Kıbrıs denizi güneşi ve kumuyla ünlü... Görmek isteyen için harika bir yaz rotası... Ama aklınızda olsun bu keşif için toplu taşımadan faydalanmak pek mümkün değil. Saklı cennetleri keşfetmek için mutlaka özel aracın olması gerekir. Trafiğin soldan olduğunu unutmayın. Türk ehliyeti ile günlüğü 60- 100 TL araç kiralayabilirsiniz. Benzinin litresi en son geçtiğimiz ay 3.5 TL civarındaydı. Küçük otellerde ise kişi başı oda kahvaltı günlük 70- 100 TL arasında kalabilirsiniz.
MAĞUSA
Mağusa'nın M.Ö. 3. yüzyılda Ptolemus krallarından Philadelphus tarafından kurulduğu söyleniyor. Magosa Kalesi günümüze kadar ulaşan en sağlam kalelerden. Burası bir kale şehir. Bir zamanlar 365 kilisenin olduğu söylenen Magosa bir açık hava müzesi. Sıcak havalarda, akşam serinliğinde ya da sabah erken saatlerde gezilmesini tavsiye ederim... Katedralken camiye çevrilen Lala Mustafa Paşa Camii, Akdeniz'deki en önemli gotik eserlerden. Güneşin son ışıkları sarı Kıbrıs taşına vurduğunda eski katedral altın rengine bürünüyor. Bu doyumsuz manzarayı etraftaki kafe veya restoranlarda soluklanıp seyredebilirsiniz... Mağusa'da görmeniz gereken yerler arasında şunlar var: Shakespeare'in Othello'suna konu olan Othello Kalesi, M.S. 16. yüzyıla tarihlenen Venedik Kraliyet Sarayı, St. Francis Manastırı ve Kilisesi, Mağusalı zengin bir Rum tüccar tarafından yaptırılmış St. George Kilisesi, hastaların ve yaşlıların korunması için inşa edilmiş günümüzde Kıbrıs Sanat Derneği olarak kullanılan Hospitaller Kilisesi, Cafer Paşa Hamamı, Canbulat Müzesi, Namık Kemal Zindanı... Yazdığı Vatan Yahut Silistre oyunundan dolayı sürüldüğü bu binada Namık Kemal 38 ay kalmış.
DEVE LİMANI
Magosa'nın hemen bitişiğindeki plaj Kıbrıs Barış Harekatı'nın yapıldığı 1974 yılına kadar Akdeniz'in en popüler plajlarından biriydi. Aralarında Sophia Loren'in de bulunduğu dünyaca ünlü birçok sanatçının evi de bu sahilde yer alıyordu. Şu anda bu sahilin küçük bir kısmı kullanılıyor. Terk edilmiş Maraş kentinin başlangıcındaki plajın şimdiki adı Palm Beach. Plajın bir bölümünde şezlong, şemsiye, duş ve tuvalet hizmeti var. Plajın son kısmındaysa bu hizmet yok. Palet ve şnorkelinizi yanınıza mutlaka alın. Şansınız varsa kaplumbağalarla yüzersiniz. 1974 yılında terk edilen hayalet şehir Maraş'ın gölgesinde denize girmek hem keyifli hem hüzünlü. Yüzerken savaş ve barışı yaşıyorsunuz.
GLAPSIDES
Magosa'dan
Karpaz'a doğru giderken bölgenin en kalabalık plajı Glapsides'u ulaşırsınız. Magosa'ya dört kilometre uzaklıktadır. Uzun bir plaj ve sığ bir denizi vardır. Çocuklu aileler için ideal. Hemen yakınındaki Silver Beach daha derin bir suya sahip. İsterseniz beş TL'ye şezlong, şemsiye kiralayabilirsiniz. Ya da biraz daha ileriye havlunuzu serip kendinizi denize atın.
BEDİS ve KOCAREİS
Salamis Antik Kenti'nin hemen önünden denize girmek isteyenler için çok keyifli pırıl pırıl bir deniz vadeder burası. Aynı güzergahta bulunan Kocareis yine en popüler plajlardan. Şezlong duş ve şemsiye beş TL, otopark ücretsiz. Hemen derinleşen deniz ve geniş kumsalı da cabası... Marinero da aynı güzergahta minik bir koy oluşuyor. Marinero'nun etrafındaki yollar kum olduğundan aracınız batabilir. Çevreyi keşfedeceğim diye levhası olmayan yollara girmeyin.
İSKELE LONG BEACH
Çevre
düzenlemesi en iyi olan plajlardan biri. Deniz ve kum çok güzel. Diğer plajlardakinden farklı olarak burada plaja paralel güneş enerjisiyle aydınlatılan palmiyelerle süslü yürüyüş yolu var. Plaj ana yol üzerinde. Aracınızı asfalt otoparka parkedip birkaç adımda denizdesiniz. Bu plajda sadece şemsiye ve ağaç kütükleri var ve ücretsiz. Tesislerin bulunduğu plaj bir kilometre kadar ileride.
KARPAZ
Bence sadece Kıbrıs'ın değil Akdeniz'in de en temiz denizi bu bölgede. İster tesisin olduğu, isterseniz sadece sizin girdiğiniz birçok küçük koy var. Üstelik taze balığın avlanıp sunulduğu küçük lokantalar hemen bu sahillerin yanıbaşında. Mehmetçik Plajı, Bafra'da büyük lüks bir otelin hemen yakınında bulunan turkuvaz renkli deniz köye ait bir plaj. Son derece temiz ve bakımlı olan kumsalda spor aktiviteleri de bulunuyor. Şezlong şemsiye ve duş üç TL. Adanın sivri ucu olan Karpaz'ın son yerleşim yeri olan Dipkarpaz Köyü'nde ekoturizm yapılıyor. Restore edilen taş evlerde konaklayıp çevreyi gezebilirsiniz. Köye 3-4 kilometre uzaktaki Ayfilon gerçekten saklı bir cennet. Antik dönemden kalma bir liman ve küçük bir manastırın eteklerindeki koyda denize girmenin keyfine doyum olmuyor. Koyda yüzerken mutlaka şnorkeliniz olsun. Anfora kırıklarının üzerinde yüzerken kendinizi asırlar öncesinde bulacaksınız. Bu koyda ayrıca küçük bir konaklama ve restorandan oluşan tesis de var. Tesisin elektriği güneş enerjisinden sağlanıyor. Denizden batan güneşin eşliğinde taze balık keyfini tadabilirsiniz.
NELER YENİR?
Pek bilinmese de Kıbrıs'ta yerel yemekler çok lezzetli ve çeşitlidir. Lübnan, Suriye ve Anadolu Mutfağı'nın bir sentezi denebilir Kıbrıs mutfağı için... Adını söylemekte zorlanabileceğimiz çeşitli yemekler vardır. Patatese benzeyen kolokas, bir etli ot yemeği molohiya, yabani kuşkonmaz türü olan airelli. Türklerin hırsız kebabı, Rumların kleftikos dedikleri fırın kebabı. Karın zarına sarılarak yapılan şeftali kebabı. Yine Kıbrıs'a has zeytinyağı olan karayağın bol kullanıldığı karışık salata. Odun fırınında yapılmış ekmek çeşitleri... Hellim, nane, yumurta, yağ ve kuru üzümden oluşan içle yapılan pilavuna adı verilen geleneksel ekmek. Makarna bulli adı verilen bol soğan domates, sarımsak soslu olan, üzerine de rendelenmiş hellim ve nane konulan makarnalı tavuk yemeği.
GİRNE
Kıbrıs'ın en popüler ve turistik bölgesi kuşkusuz Girne. Antik liman etrafındaki kafe ve restoranlarda mutlaka oturup keyif yapmalısınız. Karmi, Girne'nin batısında bir dağ yamacına kurulmuş, eşsiz bir manzaraya sahip bir köy. Buraya yerleşen sakinler orijinaline sadık kalarak restore ettikleri 150 haneli bir Akdeniz ütopyası yaratmışlardır. Girne'ye sekiz kilometre uzaklıkta olan köyde birçoğu İngiliz olmakla birlikte Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar, Hollandalılar, İsviçreliler, Amerika ve Kanadalı'lardan oluşan yabancılar atalarından kalan bohem hayatın izini sürüyor. Bellapais ya da bugünkü adıyla Beylerbeyi Köyü limon ve nar ağaçları arasında küçük bir Akdeniz köyüdür. Köye önemli bir değer kazandıran Bellapais Manastırı bugünkü adı Fransızca Abbaye de la Paix'den (Barış Manastırı) türemiştir. Bellapais Manastırı gotik mimari sanatının Yakın Doğu'da mutlaka görülmesi gereken en muhteşem eserlerinden biridir. Adanın en güzel turistik noktalarından biri olan, Girne'ye 4-5 km uzaklıkta,
İskenderiye Dörtlüsü romanının yazarı Lawrence Durrell'in ünlü Beylerbeyi Köyü'nde, kuzey sahillerini tümüyle görebilen ve eşsiz bir dağ manzarasına sahip bir tepede kurulmuş latin manastırıdır. Manastır 1158-1205 yılları arasında inşa edilmiştir. Manastırın avlusundaki restoran adanın en popüler restoranlarından birine de ev sahipliği yapıyor. Lezzetli Kıbrıs yemeklerini nefis manzara eşliğinde tadabilirsiniz.
ZAFER BURNU
Dipkarpaz
köyünden çıkıp adanın uç kısmı olan Zafer Burnu'na doğru devam ettiğinizde Blue Sea ile karşılaşırsınız. Bu küçük balıkçı limanında daima taze balık bulunur. Limandan biraz ileride olağanüstü güzellikte bir kayalığın bulunduğu bir koy karşınıza çıkar. Yakınında bungalovların da bulunduğu bu koyun adı Livana. İster rüzgarın ve dalgaların bir sanat eseri gibi şekillendirdiği kayalıklardan, isterseniz altın sarısı kumsaldan denize girebilirsiniz. Apostolos Andreas Manastırı'na varmadan önce tepeden baktığınızda gördüğünüz uçsuz bucaksız kumsal ise Altın Kum olarak anılıyor. Bölge sit alanı olduğu için henüz betonlaşma yok. Kumsal o kadar büyük ki; denizden sahile baktığınızda kendinizi kum tanesi gibi hissedersiniz. Denizin ve kumsalın rengi nedeniyle birçok reklam filmi ve tanıtım fotoğrafları da bu plajda çekiliyor. Manastır'dan sonra yine bir koy ve yine turkuvaz mavisi pırıl pırıl bir deniz. Burası da Sea Bird. Manastır'dan sonra yol toprak. Bunu göze alıp devam ederseniz adanın en uç noktası olan Zafer Burnu'na varırsınız. Bu bölgede sürü halinde dolaşan Kıbrıs eşeklerine denk gelme ihtimaliniz de oldukça yüksek.