G.Saray, rakibinin taktik anlayıştaki büyük yanlışları sayesinde 12. dakikada hiç zorluk çekmeden iki farkı yakaladı. Tam bunun rahatlığı yaşanırken ikinci golden çok kısa süre sonra Soner'in jeneriklik golü gelince takımda bir tutukluk başladı. Hücum-pres etkisi azaldı, oyun dengelendi. Devre bitene kadar G.Saray kopuk kopuk ataklarla yine bazı tehlikeler yarattı. Bunun yanında da kalesinde hiç pozisyon vermedi. İkinci yarıda 18 dakika tek kale oynayan Göztepe vardı. Her an beraberlik golü sinyali veriyordu. G.Saray oyunu tutamadığından tamamen geriye yaslanmıştı. Göztepe, Soner'le yüzde yüz de bir gol kaçırdı. G.Saray'da acil oyuncu değişikliğine ihtiyaç vardı. Bu da düşünülmüyordu. Fakat Taylan-Feghouli iş birliği ile gelen güzel gol, takımı rahatlattı. Göztepe'nin de direncini kırdı. Yine bana göre Taylan en öne çıkan isimdi. G.Saray'da gördüğüm genel sıkıntı, kaliteli birçok ismin fiziksel yetersizliği.
Bir de uzatmanın son dakikasında iki oyuncu değişikliğinin ne anlama geldiğini birisi bana anlatırsa çok memnun olacağım.
Bizim genç teknik adamlarımız ne yazık ki, taktik açıdan kendilerini geliştiremiyorlar. Buna İlhan Palut da dahil. Tabii ki, Göztepe'nin çok eksiği vardı. Ama taktik olarak baktığımızda G.Saray'ın en büyük özelliği nedir? Alışılmış Terim felsefesiyle bilhassa ilk yarım saatlerde önde etkili pres yapıp rakip defansı dengesiz yakalamak. O zaman ne yapmak lazım? Geride pas yapmayacaksın ancak Göztepe maç başlar başlamaz ısrarla bunu yaptı. Hem de çok maç eksikleri olan ve birbirlerini hiç tanımayan iki stopere rağmen. Bunun sonunda ilk gol geldi. Bunun üstüne deplasmanda daha ilk yarının ortasında çizgi halinde santrada kalıp Arda'yı 50 metre genişlikten kaçırıyorsun. Ondan sonra tüm emekler boşa gitti...
MHK'ye çok ciddi bir eleştirim var. Lütfen yardımcı hakemler, net ofsaytlara korkmayıp şu bayrakları kaldırsınlar. Her maç defalarca aynı şeyler yaşanıyor, 3 metre ofsayta bile devam diyorlar!