Akdeniz'in en popüler adalarından biridir Kıbrıs. Görmek isteyenler için her mevsim iyi bir rota ama yaz aylarında bu güzel ada bambaşka olur. İster lüks otellerde kalın isterseniz mütevazı pansiyonlarda. İsterseniz gece hayatına katılın isterseniz hâlâ bozulmamış koyları keşfe çıkın. Her koşulda Kıbrıs'ta olmaktan memnuniyet duyacaksınız. Aklınızda olsun, adanın bakir koylarına ulaşmak isterseniz toplu taşımadan faydalanmak pek mümkün değil. O nedenle özellikle saklı kalmış koyları keşfetmek için araç kiralamanızda fayda var. Trafiğin soldan aktığını da hatırlatıp bu şirin adanın, saklı koylarını anlatmaya başlayalım.
AÇIK HAVA MÜZESİ MAGOSA
Burası bir kale şehir. Magosa'nın M.Ö. 3. yüzyılda Ptolemus krallarından Philadelphus tarafından kurulduğu söyleniyor. Magosa Kalesi günümüze kadar ulaşan en sağlam kalelerden. Magosa gerçek anlamda bir açık hava müzesidir. Seyahatiniz havaların sıcak olduğu döneme rastlarsa, akşam serinliğinde ya da sabah erken saatlerde gezilmesini tavsiye ederim... Katedralken camiye çevrilen Lala Mustafa Paşa Camii, Akdeniz'deki en önemli gotik eserlerden biridir. Güneşin son ışıkları sarı Kıbrıs taşına vurduğunda eski katedral altın rengine bürünüyor. Bu doyumsuz manzarayı etraftaki kafe veya restoranlarda soluklanırken seyredebilirsiniz... Magosa'da görmeniz gereken yerler arasında şunlar var: Shakespeare'in Othello'suna konu olan Othello Kalesi, M.S. 16. yüzyıla tarihlenen Venedik Kraliyet Sarayı, St. Francis Manastırı ve Kilisesi, Mağusalı zengin bir Rum tüccar tarafından yaptırılmış St. George Kilisesi, hastaların ve yaşlıların korunması için inşa edilmiş günümüzde Kıbrıs Sanat Derneği olarak kullanılan Hospitaller Kilisesi, Cafer Paşa Hamamı, Canbulat Müzesi, Namık Kemal Zindanı... Namık Kemal kaleme aldığı Vatan Yahut Silistre oyunundan dolayı sürüldüğünde 38 ay bu binada kalmış.
POPÜLER GİRNE
Girne Kıbrıs'ın en popüler ve turistik bölgesidir. Antik liman etrafındaki kafe ve restoranlarda mutlaka oturup keyif yapmalısınız. Karmi Köyü, Girne'nin batısında bir dağ yamacına kurulmuş, eşsiz bir manzaraya sahiptir. Buraya yerleşen sakinler orijinaline sadık kalarak restore ettikleri 150 haneli bir Akdeniz ütopyası yaratmışlar. Girne'ye sekiz kilometre uzaklıkta olan köyde birçoğu İngiliz olmakla birlikte Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar, Hollandalılar, İsviçreliler, Amerika ve Kanadalılardan oluşan yabancılar atalarından kalan bohem hayatın izini sürüyor. Bellapais ya da bugünkü adıyla Beylerbeyi Köyü limon ve nar ağaçları arasında küçük bir Akdeniz köyüdür. Köyde yer alan Bellapais Manastırı gotik mimarinin önemli örneklerinden biridir. Beylerbeyi Köyü adanın en güzel turistik noktalarından biridir. Eşsiz dağ manzarasına sahip bir tepede kurulmuş olan manastırın avlusundaki restoran adanın en popüler restoranlarından biridir.
ADANIN EN UÇ NOKTASI
Dipkarpaz Köyü'nden çıkıp adanın uç kısmı olan Zafer Burnu'na doğru devam ettiğinizde Blue Sea ile karşılaşırsınız. Bu küçük balıkçı limanında daima taze balık bulunur. Limandan biraz ileride güzelliğine hayran olacağınız bir kayalığın da bulunduğu bir koy karşınıza çıkacak. Bu koyun adı Livana. İster rüzgarın ve dalgaların bir sanat eseri gibi şekillendirdiği kayalıklardan, isterseniz altın sarısı kumsaldan denize girebilirsiniz. Apostolos Andreas Manastırı'na varmadan önce tepeden baktığınızda gördüğünüz uçsuz bucaksız kumsal ise Altın Kum olarak anılıyor. Plaj o kadar güzel ki birçok reklam filmine, tanıtım fotoğraflarına ev sahipliği yapıyor. Manastırdan sonra Sea Bird adlı plaja ulaşırsınız. Bu yoldan devam ederseniz adanın en uç noktası olan Zafer Burnu'na ulaşırsınız.
MUTFAĞI ZENGİN
Pek bilinmese de Kıbrıs'ta yerel yemekler çok lezzetli ve çeşitlidir. Lübnan, Suriye ve Anadolu Mutfağı'nın bir sentezi denebilir Kıbrıs mutfağı için... Adını söylemekte zorlanabileceğimiz çeşitli yemekler vardır. Patatese benzeyen kolokas, bir etli ot yemeği molohiya, yabani kuşkonmaz türü olan airelli. Türklerin hırsız kebabı, Rumların kleftikos dedikleri fırın kebabı. Karın zarına sarılarak yapılan şeftali kebabı. Yine Kıbrıs'a has zeytinyağı olan karayağın bol kullanıldığı karışık salata. Odun fırınında yapılmış ekmek çeşitleri... Hellim, nane, yumurta, yağ ve kuru üzümden oluşan içle yapılan pilavuna adı verilen geleneksel ekmek. Makarna bulli adı verilen bol soğan domates, sarımsak soslu olan, üzerine de rendelenmiş hellim ve nane konulan makarnalı tavuk yemeği, bu mutfağın başlıca örnekleridir.
PLAJLARIN EN GÜZELİ
Magosa'nın hemen bitişiğindeki plaj Kıbrıs Barış Harekatı'nın yapıldığı 1974 yılına kadar Akdeniz'in en popüler plajlarından biriydi. Aralarında Sophia Loren'in de bulunduğu dünyaca ünlü birçok sanatçının evi de bu sahilde yer alıyordu. Şu anda bu sahilin küçük bir kısmı kullanılıyor. Terk edilmiş Maraş kentinin başlangıcındaki plajın şimdiki adı Palm Beach. Plajın bir bölümünde şezlong, şemsiye, duş ve tuvalet hizmeti var. Palet ve şnorkeliniz yanınızda olsun. Şansınız varsa kaplumbağalarla yüzersiniz. Magosa'dan Karpaz'a doğru giderseniz bölgenin en kalabalık plajı Glapsides'u ulaşırsınız. Magosa'ya dört kilometre uzaklıktadır. Uzun bir plaj ve sığ bir denizi vardır. Çocuklu aileler için ideal. Hemen yakınındaki Silver Beach'in denizi daha derindir. Salamis Antik Kenti'nin hemen önünden denize girmek isteyenler için aynı güzergahta bulunan Kocareis popüler plajlardan. Hemen derinleşen deniz ve geniş kumsalı da cabası...
ADA'NIN SİVRİ UCU: KARPAZ
Bence sadece Kıbrıs'ın değil Akdeniz'in de en temiz denizi bu bölgede. Hem tesislerin yer aldığı hem de sadece sizin olacağınız birçok küçük koy var. Üstelik taze balığın avlanıp sunulduğu küçük lokantalar hemen bu sahillerin yanı başında. Mehmetçik Plajı, Bafra'da büyük lüks bir otelin hemen yakınında bulunan turkuvaz renkli bir plaj. Son derece temiz ve bakımlı olan kumsalda spor aktiviteleri de bulunuyor. Adanın sivri ucu olan Karpaz'ın son yerleşim yeri olan Dipkarpaz Köyü'nde ekoturizm yapılıyor. Restore edilen taş evlerde konaklayıp çevreyi gezebilirsiniz. Köye 3-4 kilometre uzaktaki Ayfilon gerçekten saklı bir hazine. Antik dönemden kalma bir liman ve küçük bir manastırın eteklerindeki koyda denize girmenin keyfine doyum olmuyor. Koyda yüzerken mutlaka şnorkeliniz olsun. Anfora kırıklarının üzerinde yüzerken kendinizi asırlar öncesinde bulacaksınız. Bu koyda ayrıca küçük bir konaklama ve restorandan oluşan tesis de var.