Fenerbahçe maça o kadar disiplinsiz, o kadar takım savunmasını hiçe sayan bir anlayışla başladı ki sanki karşılarındaki takım 'rakip değil' anlayışındaydılar. Ankaragücü'nün yeni transfer ettiği, üç tane çabuk ve güçlü sprinteri var. Bunların tehlikeli oyuncular olduğu, eğer izlenseydi geçen haftadan belliydi. Günümüz futbolunda en tehlikeli şey rakip ataklarda defans bloğunun çizgi halinde önde durmasıdır. Bu anlayış gol yemeye davetiyedir. Önce bu konuda ciddi bir sinyal geldi; Gerson Rodrigues bomboş kafayı auta attı. Sonra kaleci Altay sezon başından beri bir türlü gideremediği büyük hatası; top arkadaşının müdahale alanındayken gereksiz yere kalesini boşaltmayı dün gece de tekrarlayınca skor dezavantajına düşüldü. Ardından artan risklerle oyun karşı alana iyice yıkıldı. Bu baskıda üretkenlik sağlanamadığı gibi rakibe verilen geniş alanlarla devre en az 3 farkla da biteb-i lirdi. İkinci yarıda Emre'nin girmesi ve Dirar-Deniz arasındaki görev yeri değişiklikleri de herhangi bir etki yapmadı. Sonrasında Yanal'dan bir büyük hamle yanlışı geldi ki zaten bunu bekliyordum. Bana göre de Mevlüt oyuna girmeliydi ama çıkacak isim Vedat olmalıydı. Bu riskli oyunda üç santrfora dönmek rakibe 'Gel ikinci golü at işi bitir' demekti. Öyle de oldu.
Başakşehir maçından beri Vedat'ta büyük fiziki tükeniş olduğunu vurguluyorum. Nedenleri de araştırılmamış. Dün geceki Vedat tam bir hayal kırıklığı idi. Kruse de yine eski güçsüz halindeydi.
Alınan sonuç bana göre teknik direktörün iflasıdır. Yüzde 78 topa sahip olma oranı ile oynayıp, iki gol yiyip 5 tane de net gol fırsatı veriyorsan fazla da söze gerek yok. Ankaragücü bileğinin hakkıyla kazandı. Sol açık Michalak da takımın en iyisiydi.