Ligımızin, kamuoyu ve medya tarafından tam olarak teşhiş edilmeyen ancak benim için çok önemli olan kronikleşmiş bir hastalığı var. Ülkemize gelen yabancı futbolcuların büyük çoğunluğu kısa sürede fiziki düşüşe geçiyorlar.
Bu düşüş süratle tırmanıyor. Çünkü kendilerine büyük ilgi gösteriliyor, onlar da "Ben bu ligde nasıl olsa oynarım" diye düşünmeye başlıyorlar. Fazla varlık göstermeseler bile bir gol bir asistle takımları galip gelmişse gazetelerden 7-8 puanı alıyorlar. Yüksek ücretleri de garanti altında, oh ne güzel hayat...
TEŞHISLER HEP GERÇEK DIŞI
Gerçekler böyleyken, teşhisler de gerçek dışı oluyor. İki örnek: Slimani'yi Türkiye'ye gelmeden önce de defalarca izledim. Önemli artıları olan, iyi bir santrfor. Geçen sezon Leicester City'de az süre aldı. Ciddi maç eksikliğine rağmen F.Bahçe'ye geldikten sonra, 3 karşılaşmada olumlu futbol sergiledi. Daha sonra ayakta duramayacak hale geldi. Ama Slimani hakkında yorumlar gerçekci değildi. "Takım kötü oynuyor.
Kanatlardan yeterli ortalar gelmiyor.
Slimani ne yapsın" diyenler oldu. İkincisi;
Vagner Love... Çok yönlü, kaliteli bir santrfor, Alanya'da müthiş bir performans.... Devre arası İstanbul'a gelince kısa sürede fiziki düşüşe geçti.
Nedeni belliydi!.. Ama medyadaki yorumlar, yine gerçekler değildi. Şöyle dediler: "Vagner Love, geniş alan santrforu. Beşiktaş'a karşı rakipler savunma ağırlıklı oynuyorlar.
Love, istediği ortamı bulamıyor." Bu yorumlar tamamen yanlış. Çünkü Vagner Love, hem geniş alan hem de dar alan santrforudur. Sırtı karşı kaleye dönük oynamasını bilen, arkadaşlarına duvar olup, onlara aksiyon alanı sağlayan, orta sahasının içine de girip top saklayıp usta paslarla atakları olgunlaştıran bir santrfordur. Biz genelde olayları dar bir perspektifte görüyoruz. Kariyerli, çok kaliteli bir oyuncu da olsa, fiziki gücü yeterli değilse günümüz futbolunda hiçbir şey ifade etmiyor. Ama birinci sınıf futbolcu olmasa da güçlüyse daha fazla katkı sağlıyor.
DEVAMLILIKLARI YOK
F.Bahçe'den iki örnek verecek olursak; bitik Guiza yüzünden Semih Şentürk harcanmıştı.
Bitik Van Persie yüzünden de faydalı Fernandao harcandı. Fernandao, birinci sınıf santrfor değildi.
Ama fiziki gücü ve golcülüğüyle çok faydalıydı.
Sezon başı Fernandao çok az bir bonservis ücretiyle gönderildi. Kaliteli santrfor Soldado ve Slimani artı Frey üçlüsünden bir Fernandao katkısı alınamıyor. Bizim birçok yetenekli gençlerimiz de kendilerine bakmıyorlar, çalışmıyorlar.
Geçenlerde Yusuf Yazıcı'nın bir beyanatını gördüm, "Bütün arzum Avrupa'da futbol oynamak" diyordu. Yusuf'ta çok özel yetenekler var. Kolay adam eksiltiyor, iyi şut atıyor, asist yapıyor, tekniği de kuvvetli. Ama fiziki açıdan yetersiz.
Maçlarda devamlılığı yok. Bu yüzden bazı maçlarda yedek kulübesinde de bekledi. Bütün bu yeteneklerine rağmen bu fiziki gücüyle Avrupa'dan talep gelmez.
GÜZEL ÖRNEKLER
Yusuf'un ve de benzer yeteneklerimizden Oğuzhan'ın ders alması gereken örnekler var. Cengiz Ünder, Altınordu'dan Başakşehir'e geldi. Önemli özelliklerini çok çalışarak fiziki açıdan birleştirip Roma'ya transfer oldu. Şimdi de Avrupa'da önemli bir piyasası oluştu. Yusuf'un eski takım arkadaşı Okay Yokuşlu, sınırlı kapasitesine rağmen, fiziki gücüyle Celta Vigo'da direkt oynuyor. Ozan Kabak daha futbol sahnesine çıkalı 4 ay oldu, yaşı 18, deneyimsiz ama fiz-i ki yapısı, gücü ve çabukluğuyla çok kısa sürede Avrupa'nın radarına girdi. Ligin ikinci yarısı için, merak ettiğim konu; Başakşehir'e transfer olan Robinho'nun 3-4 haftada ne yapacağı!
