Galatasaray'ın 2-0 geriye düştükten sonra 3-2 maçı kazanmasını kimse başarı öyküsü olarak adlandırmasın. Başakşehir'in puan kaybettiği maçtan sonra Galatasaraylı oyuncuların Badou Ndiaye'nin golüne kadar etkisiz, silik ve coşkusuz bir futbol ortaya koymaları, şampiyonluğa oynayan bir takımın oyuncularına yakışmadı. Futbol hem takım hem de pozisyon oyunudur. Bireysel oynamaya çalışan Galatasaray, takım ruhundan uzaklaşmanın bedelini iki gol yiyerek gördü. Özellikle Belhanda-Feghouli ikilisinin kendilerinden başka oyuncu yokmuş gibi davranıp "Al Feghoulicim, ver Belhandacım" şeklinde sadece birbirleriyle yaptıkları paslaşmalar, Galatasaray'ın oyun anlayışına darbe vurdu. Yenilen gollerde defansın büyük hatası vardı. Özellikle Luyindama'nın aşırı özgüvenli oynayıp riske girmek için çaba sarf etmesi, basit oynamayı tercih etmemesi, Bursaspor'un pozisyon üretmesine neden oldu. Onyekuru'nun destek vermediği Emre, tek başına kanadını savunmaya kalktı.
Nedense Galatasaray deplasmanlarda ya da içeride ilk yarıları hep kötü oynuyor. Terim'in kalan haftalarda bu defoya çözüm üretmesi gerekir. Soyunma odalarındaki sihir yine ön plana çıktı, Fatih Terim, başta Belhanda-Feghouli olmak üzere bence her oyuncuya gereken çıkışı yaptı. İkinci yarı daha takım gibi düşünen, mücadeleyi bir bütün halinde yapan bir Galatasaray sahaya yansıdı. Belhanda toparlandı, Feghouli de kendine geldi. Galibiyet golünde Feghouli'nin sol ayağıyla yaptığı vuruş mükemmeldi ancak bu Onyekuru bukalemun gibi... Türk Telekom'da şahlanıyor, deplasmanlarda sakatlanma korkusu yüzünden son vuruşları etkili yapamıyor. Galatasaray için bu dönüş son şanstı. Bir daha futbol şansı yanlarında olmayabilir.