Çatalca, karmaşadan uzak günübirlik hava değişimi için doğru tercihlerden. İlçe, doğal zenginliklerinin yanı sıra tarihi yapılarıyla da öne çıkıyor. İstanbul'un en batısındaki, yeşil ve mavinin buluştuğu Çatalca'yı TURİNG'in
İstanbul adlı kitabıyla tanımave gezmeye ne dersiniz? İstanbullular için yakın geçmişe kadar günübirlik sayfiye ve plaj bölgesi olarak görülen ilçe, sadece doğal zenginlikleri ve çekici sahilleri ile değil, sahip olduğu Doğu Roma ve Osmanlı kültür mirası ile de ilgi odağı. Bu eserlerin başında Anastasius Surları geliyor. Bu surları Gümüşpınar ve Karamandere Su Kemerleri ile İnceğiz Manastır Mağaraları izliyor. İlk yerleşimin MÖ 450'de Romalılar tarafından şimdiki İnceğiz Köyü'nün bulunduğu yerde olduğu belirtilen ilçe, tarihinin en zorlu dönemini Balkan Savaşları'nda yaşamış. Bugün, Balkan savaşının en kanlı muharebelerinin geçtiği Çanakça, Dağyenice, Yazlıkköy arasındaki bölgede Alaiye Taburu anısına bir şehitlik de bulunuyor.
ÖNEMLİ DURAKLARI
İstanbul'un en büyük ilçesi olan Çatalca'da, görülmesi gereken mimari ve tarihi birçok yer bulunuyor. Bunlardan bazıları şöyle: Sanatçılara da esin kaynağı olan Çatalca Tren İstasyonu, Osmanlı sadrazamlarından Ferhat Paşa'nın Mimar Sinan'a yaptırdığı, Balkan Savaşı'ndan sonra restore edilen Ferhat Paşa Külliyesi ve Hamamı, Ali Paşa Camii ve Ali Paşa Çeşmesi, Hacı Mahmut Çeşmesi, Çatalca Hamamı, Eski Aya Yorgi Kilisesi-Yeni Kaleiçi Camii, Topuklu Çeşmesi, Çatalca Mübadele Müzesi. İlçenin görsel ve yapısal zenginliği bunlarla da bitmiyor. Çatalca Surları, Çatalca Su Kemerleri, Evcik Kilisesi ile Çatalca ve Trakya'nın en önemli tarihi zenginliklerinden olan Anastasios Surları da görülebilecek yerler arasında.
UZUN PLAJLAR, SAHİL KÖYLERİ
Tarih kokan ilçenin plajları da iyi bir dinlenme noktası. Karadeniz'e sahili olan Karacaköy Mahallesi'ne bağlı Evcik Plajı, huzur duraklarından. Yeşilin tüm tonlarını barındıran ormanı ve tarih kokan yoldan ulaşılan plaj, uçsuz bucaksız kum sahiliyle hafta sonları için ideal. İlçeyi keşfetmede bir başka çekici nokta da, sahil köyü olan Yalıköy. Istıranca Dağları'nda 8 bin hektarlık meşe ve kayın ormanları içindeki köyün, Karadeniz kıyısındaki sahili 12 km uzunluğunda. Sahilde yürüyüş size çok iyi gelecek. İlçenin öne çıkan başka bir durağı ise Karacaköy. Köy, taşları ve geçmişteki develeriyle biliniyor. Eski dönemlerde sarp kayalıklarda odun taşıma için develer kullanıldığı gibi deve güreşleri de yapılıyormuş. Ayrıca, köyden çıkan podima taşları özellikle Türk bahçeciliğinde tercih ediliyor. Karaburun ise başlı başına öne çıkıyor. Burası da, balıkçı limanı ve feneri ile çekiciliğini koruyor.
İNCEĞİZ MAĞARALARI FİLM SETİ DE OLDU
İlçenin en eski yerleşim birimi olan bu mağaraların tarihinin, 2500 yıl öncesine dayandığı biliniyor. Barınma amaçlı yapılan mağaralar, daha sonra kilise olarak kullanılmış. Mağaranın önünden akan Karasu Deresi ise bölgeye farklılık katıyor. Buradaki piknik alanı hafta sonlarının vazgeçilmez durakları arasında yer alıyor. Mağaraların günümüze uzanan bir hikayesi de, birkaç filminin burada çekilmesi nedeniyle Kemal Sunal Mağaraları olarak adlandırılması.