Zorluk derecesi yüksek maça Polonya hazırlanışı ve yapılışı güzel ve çok erken gelen bir golle başladı.
Bu skor avantajı ilerleyen bölümler için Polonya'ya çok elverişli bir saha içi ortamı yaratmıştı. Portekiz, yoğun bir baskı kurdu ama buna karşın pozisyon bulamıyordu.
Çünkü Polonya geriye iyi yaslanıyor, Portekiz'de de ciddi bir santrfor sıkıntısı çekiyordu. Bir nokta santrforları kadroda olmadığından mecburen yapısı bu görev yerine uymayan Ronaldo oynuyordu. Polonya için çok önemli kontratak şansları vardı ama onlar daha çok hazırlık pasları yapıp çoğunlukla da kalecileriyle oynayıp oyunu soğutma gayretindeydi.
Bu arada Portekiz'in genç yeteneği Renato Sanches, kendi başlattığı bir atakta çok güzel bir vuruşla skora denge getirdi. İkinci yarıda daha çok hükmeden taraf Portekiz'di. 90 dakikanın sonlarına doğru Ronaldo, maçın en net pozisyonunu değerlendiremedi ve maç uzatmalara gitti.
Uzatma bölümünde Portekiz, yorgunluktan dolayı oyundan düşüp hücum etkinliğini kaybetti. Ronaldo ve Nani, çok yoruldular. 80'lerde oyuna giren taze kuvvet Quaresma'dan da hiçbir katkı gelmedi.
Polonya'nın iki stoperi her zamanki gibi çok başarılıydı. Portekiz'de de en iyi oyuncular Pepe ve Sanches'ti. Tabii ki en son bölümde iki takım da skora razı bir havaya girdi. Kontrollü anlayış ön plana çıktı. Zaten genelde bu tip zorlu maçlarda uzatma bölümlerinde seyir zevki iyice azalır. İş penaltılara kaldı. Bu noktadan sonra maçın kaderini kaçıranlar çizer. İsviçre'de Xhaka'nın kaçırmasıyla çeyrek final bileti alan Polonya, bu kez Kuba'nın kaçırmasıyla bayrağı Portekiz'e teslim etti.