1- Uyarıyla başlayalım: Kişnişle derdi olan, Lizbon'a gitmek istediğinden emin mi, tekrar düşünsün! Kişniş, bazılarımızda avuçla sabun/deterjan yiyormuş hissi yaratıyor. İşte bu gruba büyük geçmiş olsun Lizbon'da, zira yer gök kişniş!
2- Tatlıyla devam edelim. Buranın geleneksel, simge tatlısı pasteis de nata. Milföy dokulu mini bir turta düşünün, ortasına da krem karameli andıran bir krema yerleştirin. Hayır, ağır değil. Evet, hemen her pastanede bulunuyor ve hayır, hepsindeki elbette ki bir değil. En iyisi, 1837'den beri var olan ve önünde de günün her saati kuyruk bulunan Antiga Confeitaria de Belem. Beklemeye değiyor.
3- Mercado da Ribeira, gastronomi meraklıları için cennetin diğer adı olmalı. Lizbon'un en büyük yeme içme çarşısının food court'unda yöresel gurme ürünler satan 35 dükkan ve restoran var. 19. yüzyıldan kalma devasa binada sebze, meyve, balık satan tezgâhlar da pazar sabahları hariç her gün emre amade.
4- Burası deniz mahsulleriyle namlı, yerel halkın sevdiği, ünlü şeflerin müşterisi olduğu bir yer: Cervejaria Ramiro. 'Cervejairo', birahane demek aslında ama Lizbonluların 50 küsur yıldır kapıda sıra olmasının sebebi biralar değil, deniz ürünlerinin nefaseti. Önce Pata Negra'yla giriş yapıp, sonra XXL jumbo karideslerle, yengeçlerle haşır neşir olabilirsiniz.
5- Yabancı bir şehirdeyken bazen oralı gibi yaşamak, bazen de turist olmak iyi gelir insana. Haletiruhiyeniz ikincisine meyyalken gidin: Cervejaria da Trindade. Evet, fevkalade turistik ama bu kadar deli ihtişamda çini süslemeli duvarı da başka yerde göremezsiniz. Şehrin en eski bira salonu burası; 1836'da açılmış ve hâlâ her saat kalabalık.
6- Cafe de Sao Bento... Burasının orası olduğunu anlamadan önünden yürüyüp geçebilirsiniz zira dışarıdan hiçbir albenisi yok. Ama hakiki bir damak şöleni yaşanıyor içerde. Kırmızı deri koltuklarda, olağanüstü lezzetli sosu, patates kızartması ve ıspanak püresi eşliğinde karşılaşabileceğiniz en iyi bonfilelerden birini yiyorsunuz.
7- Jose Avillez, Portekiz'in en ünlü şeflerinden ve de Ferran Adria, Heston Blumenthal gibi öncülerden. Michelin yıldızlı Belcanto'nun ve deneysel gurme kanapeleriyle nam salan Mini Bar'ın sahibi. Cantinho do Avillez de onun klasikleri küçük dokunuşlarla zıplattığı, üstelik de fiyatların astronomik olmadığı bistrosu. Ton tartarı, zencefilli ve limonlu ton balığı, deniz tarağı ve karidesleri efsane.
8- Salaş ama nefis mi olsun? O Cadete o zaman istikamet. Gayet ucuza, basit, atmosfersiz fakat tatmin edici lezzette deniz mahsulü yeniyor burada ama dikkat: Sadece öğlenleri. Bu arada bir de iyilik yapayım; Paul Bernhardt diye bir İngiliz fotoğrafçı var Lizbon'a yerleşen, yeni bir liste yapmış '10 En İyi Öğlen Lokantası' diye, onu paylaşayım sizle:
On: Beira Gare,
Dokuz: Portas do Sol,
Sekiz: 5 Oceanos,
Yedi: Cafeteria Mensagem,
Altı: Bistro & Brecho Gato Pardo,
Beş: Meson Andaluz,
Dört: Chapito a Mesa,
Üç: Cantinho do Avillez Restaurant,
İki: Floresta do Salitre,
Bir: Royale Cafe.
9- Ginjinha ya da kısaca Ginja, bir nevi vişne likörü ve müptelası olunur. İçinde tombul vişnesiyle, minik shot bardaklarında espressonun yanında da iyi gidiyor, 1840'tan beri Ginjinha servisi yapan barlar da mevcut.
10- Adamlar deniz mahsullerinde hakikaten aşmışlar. Ve acayip estetik ambalajlarla, açmaya kıyamayacağınız teneke kutularla dünyanın en nefis sardalyalarını satıyorlar. Yabancı ülkelerden dönerken yanında erzak taşıyanlardan değilseniz bile cebinize atabilirsiniz bunları!