Sicilya'ya
gideceğim belli olunca, ünlü mafya hikayelerine sahne olan mekanları göreceğimi düşündüm. Özellikle de
Baba filmine ilham veren Corleone ailesinin yaşadığı köye gitme fikri beni heyecanlandırdı... Özerk Sicilya bölgesinin Katanya kentinde uçaktan indik. Otele giderken birden tanıdık bir yerden geçiyormuşum hissine kapıldım. Altında işyerleri bulunan, duvarlarında sprey boyayla yapılmış graffiti ve yazılar bulunan gri, metruk binalar... Beyoğlu ile Sicilya kardeşler. Kardeşlik teklifi, Sicilya'nın Katanya bölgesinin Belediye Başkanı Enzo Bianco'dan gelmiş. Daha Türk heyeti buraya gelmeden, Konstantiniyye'den İstanbul'a-19. Yüzyıl Ortalarından 20. Yüzyıla fotoğraf sergisi açılmış. İlk durağımız, dönemin usta fotoğrafçıları tarafından zahmetli tekniklerle çekilmiş fotoğrafların yer aldığı sergi. Sergide, Profesör Sinan Genim'in büyük katkıları var.
KARA ŞEHİR
5 milyon kişinin yaşadığı Sicilya bölgesinde bilinen en eski uygarlıklardan biri Yunanlar'a ait. Dolayısıyla bölgedeki yerleşimlerin çoğunun adı Yunanca... Katanya, Yunanca, 'Etna'nın altı' anlamına geliyor. 'Kara şehir' diyorlar bir de... Çünkü şehrin bütün sokakları, simsiyah bazalt taşlarla kaplı. Malum Etna Yanardağı, belli aralıklarla lav püskürtüyor. Yeraltından çıkarken katmanlar oluşturan lav, kısa süre sonra sert bir kayaya dönüşüyor. Ocaklarda işlenen bu dayanıklı taşlar, bölgedeki kentlerin sokaklarını süslüyor. Kara caddelerde yürürken, bu taşların Beyoğlu'ndaki İstiklal Caddesi'ne çok yakışacağını konuşuyoruz. En yüksek noktası 3 bin 350 metre olan Etna, Avrupa'nın en aktif yanardağı. Dört aktif krateri var. Kuzey Doğu krateri en aktif olanı. 300 yıl önce lavlar Katanya'ya kadar inmiş. Son büyük aktivite 1983'te olmuş. Bölgedeki çoğu ev lavların altında kalmış. Üç ay önce küçük bir patlama daha olmuş. Etna Yanardağı'nın kilometrelerce aşağısı, yanardağdan püsküren lavlarla dolu. Etna'nın 2 bin 500 metresinde bulunan kayak tesislerine kadar çıkıyoruz. Bölgede yoğun tipi ve 2 metre kalınlığında kar olduğu için haliyle lav falan göremiyoruz.
BOĞA DAĞI TAORMİNA
Belki Corleone'lerin yaşadığı köye gidemedik ama Sicilya'nın güneyindeki Taormina'yı görmek, hayatımda yaptığım en güzel şeylerden biriydi diyebilirim. Katanya'ya bir saat uzaklıktaki Taormina yani 'Boğa Dağı', adından da anlaşılacağı üzere, uzaktan bakıldığında bir boğayı andırıyor. Buranın adını da Sicilya'daki pek çok yerleşim biriminde olduğu gibi ilk yerleşimcileri olan Yunanlar vermiş. Sicilya'nın her yerinde, Yunan izlerine rastlamak mümkün zaten... Taormina, engebeli bir arazi üzerine kurulduğu için tepelerinden sahile bakıldığında doyumsuz manzara sunuyor bize. Etna dönüşü şehre girerken bardaktan boşanır gibi yağmur yağıyordu. Şansımıza, beş dakika sonra güneş açtı hatta şehrin arka kısmında, sahilden göğe yükselen gökkuşağını bile fotoğraflamayı başardım. Meyve yüklü turunç ağaçlarının süslediği sokaklarda yürüdük. Türkiye'de Taormina kadar güzel bir sahil şehri görmediğimi, üzülerek söylemeliyim. Bütün sokakları siyah volkanik taşlarla kaplı Taormina'nın daracık merdivenleri, kemerleri, seyir terasları, şık kafeleri, yüzyıllık binaları insanı büyülüyor... Sicilya adasının içinde, Katanya'nın dışında, Palermo, Sirakuza ve Taormina kentleri var. Akdeniz'e, bin 40 kilometre sahili olan bir bölge. Bu sahilin her kilometresinde, tatilcilere ayrı güzellikler sunan lezzetler var.
MAFYA EŞİTİR SİCİLYA
Mafya... Malum bu, dünyada, Sicilya ile özdeşleşen bir kelime. Dünya sinemasının en önemli yapıtlarından biri olan
Baba filminde, Sicilyalı Corleone ailesinin hikayesi işlenir. Sicilya'ya ayak basar basmaz, rehberimize, mafya ve Corleone'lerle ilgili sorular sormaya başladım. Palermo'da Corleone'lerin bir malikanesi varmış. Michael Corleone'nin Amerika'da cinayet işledikten sonra kaçtığı köy oradaymış ve filmin bazı bölümleri de bu bölgede çekilmiş. Niyetimiz oralara kadar gitmekti aslında. Ama maalesef programımız elvermedi. Rehberimizin anlattığına göre, bölgeyi kontrol altında tutan büyük mafya grupları varmış. Çoğu polis kontrolündeymiş ama bu grupların zaman zaman kontrolden çıktıkları ve insanların canını yaktıkları oluyormuş.
KALORİ TAKINTISI OLAN İTALYA'YA GELMESİN
Bu konuda kesinlikle ciddiyim. Şunu söyleyebilirim, bu adamlar resmen çılgın. Yabancı ülkelerin çoğunda damak tadınıza uygun, yiyecek şeyler bulmakta zorlanırsınız. Ama burada, kötü yemek yok... Etna Dağı'nın tepesindeki kayak tesislerinde yemek yiyoruz. İnanın bana, hayatımda yediğim en lezzetli yemeklerden biriydi bu. İçinde aklınıza gelebilecek her türlü sebze ve hububatın bulunduğu nefis bir çorba. Ardından yine ana maddeleri hamur ve sebze olan sıcak faslı... Muhteşem soslar eşliğinde. Geldik tatlıya. Türk mutfağını çok harcamak istemiyorum ama... Bunlardan herhangi birini İstanbul'un en lüks mekanlarında bulabilir miyim diye düşünmedim değil... Etna eteklerinde arazi çok verimli. Bölgede, dünyanın en lezzetli meyveleri yetişiyor. Portakal, zeytin, elma, çilek, badem, fındık ve üzüm bunların arasında.
BALKON CUMHURİYETİ KATANYA
Katanya, ilk bakışta ekonomik olarak çok gelişmiş bir şehir portresi çizmiyor. Ancak tarihi olsun yeni olsun, binaların uyumu bizi şaşırtıyor. Hemen bütün dairelerde, her biri cetvelle çizilmiş izlenimi veren birer metrekarelik balkonlar var. Çoğundan çiçekler sarkan bu balkonlar, şehre ayrı bir ahenk katıyor... Balkonların bu hakimiyetini ben, 'balkon cumhuriyeti' diye tanımlıyorum.