Milli biyoteknolojik ilaç teknolojisi için ilk adımı "Lale" ismini verdikleri hücre besinini geliştirerek atan Türk bilim insanları, ilk yerli biyoteknolojik hücre için de son aşamaya geldi.
Türkiye'deki lise eğitiminin ardından lisans için gittiği Almanya'da biyoteknoloji eğitimi alan Dr. Aziz Çaylı, bu ülkede kurduğu Celca firmasıyla 70'e yakın biyoteknolojik hücre ve 90'ın üzerinde ilaç üretim projesi geliştirdi.
Dünyada biyoteknolojik ilaç geliştirme konusunda en fazla kullanılan besiyeri (hücre besini) olan Acticho'yu bulan Çaylı, Celca firmasındaki hisselerini devretmesi sonrası Türkiye'ye "kesin dönüş" kararı aldı.
Türkiye'nin her yıl milyarlarca lira ödeyerek ithalat yaptığı biyoteknolojik ilaçları tamamen yerli üretebilmesi için İYTE İzmir Teknopark'ta yeni bir laboratuvar tesisi kuran Çaylı, bu alanda ülkeyi geleceğe taşıyacak altyapıyı oluşturmak üzere laboratuvara girdi.
Tüm üretim süreçlerinin yerli ve milli olarak gerçekleşeceği projenin ilk adımını atan Çaylı, besiyeri adı verilen ve hücrenin beslenmesini sağlayan iki mikroorganizmayı geliştirerek birine kızının adı olan "Lale" ismini verdi.
Yerli biyoteknolojik ilaç için ikinci adım olan canlı hücre geliştirme konusunda bir Türk ilaç şirketiyle hareket eden Çaylı, yaklaşık 2 ay sonra çalışmalarının son aşamasına geçecek.
Flora Bio Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Çaylı, biyoteknolojik ilaçların canlı hücrelerin genetiksel olarak programlanması yoluyla üretilebildiğini, hücrenin hastalığı yenmek için geliştirdiği yolun ilacın ham maddesini oluşturduğunu belirtti.
Tüm ilaçların geliştirilebileceği tamamen yerli bir platform oluşturmayı amaçladığını aktaran Çaylı, "Henüz açıklayamayacağımız bir kanser türü için çalıştığımız projeyi tamamladığımızda istediğimiz her ilacı dışa bağımlı olmadan üretebileceğimiz bir platformu kurmuş olacağız." dedi.
"İLACI HÜCRELER GELİŞTİRİYOR"
Biyoteknolojik ilacı aslında hücrelerin bulduğunu, kendilerinin ise hücreye uygun ortam sağladığını aktaran Çaylı, şöyle konuştu:
"Hücreyi bir hayvan gibi düşünün. Hayvana nasıl yem veriyorsak canlı hücreye de öyle yem veriyoruz. Besiyeri adı verilen bu yemin tamamı ithal ediliyordu. İlk adımda üç besiyeri geliştirdik. Bunlar sayesinde hücreler dünyadaki muadillerinden çok daha yüksek verim ve konsantrasyon sağladı. Ancak bunu Türkiye'de üretebilen bir kurum yok. Bu nedenle yurt dışına vermek zorunda kaldık. Almanya'daki bir firmaya lisansları verdik, Belçika'da üretip tüm dünyaya satacaklar. Bu besiyeriyi Türkiye'de üretmek istiyoruz. Bir proje planı yaptık, üretim tesisi kurmak istiyoruz. Bunun için ortaklar arıyoruz. Yurt dışından oldukça yoğun ilgi var, bu işi bizimle birlikte yapmak istiyorlar. Ancak konu milli olduğu için Türkiye'deki şirketlerle ve devletle bu işi yürütmek istiyoruz."
Çaylı, yerli ilaç için ikinci etap olan canlı hücre konusunda da son aşamaya geldiklerini vurguladı.
Canlı hücre geliştirmenin bu işin en önemli kısmı olduğunu anlatan Çaylı, hücreyi genetiksel olarak programlama ve hücreye ilacı üretmeyi öğretme sürecine ilişkin projeye de 8 ay önce başladıklarını söyledi.
Bu projenin de 2 ay içinde bitmiş olacağını kaydeden Çaylı, şöyle devam etti:
"Böylece Türkiye'de geliştirilen ilk biyoteknolojik ilaç üreten hücre olacak. Biyoteknolojik ilacı bir bina olarak görürsek biz temelini büyük oranda bitirdik. Biyoreaktör proses geliştirme açısından da dışa bağımlılığı tamamen kırdık. Bundan sonraki aşama saflaştırma ve kalite kontrolü. Bu temeli kullanarak diğer ilaçlara geçeceğiz. Hızla ilaçlar gelmeye başlayacak.
Firma olarak buraya kadar 11 milyon lira harcadık. Tamamı bizim sermayemizdi. Ancak yeni kaynak lazım. Bu kaynağı almak için diğer şirketlerle konuşuyoruz. Türkiye'deki ilgi çok yüksek değil. Yurt dışından daha fazla ilgi görüyoruz. Biz buraya milli ilaç geliştirmek, Türkiye'yi bağımsız hale getirmek için geldik. Benim gönlümden geçen devletle ve diğer ilaç şirketleriyle el ele verip bunu gerçekten milli olarak bırakmak, başkalarına ihtiyaç duymamak."
"İLK İLAÇ KANSER İÇİN"
Biyoteknolojik ilaç geliştirirken model olarak bir kanser ilacını seçtiklerini, kansere karşı bir antikor kullandıklarını anlatan Çaylı, çalışma sonucu hem kansere karşı biyoteknolojik ilaç üretilmiş olacağını hem de diğer ilaçların üretimi için kullanılacak altyapının oluşturulmuş olacağını belirtti.
İlacı geliştirdikten sonra klinik çalışmalar ve Avrupa kalitesinde üretebilmek için daha büyük bütçelere ihtiyaç duyulacağına işaret eden Çaylı, şunları kaydetti:
"Bunun için kesinlikle bir iş birliğine ihtiyacımız var. İnşallah Türk şirketleriyle ve devletle beraber yapacağız. Umarım yurt dışından gelecek kaynakları kullanmak zorunda kalmayız. Benim Türkiye'ye gelme amacım, bu ülkeye aşık olmam. Daha önce Almanya'da da firma kurdum. Bu firma orada çok başarılı şekilde devam ediyor. Ama ben orada büyümek değil Türkiye'ye bir şey verebilmek için geldim. Eminim bunu bir şekilde başarabileceğiz."