Fransa'ya ne zaman bir Türk takımı ya da Milli Takımımız gitse tribünlerde büyük olaylar yaşanıyor. Özellikle Marsilya ve Lyon'da Türk taraftarlar ya tartaklanıyor ya da tribün tacizine maruz kalıyor. Ayrıca Türk taraftarlarını tahrik etmek amacıyla Fransız taraftarlar "Yunan, Ermeni ve PKK" propagandası yaparak bayrak açıyorlar. Fransa Devleti ve polis teşkilatı resmen bu olaylara izin veriyor. Çünkü maç öncesi Türk seyircilerin tahrik olması için önlem bile almıyorlar. Fatih Terim'in Lazio maçı kadrosunu sağ beke Boey'u monte ederek Marsilya önüne sürmesi Galatasaray'ın dengeli oynamasını sağladı. Lazio maçındaki gibi sakin, dikkatli ve alan daraltarak oynamak, geniş alan bırakmamak Marsilya'nın hızlı hücum yapmasını frenledi. Topa ve oyuna hakim oldğumuz sürede ayağa pas yaparak etkili olmaya çalıştık. Kerem'in çalışkanlığı, Boey ile Aanholt'un kanat bindirmeleri, Morutan'ın savunmaya yardıma gelmesi ve basit oynaması, Berkan'ın dinamizmi Galatasaray'ın güzel yönleriydi. Marcao'nun dönüşü savunmayı toparlarken, Nelsson'un da iyi oynamasını sağladı. Terim herhalde etkili ve akıllı oynayan Marcao için "Keşke 8 maç ceza almasaydı" diyordur. Tribünlerin meşale atışması yüzünden duran oyun sonrası Marsilya baskısını gördük. Özellikle Cengiz Ünder, Fransız ekibinin hücum silahıydı. 45+8'de Kerem karşı karşıya kaldığı net gol pozisyonunda topu kaleci Lopez'e nişanlayarak harcadı. Takım uyumu adına değişikliği uzun süre düşünmeyen Terim'in oyundan düşen Halil ile Morutan'ı değiştirme zamanlaması doğruydu. İyi ki VAR var, yoksa olmayan penaltıyla Polonyalı hakem Galatasaray'ı yakacaktı. Lazio maçıyla Avrupalı kimliğini yeniden bulan Galatasaray cesur, dikkatli, akıllı oyunuyla Marsilya'dan puan aldı ve liderliğini korudu.