Çok beğendiğim bir atasözü var: "El elin eşeğini ıslık çalarak ararmış." Dün akşam şunu gördük ne Göztepe ne de Antalya direnç yapacak takımlar değiller. Neden? Hedeflerine ulaşmışlar. Zaten tuhaf bir lig oynanıyor, fizik olarak da çok hazır değiller. Niye cennetlik canlarını cehenneme soksunlar. Ellerinden geldiği kadar yalandan oynadılar ikisi de. Başakşehir'in ihtiyacı vardı, söke söke aldı. İşte görüyoruz, maçlar üst üste gelince virüsten sonra futbolcuların adalaleri kemanın telleri gibi atıyor. İki maçta da hakem açısından rahatsız edici bir durum olmadı. Bu iyi bir şey. Fenerbahçe'de iki gol atan Ferdi, bir senedir bas bas bağrıyor, "Benim bu takımda oynamam lazım" diye. Çocuk haklı. Çünkü kendi yerinde oynayanlara bakıyor, onlardan iyi. Ancak genç olduğu için Ersun Yanal, "Daha zamanı var. Pişmesi lazım" dedi. Biz pişire pişire tencerenin dibini tutturuyoruz zaten. Fenerbahçe iyi mi oynadı? Hayır. Dün geceyi yine kaleci Altay kurtardı. Bu kaleci genç, oynaya oynaya daha iyi olacak. Ama ona da üst düzey bir kaleci antrenörü lazım. Antalya'nın maçı alacak gücü yoktu. Başakşehir istediği tarzda oynadı, sonucu aldı. Başakşehir'in yedek kulübesi de etkili. Visca yoktu ama Robinho yedekti. Girdiği zaman Türkiye'nin futbol kalitesinde farklı olduğu ortaya çıkıyor.
Vedat Muriqi, eskiye göre durgun. Ama Vedat'ın yapacağı işler belli. Ceza alanı içinde daha fazla topla buluşması lazım, hava topu ya da yandan iyi ortalar lazım. Hiçbirisi gelmiyor ve rakip defans arasında eziliyor. Bu sefer top almak için orta sahaya çıkıyor, gücünü orada kaybediyor, ceza alanı içine kuvvetsiz gidiyor. Hasan Ali'yi ne yapacaklar belli değil. Şu anda oynuyor. Sorun yapacak bir karaktere benzemiyor. Bu saatten sonra da ayrılmak isteyeceğini sanmıyorum. Kulübede oturur, istediğin zaman da sahaya sokarsın, iyi şeyler yapar. Serdar Aziz... Belli bir standartı yok. Bu kadar kontrolsüz bir stoper el bombası gibidir. Ne zaman patlayacağı belli olmaz. Kısacası Serdar Aziz büyük takımda oynayacak stoper değil.