DDoS yani Distributed Denial of Service (Dağıtık Hizmet Engelleme) saldırıları, tamamen Bilgi Güvenliği unsurlarından Erişilebilirliği hedef almaktadır. Öncesinde sadece DoS (Denial of Service), yani tek bir kaynaktan hedefe doğru saldırı yapılması şeklinde ortaya çıkan bu saldırı türü, zamanla şiddetinin arttırılması için çok sayıda kaynaktan tek hedefe yapılan saldırı şekline dönüşmüştür.
DoS/DDoS saldırılarında ise, sistemin kaldırabileceği yükün çok üzerinde anlık istek, anlık kullanıcı sayısı ile sistem yorulur ve cevap veremez hale getirilir. Bunun yanında, doğrudan sistemin kendisini yormak şeklinde değil, hattı doldurarak yine sistemin erişilebilirliği hedef alınabilir.
DoS saldırıları, her zaman kapasite üstü istekle gerçekleştirilmeyebilir. Hedef sistemlerde bulunan zafiyetler de sistemin erişilebilirliği açısından risk oluşturabilmektedir.
İşletim sistemlerinde (Windows, Linux vs), web sunucu uygulamasında (IIS, Apache vs), arka taraftaki uygulama sunucusunda ya da sistemin diğer bileşenlerinde bulunan zafiyetlerden yararlanarak, sistemin işleyemeyeceği şekilde bir istek gönderildiğinde, sistemin herhangi bir bileşeninde bu isteğin işlenememesi durumunda sistem erişilemez hale gelebilmektedir.
DoS saldırıları, günümüzde çok kolay bir şekilde yapılabilir hale gelmiştir. Bunu gerçekleştirmek için üst düzey teknik yetkinliğe ihtiyaç kalmamıştır.
Internetten indirilebilecek basit programlar kullanılarak bir sistem hedef alınabilir ve sadece IP adresi ya da alan adı girilerek hedef sistemin erişilemez olması sağlanabilmektedir.
Bu nedenle, DoS saldırıları kurumlar için öncelikli tehdit unsuru haline gelmiştir. Bu saldırıya maruz kalan ve hizmet veremeyen kurumlar ciddi anlamda maddi zarara ve itibar kaybına uğrayabilmektedirler. Bu saldırılar, uluslar arası siber savaşlarda da etkin olarak kullanılmaktadır.