Devre arası stat hoparlörlerinden "Biz bitti demeden bitmez" anonsu yapıldı. İlk yarı Fatih Terim'in Cenk-Enes ikilisiyle oluşturduğu çift forvet anlayışı tutmadı. Topun ve oyunun hakimi Ukrayna idi... Birbirlerini tanımadıkları için Milli Takım oyuncuları, akordu bozuk orkestrayı andırıyordu. Ömer Toprak'ın zamanlama hatası sonucu yediğimiz penaltı golünün ardından Hakan Balta'nın ikinci golde rakibini kontrol edememesi sonucu Milli Takım maçı ya farklı kaybedecekti ya da bir mucize gerçekleşecekti. Alman hakemin özellikle Emre Mor'a yapılan ceza sahasında ikinci faulde penaltıyı vermemesi kırılgan ve teslimiyetçi bir görüntü sergileyen Milli Takımı birden ateşledi. Devre arası Emre'ye verilmeyen penaltıyı MHK Başkanı Yusuf Namoğlu ile görüntülü olarak paylaştık. Namoğlu, "Topa dokunuyor ama rakip tabanla geliyor. Kesinlikle penaltı" dedi. Agresif yapıya bürünen milliler bu haksızlığa karşı ciddi bir direnç ortaya koydu. Ozan Tufan'ın golü umut ışığının işaretiydi. Terim, Tolga ve Kaan'ı oyuna alarak geç de olsa Ukrayna'nın göbekten gelmesini engelledi. Emre Mor'un bayıltıcı çalımları, Cenk Tosun'un mücadeleci ruhu, Caner'in bindirmeleri ve Hakan Çalhanoğlu'nun oynama iştahı Milli Takımı ayağa kaldırdı. Milli Takım'ın 2-0 geriden 2-2'yi yakalaması özellikle yeni katılan oyuncular için ciddi bir özgüven kazancı olacaktır. Ancak Milli Takımı öne götürecek iki oyuncu var.. Biri Emre, diğeri Volkan.. Eğer Emre tek oynayacaksa Terim oyunu bu genç yıldızın üzerine kurmalıdır. Çünkü Emre dikine süratlenip çalımlar attığında Ukrayna sallandı. Ama Hakan lider gibi oynamalı... Oyunu kurmalı, yönetmeli.. Çünkü Milli Takım Ukrayna önünde böyle bir oyun liderinin eksikliğini fazlasıyla hissetti. Mücadele, tutku, coşku güzeldi...
Ancak hücumda yeterince organize olamadık. Ayrıca Fatih hoca Ömer'le oynayacaksa ya Topal'dan vazgeçmemeli ya da Ömer'in yanına yeni bir partner bulmalı. Çünkü Hakan Balta eskisi kadar çabuk ve güçlü değil. Bu beraberlik bize huzur şehri Konya'nın bir hediyesi ve dersi olsun.