Galatasaray camiasının başkanlar ve yönetimler konusunda bir duruşu vardır. Camia, göreve gelen başkana önce saygı gösterir sonra da istediği gücü sınırsız verir. Ve, "Bu gücü Galatasaray için kullan" şartını koyar. Eğer iş başındaki başkan yoldan çıkıp "Güç sarhoşluğuna" kapılırsa; o zaman 'Derin Galatasaray' devreye girer ve verdiği gücü geri alır…
Bunu neden söyledim? Ünal Aysal'ın iki farklı dönemi "Güç kullanımı" ve "Güç sarhoşluğu" için ders olacak bir örnektir. Nasıl mı? Galatasaray camiasının 2998 oyla ve 'Muktedir' olarak iktidara getirdiği Aysal, 'Derin Galatasaray'ın verdiği güçle ve güçlü isimlerden oluşturulan yönetimle iki yıl üste üste şampiyonluk yaşadı.
İki şampiyonluğa imza koyan teknik adam Fatih Terim, aslında Aysal'ın tercihi değil, Galatasaray'ı bilen ve iyi tanıyan kişilerin ısrarıydı. O akıllı ve doğru ısrar Galatasaray'ı iki kez şampiyon yaptı, Aysal'ı tarihe şampiyonluk gören başkan olarak geçirdi. İki şampiyonluk sonrası, Ali Dürüst, Refik Arkan, Abdurrahim Albayrak gibi ağır topların varlığından rahatsız olan ve 'Güç bende' diyerek seçime giden Aysal'a 'Derin Galatasaray', "Hodri meydan" diyerek yol verdi. Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım gibi 'tek adam' olma özlemine kapılan Ünal Aysal ilk icraatı olarak Fatih Terim'i gönderip İtalyan hocalara yelken açtı...
Aysal, 'biz' ilkesinden sıyrılıp 'ben' egosuna büründü. Aysal'ın doğru giden tekere 'ben' egosuyla soktuğu çomak Galatasaray'ı sportif ve mali açıdan dibe vurdurdu.
Sonuç; 18 Eylül 2014'te Ünal Aysal camiaya, "Seçime gidiyorum" resti çekti. Galatasaray'ın Aysal'ın elinde oyuncak olmasını istemeyen 'derin Galatasaray' kendisine "Geri dön" bile demedi. Bu karardan sonra bir dönem Aysal'la birlikte çalışan bir yönetici şu çağrıyı yaptı: "Ünal Başkan yeniden aday olun. Ben de size gereken desteği vereyim.." Aysal cevabı ilginçti: "Aday olmayı düşünmüyorum. Zaten bu Galatasaray kadrosundan bir HALT olmaz..."
Ne oldu? Kaptan Selçuk ve yürekli arkadaşlarının oluşturduğu Galatasaray takımı, Türk hoca Hamza Hamzaoğlu sayesinde şampiyon olup 4'üncü yıldızı taktı. Bu çok değerli şampiyonluk Galatasaray ailesine ders olmalıdır. Aysal'a da verilen en güzel cevaptır. Çünkü; bu başarının altında 'ben' egosu yoktur, 'biz' diye düşünen yürekli insanların alın teri vardır. Bu başarının altında devletle ve kurumlarla kavga etmeyen, rakiplerine saygı duyan, hep pozitif olan güç sarhoşluğuna kapılmayan Duygun Yarsuvat ve arkadaşlarının sevgisi ve sıcak yürekleri vardır. Bu başarının altında Galatasaray'ı sevgi bahçesine dönüştüren Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak ile Sneijder'in "yaklaşımı Morinho'ya benziyor" diye övgü yağdırdığı Hamza Hoca ve ekibinin izleri vardır.
Aslında; bu başarının altında Fatih Terim'in içinde kin, nefret ve kibirin olmadığı üç yıl önce sevgiyle ektiği tohumların yeniden yeşermesinin büyük payı vardır.
Şampiyonluk için sevginin, dostluğun, arkadaşlığın, duygunun ve aile olmanın ne kadar önemli olduğunu görebildiniz mi sayın Ünal Aysal? O beğenmediğiniz, inanmadığınız, küçük gördüğünüz ve "bir halt olmaz" dediğiniz yürekli insanların sevgiyle harmanladığı Galatasaray ailesi 20. şampiyonluğu kazanıp 4. yıldızı takan ilk takım oldu.