Sevgili Basketbol...
Babamın çoraplarını top haline getirip
atmaya başladığımdan beri,
tek bir gerçek olduğunu biliyorum.
Sana aşık olduğumu.
'Sadece iyiler erken ölür' derler… Zamansız vedalar her ne kadar tanımasak da bir şekilde kendimizi eşleştirdiğimiz insanlara ait olunca etkisi de acısı da büyük oluyor… Onlarla kahraman oluyoruz, onlarla dünyayı kötülerden koruyoruz, dağları aşıyoruz... Veya aklınıza ne gelirse...
Bu öyle derin bir aşk ki;
aklım, bedenimden,
ruhum ve duygularıma kadar her şeyimi sana verdim.
Sana sırılsıklam aşık olan 6 yaşındaki bir çocuk olarak
asla tünelin sonunda görmedim kendimi.
her zaman bir çıkış yolu buluyordum kendime.
Ve bu yüzden koştum.
Kobe Bryant'ın üstelik kızı ile birlikte vedası bir sporsever olarak olduğu kadar bir baba olarak da etki bıraktı... Orada helikopter olur, başka yerde belki bir araba… Ama o kaza anında bir babanın ne düşündüğü, kızının canını kurtarmak için neleri vereceğini düşünmek zor değil…
İyisi ile kötüsü ile
birbirimize verdik.
Neyimiz varsa...
Ve şimdi ikimiz de biliyoruz, bundan sonra ne yaparsam yapayım,
her zaman top haline getirilmiş çorapları köşedeki çöp kutusuna
atan çocuk olacağım,
son beş saniye,
top ellerimde....
5...4...3...2...1...
Her Zaman Seveceğim Seni
Kobe öyle figür ki hiçbir zaman unutulmayacak… Onunla beraber büyüyen bir nesille geleceğe de adını yazdıracak… "Herkes ölür ama herkes gerçekten yaşamaz" diyordu bir film kahramanı… Kobe belki erken göçtü bu dünyadan ama gerçekten yaşadı. Basketbola vedası da çok ses getirmişti, zamansız ayrılığı da… O gün dediği gibi;
MAMBA KAÇAR
Ama Her Zaman Seveceğiz Seni...