kapının önünde birbirinden güzel kediler, köpekler... Eğer benim gibi hayvanları seviyorsanız kendinizi adım başı kedi ya da köpek severken bulabilirsiniz.
Adanın yenileri
Bodrum-Çeşme kadar hareketli olmasa da adanın yeni mekanları 1 Temmuz itibarıyla sezona "merhaba" dedi. Adanın yeni mekanları en az eskiler kadar güzel.
Hediyelik eşya için bilinen adreslerden biri olan Aki'nin yerine pideci açıldı. Aki; hemen yanında küçük bir dükkanda hizmet veriyor.
Limandaki meyhaneler arasında harika tostlar yapan Kaan, yeni yerinde; kale önünde artık.
Rengigül Sanat Galerisi'nde kahvaltı ve krep yapan Saada hanımın yeni adresi; Art&Kitchen.
Ada'm ise bir seneliğine Volkan beye emanet. Menüde birkaç değişiklik yapmışlar, yolunuz düşerse uğrayın.
Çanakkale'den adını Türkiye'ye duyuran Yalova Restaurant, artık Bozcaada'da da var. Ertuğrul bey ve eşi Didem hanım yine harikalar yaratmış.
Art&Kitchen'in yanına Veli Dede Fırını yeni bir şube açmış.
Adanın sevilen mekanlarından Bakkal el değiştirdi, ancak menü ve ortamıyla yine başarılı işletmelerden.
Salhane adanın sevilen mekanlarından. Gençler tercih ediyor. Fiyatlar uygun, manzara harika.
Bozca Kitchen'ın manzarası harika, içecekler denenmeli. İçindeki tava dondurma da adanın yenisi.
Ne alınır?
Üzüm ve domates reçeli.
Bez bebek, etnik kıyafetler, rüzgar gülü.
Veli Dede'den damla sakızlı ve bademli kurabiye.
Taze dağ kekiği.