Birleşik Krallık'a bağlı dört ülkeden biri olan Galler'in kuzeyinde İskoçya, batısında ise İrlanda Denizi bulunuyor. Başkenti Cardiff. Gidip gördüğünüzde şaşırmayın Cardiff'i onlar Galce şu şekilde yazıyor: Cymru. Olağanüstü bir doğa manzarasına sahip olan ülke yamaç paraşütü yapanlar, doğa sporlarıyla ilgilenenlerin uğrak yeri. Hayvancılık konusunda önemli bir yere sahip olan Galler'i gezerken sık sık yüzlerce, binlerce koyunun yetiştirildiği çiftliklere rastlıyorsunuz. Vadilerden süzülerek yemyeşil bir doğa içerisinde yaklaşık 2, 2.5 saat süren bir yolculuktan sonra bölgedeki ilk durağımız Llanbedr kasabasına vardık. Llanbedr'e girdikten sonra ilk dikkatimizi çeken tabii kasabanın ismi oldu. Kızım Aslı Zeynep, "Baba burada Türkler yaşamış mı?" diye sorunca, "Hayır" yanıtını verdim. Zeynep hemen karşılık verdi: "Bu kasabanın adı Lan Bedir." Llanbedr'de Bryn Artro Country Guest House adlı otele yerleştik. Anadolu'da küçük bir köyü andıran bu şirin kasabadaki sessizlik insanı adeta rehabilite ediyor. Yemyeşil doğanın sessizliğini bozan tek ses derenin durmadan akan suları. Deniz kenarında bulunan kasabanın bir diğer özelliği herkesin birbirini tanıyor olması. Kasabadaki pubların ve restoranların sayısı bir elin beş parmağını geçmiyor. Akşamları kasabayı publardan yükselen müzik sesleri sarıyor. Akşam yemeğinin ardından gittiğimiz pub'da yaşlılar, gençler, çocuklar hatta kundakta bebekler vardı... Küçük, şirin kasaba Llanbedr'de sabah uyandığınızda kendinizi vakit geçirmeden sokağa atın. Doğanın kalbinden gelen temiz hava adeta ciğerlerinize işliyor. Ardından denize doğru yürüyün. Burada yaptığımız kahvaltıdan sonra yaklaşık 150 kilometre uzaklıktaki Caernarfon'a gitmek için yola çıkıyoruz. Yine doğa güzellikleri ile dolu, manzaralı bir yolu geride bırakıp Kuzey Galler'in en eski kasabalarından Caernarfon'ya varıyoruz. Müthiş bir kasaba daha. Burayı özel kılan ise prenslerin taç giyme kalesi olarak bilinen Caernarfon Kalesi'nin burada olması. İstanbul surları örnek alınarak yapılan Ortaçağ kalesi ile meşhur Caernarfon, aynı zamanda geleneksel olarak Galler prenslerinin taç giyme törenlerinin yapıldığı yer olarak da biliniyor. Galler'deki restoranlarda farklı ülkelerin mutfaklarına rastlamak mümkün. Türk, Yunan, İspanyol ve İtalyan mutfaklarından seçkin örneklerin bulunduğu Caernarfon'da fiyatlar ise İngiltere'ye göre daha ucuzdu. Bir sonraki durağımız Conwy Kalesi oldu. 13. yüzyılda İngiltere'yi 35 sene yöneten ve bu süre içinde Galler'i fethetmesiyle ünlü Kral I. Edward'ın yaptırdığı kaleden şehri panoramik olarak görme fırsatımız da oldu.
Galer'in tarihçesi
Galcede, 'Tywysogaeth Cymru' denilen Galler Prensliği, Galler bölgesinin yönetiminde söz sahibi olmamasına karşın halen kullanılıyor. Galler bölgesindeki ilk yerleşimciler bölgeye Buzul Çağı'nın sonuna doğru gelmişler. İlk tarihi kayıt Britanya'nın Roma istilası döneminden kalma. O dönemde modern Galler bölgesi pek çok kabileye bölünmüş. Romalılar bölgenin daha çok kuzeyinde bulunmuşlar. Roma istilasıyla 4. yüzyılda Gal halkı Hıristiyanlıkla tanışmış. Roma İmparatorluğu'nun 410 yılındaki düşüşünden sonra Galler birkaç krallığa bölünmüş. Anglosakson kabilelerin bu krallıkları istila girişimleri yöre halkının direnişi karşısında başarısızlıkla sonuçlanmış. Anglosaksonlar bölgeyi 'Yabancı' anlamına gelen ve günümüz İngilizcesindeki Wales kelimesinin kökeni olan 'Walha' ile isimlendirmişler. Galler kendilerini Cymry veya Cymro teriminin dışında Brythoniaid (Britonlar) olarak da adlandırmış. Normanların 1066'daki İngiltere istilasını takiben Gallerin bağımsızlığı gün geçtikçe azalmış. 1282'de İngiltere Kralı I. Edward, Gallerin son bağımsız prensi Llywelyn the Last'ı yenilgiye uğratmış. Edward bölgeyi kontrol altında tutmak için bir seri büyük taş şato inşa ettirmiş. Şatoların en tanınanları Beaumaris, Caernarfon, Conwy ve Harlech. 1746 yılında imzalanan, 'The Wales and Berwick Act' anlaşması ile İngiltere'de uygulanan tüm yasalar otomatik olarak Galler bölgesinde de geçerli olmuş.
Gelenekler ve görenekler
Ülke
kırmızı ejderha ile özdeşleşmiş durumda. Ülke sanayileşmiş olsa da özellikle kuzey bölgelerde geleneksel hayat korunmuş. Galler denince akla pırasa gelir. Tüm adada Galler pırasası ün yapmış. Bölgede çok bulunan nergis çiçeği ulusal sembollerden biri. Sessile cinsi meşe ağacına bölgede oldukça sık rastlanıyor. Kırmızı çaylak kuşu bölgede yaşayan nadir türlerden biri. Saint David bayrağı bölgede değer gören bir bayrak. Gal ulusu açısından kırmızı ejderhalı bayrakla eşdeğer öneme sahip. Galler Prensliği Arması da önemli. Galler Prensliği'nin kuş tüylü rozeti de kültürel öneme sahip. Galler bölgesi geleneksel müzik açısından oldukça zengin bir bölge. Bölgenin arpçıları ünlü. Dağlık olması sebebiyle bölgede süt ve süt ürünleri faaliyetleri gelişmiş. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık da gelişmiş. Yerel bazı tatlar şöyle: Deniz börülcesinden yapılan laverbread, meyvelerden yapılan bara bread, pırasa çorbası, bölgede sık yapılan tatlı Welsh cakes.
En uygun mevsim bahar
Galler'e gitmek için en uygun mevsim ilkbahar ya da yaz. Aslında tüm Britanya için bu geçerli bu durum. Bu aylarda gittiyseniz, şehir de çok büyük olmadığından, bisiklet kiralayıp etrafı keyifli şekilde gezebilirsiniz. Cardiff Market'i de gezmelisiniz, gerçekten içerisi çok güzel. Sokak pazarı gibi, harika yiyecekler, taze meyveler-sebzeler...