Kasımpaşa maçından sonra Galatasaray'ın iç bünyesindeki bilinen sıkıntılar tavan yaptı. Konuyla ilgili genel görüşlerimi açıklamak istiyorum: Ülkemizde benzeri olmayan bir büyük takımlar olayı var. Bu takımların arkasında milyonlarca taraftar var. Medyada da durum böyle... Bir de bu büyüklerin aralarında üst düzeyde bir rekabet var.
Bu yüzden bu takımlarda teknik direktörlük çok zor bir iş... Bugüne kadar bu takımlarda görev yapan kariyerli yabancı hocaların çok büyük çoğunluğu dahi istediklerini gerçekleştiremedi.
Galatasaray yönetiminin en büyük hatası Riekerink'i göreve getirmek oldu. Riekerink'in teknik adamlığını tartışmıyorum. Bu işi bilmiyor demem. Ama onu göreve getirmek bir bakıma futbolcuya dayalı düzeni körüklemekti. Nitekim de öyle oldu.
DİSİPLİN, İŞLERİNE GELMEDİ
Igor Tudor, zamanında Juventus gibi her zaman fiziki gücü üst düzeyde olan, savaşan bir takımda görev yapmış bir futbolcuydu. Doğal olarak teknik adamlığında da kondisyona birinci sırada önem verip, ağır idmanlar yaptırmak ana felsefesiydi.
Rahatlığa alışmış futbolcuların bazıları bundan rahatsız oldular. Alışmadıkları disiplin işlerine gelmedi. Zaten takımda bir sürü iç kargaşa var. Bana göre; Tudor, Kasımpaşa maçının 18. dakikasında istediklerini yapmayan Bruma'yı dışarı alarak, çok cesur bir mesaj verdi. "Ya beni görevden alırsınız ya da bana inanıyorsanız arkamda durun gelecek sene işleri rayına oturtayım." Bruma'nın çıkarken reaksiyon göstermeyişi hatasını bildiğinin göstergesiydi.
Galatasaray yönetimi, inandığı için Tudor'u ligin ikinci devresi başladıktan sonra takımın başına getirdi. Bana göre; etik değildi. Ama madem ki inanarak bunu yaptılar, o zaman Tudor'un da arkasında durmaları gerekir.