Zirveyi de yakından ilgilendiren dün geceki kritik maç günümüz futbolunun istediği ilkelere uygun ve zevkli geçti. Başakşehir 35. dakikaya kadar oyunu tek taraflı domine etti. Sahayı geniş kullanarak çok yönlü ofansif girişimler denediler. Ünal Karaman'ın taktik anlayışı doğruydu. Rakibin gücünü de hesap ederek öncelikle takım savunmasına ağırlık vermişti. Ama bir yanlış vardı; o da Sturridge'i 10 numara gibi görevlendirmek. Sturridge yapısı gereği kanat-forvet bir oyuncu. Ancak Karaman fizik gücü yetersiz olduğundan Başakşehir'in bek çıkışlarını önlemek için kendisini kanatta düşünmedi. Ama 10 numarada da başarılı olamazdı. Nitekim Sturridge'i santrfora, Sörloth'u sağ açığa, Kamil Ahmet'i de orta sahaya çekince takım hücumda da kıpırdandı ve iki de gol kaçırdı. İkinci yarıda da görüntüde fazla bir değişiklik yoktu ve oyun Başakşehir ağırlıklı geçiyor, kaliteli bir maç izliyorduk. Sonra Trabzonspor duran toptan kazandığı penaltıdan çok önemli bir anda skor avantajı yakaladı. Ama bu golden çok kısa süre sonra büyük bir taktik hataya düştüler. Deplasmanda zor geçen bir maçta skor avantajı yakalıyorsun ve hemen sonrasında geniş alanda yakalanıp, pozisyon vererek penaltıdan golü yiyorsun. Sonrasında sahneye hem bir doğru hamle ve hem de çok yanlış bir hamle ile Okan Buruk çıktı. Önce sahada takımının en düşük performanslı oyuncusu Guldbransen'i dışarı alarak Robinho'yu sahaya sürdü. Onun da meyvesini ikinci golle aldı. Ama ne gerek vardı Visca-Arda değişikliğine? Soğuk ve hazır olmayan Arda son 5 dakikada ne katkı verecekti? Sonuçta da kaleci Mert'in de hatası ile kornerden Sörloth güzel bir kafa ile güzel bir maçı noktaladı.
Hakem Palabıyık iyi maç yönetti ancak Başakşehir'in kazandığı penaltıda kaleci Uğurcan'ın, Crivelli'ye yaptığı hareketin karşılığı sarı değil kırmızı kart olmalıydı.