Kuzey Kıbrıs, Akdeniz'in doğusunda bulunan Sicilya ve Sardunya adalarından sonra üçüncü büyük ada. Güneşin en açık mavisi ile güneşin en sıcak sarısının da sahibi. Bu özelliklerinden dolayıdır ki, keşfedilmesi gereken gerçek bir Akdenizli. Evet, Kuzey Kıbrıs'ın lüks ve konforlu otellerinde, tatil köylerinde vakit geçirmek çok keyifli ama arada dışarı çıkıp adadaki saklı güzellikleri de keşfetmekte fayda var. Bu saklı köşeleri keşfetmek için özel araca ihtiyacınız var. Trafiğin soldan olduğunu unutmayın. Türkiye ehliyeti ile araç da kiralayabilirsiniz. Turumuza Magosa'dan başlayalım. Magosa'nın hemen bitişiğindeki plaj, Kıbrıs Barış Harekatı'nın yapıldığı 1974'e kadar Akdeniz'in en popüler plajlarından biriydi ve Deve Limanı olarak biliniyordu. Aralarında Sophia Loren'in de bulunduğu dünyaca ünlü birçok sanatçının evi de bu sahildeydi. Şimdilerde kilometrelerce uzunluğundaki bu güzel sahilin küçük bir bölümü kullanılıyor. Palet ve şnorkelinizi yanınıza alın. Şansınız varsa deniz kaplumbağalarıyla yüzersiniz. Deniz insanı yormuyor zira kumdan denize geçer geçmez su birkaç metre derinliğe ulaşıyor. 1974 yılında terk edilen hayalet şehir Maraş'ın gölgesinde denize girmek hem keyifli hem hüzünlü. Magosa'dan Karpaz'a doğru giderken bölgenin en kalabalık plajı burada. Glapsides, beach tarzı bir mekan, yani konforlu. Magosa'ya 4 kilometre uzaklıkta olan plajın uzun bir kumsalı ve sığ bir denizi var. Çocuklu aileler için ideal. Denizde 100 metre kadar ilerleseniz bile boy veremiyorsunuz. Hemen yakınındaki plaj ise daha derin bir suya sahip. İsterseniz şezlong, şemsiye kiralayabilirsiniz. Ya da biraz daha ileriye havlunuzu serip denizin nimetlerinden faydalanabilirsiniz.
DENİZ PIRIL PIRIL
Bir bölümü denizin altında bulunan antik Salamis kenti, denize sıfır bir noktada bulunmakta. Salamis antik kentinin hemen önünden denize girmek isterseniz burası şahane bir alternatif, deniz pırıl pırıl. İster beach olanaklarından yararlanın ya da uçsuz bucaksız kumsalın istediğiniz noktasına havlunuzu serip keyfini çıkarın. Aynı güzergahtaki bölgenin en popüler plajlarından biri buluyor. Şezlong duş ve şemsiye hizmeti ücretli, otopark ücretsiz. Deniz hemen derinleşiyor, kumsal ise çok geniş. Marinero aynı güzergahta bulunan minik bir koy. Marinero'nun etrafındaki yollar kum olduğundan aracınız batabilir. Çevreyi keşfedeceğim diye levhası olmayan yollara girmeyin. İskele Long Beach, çevre düzenlemesi en iyi olan plajlardan biri. Deniz ve kum çok güzel. Diğer plajlardakinden farklı olarak burada plaja paralel, güneş enerjisiyle aydınlatılan palmiyelerle süslü bir yürüyüş yolu var. İsterseniz bu plajlarda gece de denize girebilirsiniz çünkü aydınlatma var. Plaj ana yol üzerinde. Aracınızı asfalt otoparka park edip, birkaç adımda denizdesiniz. Burada şemsiye ve ağaç kütükleri var. Tesislerin bulunduğu plaj bir kilometre kadar ileride. İstediğinizi seçin. Burada karnınızı da doyurabilirsiniz. Sadece Kıbrıs'ın değil Akdeniz'in de en temiz denizi ise Karpaz'da. Kıbrıs'ın doğusunda, adanın korunabilmiş en doğal alanı. Burada ıssız birçok küçük koy var. Üstelik taze balığın avlanıp sunulduğu küçük lokantalar da sahillerin yanıbaşında. Adanın sivri ucu olan Karpaz'ın son yerleşim yeri olan Dipkarpaz Köyü'ne 3-4 kilometre uzaktaki antik Ayfilon bölgesi gerçekten eşsiz bir yer. Antik dönemden kalma bir liman ve küçük bir manastırın eteklerindeki koyda denize girmenin keyfine doyum olmuyor. Koyda yüzerken mutlaka şnorkeliniz olsun. Anfora kırıklarının üzerinde yüzerken kendinizi asırlar öncesinde hissedeceksiniz. Bu koyda ayrıca küçük bir konaklama ve restorandan oluşan tesis de var. Tesisin elektriği güneş enerjisinden sağlanıyor. Denizden batan güneşin eşliğinde balık keyfini yapabilirsiniz. Dipkarpaz köyünden çıkıp adanın uç kısmı olan Zafer Burnu'na doğru devam ettiğinizde Blue Sea ile karşılaşacaksınız. Burası küçük bir balıkçı limanı. Daima taze balık bulunur. Konaklama yeri ve plajı da mevcut. Biraz ileride olağanüstü güzellikte bir kayalığın da bulunduğu koy karşınıza çıkar. İster rüzgarın ve dalgaların bir sanat eseri gibi şekillendirdiği kayalıklardan, isterseniz altın sarısı kumsaldan denize girebilirsiniz.
KUM TANESİ GİBİ HİSSEDİYORSUNUZ
Apostolos Andreas Manastırı'na varmadan önce tepeden baktığınızda gördüğünüz uçsuz bucaksız kumsal ise Altın Kum olarak anılıyor. Bölge SİT alanı olduğu için henüz betonlaşma yok. Kumsala yakın küçük işletmeler var. Lüks olmasa da ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz. Kumsal o kadar büyük ki; denizden sahile baktığınızda kendinizi kum tanesi gibi hissediyorsunuz. Manastırdan sonra yine bir koy ve yine turkuvaz mavisi pırıl pırıl bir deniz. Manastırdan sonra yol toprak. Bunu göze alıp devam ederseniz adanın en uç noktası olan Zafer Burnu'na varacaksınız. Kaplıca, Girne Karaoğlanoğlu ve Yeşilırmak'taki plajları da es geçmemek lazım. Bunları da bir yere not alın. Bu bölgede sürü halinde dolaşan Kıbrıs eşeklerine denk gelme ihtimaliniz de oldukça yüksek. Fotoğraf makineniz hazır olsun.
LEZZETLİ YEMEKLER
Karpaz'a giderken veya dönerken Kumyalı Köyü'nde Nitovikla restoranda Kıbrıs mutfağına özgü yemek yiyebilirsiniz. Yine bölgede yol üstündeki Tepe Restoran'da köy fırınında yapılan patatesli kebap yiyebilirsiniz. Yine Magosa yakınlarındaki Kel'in yerinde özel bir odun kömüründe geceden yakılan fırında pişirilen fırın kebabı, Kıbrıs mezelerinin ve diğer et yemeklerinin tadına bakın.