Maçı izlerken iki takımın oyun temposundan, pozisyon üretme isteklerinden ve mücadeleden büyük keyif aldık. Galatasaray'ın kazanma isteği çok doğaldı ama Antep'in, "Ya hep ya hiç" şeklindeki oyun anlayışı, cesareti alkışlanacak bir olaydı.
Selçuk İnan-Chedjou ikilisi, oynamaya başladıklarında G.Saray'ın orta alanda çehresi pozitif bir değişim yaşar. Savunma da rakibe pozisyon verme konusunda nefes alır. Çünkü Bilal-Rodriguez ikilisi, oyun tarzları ve bu fizik güçleriyle ikinci bölgeyi kontrol edemez.. Neden mi? Bilal de Rodriguez de hep topla ve önde oynamak istiyor ama savunmaya yardım etmek akıllarına bile gelmiyor. Rodriguez'in pas hataları, Bilal'in sol ayağının dışıyla vermeye çalıştığı hatalı pas sonucu kaptırılan toplar yüzünden G.Saray hep Antep'ten kontratak yedi.. Bu ikili, bu kayıplarını hep hücumda yaptı..
Galatasaray Carole ve Denayer ile kanatlardan etkili hücum girişimlerinde bulundu. Denayer ile Podolski, maç boyu iyi anlaşırken bu ikilinin ortaklaşa imal ettikleri gol ders konusu olur. Denayer'in ortası milimetrikti ama Alman yıldızın hem atağı başlatması hem ceza alanına yaptığı koşu hem de aldığı pozisyon mükemmeldi. Podolski'nin sağda oynaması da iştahlı ve etkili oyununda büyük rol oynadı. Yasin sağda Sneijder'le etkili ataklar yaptı ama son vuruşları dengesizdi.
Balta'nın akıl dolu pasına koşan Umut'un gol vuruşu mükemmeldi. İşte Umut bu! Gol olacak pozisyonları kaçırır, zor gol olacak durumlarda şapkadan tavşan çıkarır gibi vuruşlar yapar.
Yasin'in çıkıp Jem'in girmesi hataydı. Forvet çıkar orta saha girerse bu rakibe, "Bu skoru korumak istiyorum" mesajı olur. Jem yerine Sinan girseydi daha doğru olurdu. Çünkü risk alan rakibi Galatasaray'a geniş alan bırakmıştı. Yine de bu üç puan Hamza Hoca'ya ve yeni oyunculara özgüven adına kazanç oldu.