Bizim ligimizin adı Süper Lig… Amma velakin bugüne kadar Süper Lig'de seyrettiğim maçlar bırakın 'Süper'i, tırıktan maçlardı. İlk defa her şeyiyle bu yıl seyrettiğim ilk ve tek maçtı. Teknik adamların ve futbolcuların artıları ve eksileri, hakemin artısı vardı, eksisi yoktu. 2 numaralı yardımcının iki tane eksisi oldu, o kadar. Böyle bir maçta da bu kadar hata olur derim.
Öncelikle Fırat iyi maç yönetti.
Herhalde tehlikeyi sezinlemiş olsa gerek. Bu Türkiye'deki hakemleri zorlayacaksınız. Her an bunlara "Sana maç vermem, seni alakasız maçlara gönderirim" diyeceksiniz.
Gelelim maça… Sergen takımını her şeyiyle iyi hazırlamış. 2-1 öne geçene kadar hatasız oynadı. Peki Trabzonspor bu Beşiktaş'ın hatasız futboluna yardım etti mi? Köküne kadar. Çünkü Hüseyin Çimşir, takımı 2-1 geriye düşene kadar tiyatro seyreder gibi seyretti.
90 dakika Trabzonspor 9 kişi oynadı.
Guilherme ve Sturridge yoktu! Bunu biz seyrederken gördük, Hüseyin Çişmir göremedi.
2-1 öne geçtikten sonra Beşiktaş kontrolsüz oynamaya başladı. Hücum mu edelim, defansa mı önem verelim! 2-1 öne geçtikten sonra büyük takım bu maçı berabere bitirmez. Bunda Sergen'in de hatası vardı, futbolcuların da… Tabii ki Sergen'in bir şanssızlığı mı, kaybı mı diyelim; elinde olmayan bir noksanı var.
Kim bu Sosa… Takımı eksik oynamasına rağmen dirençli tutmaya gayret etti.
Çünkü Trabzonspor'da Uğurcan ve Sörloth çok iyi oynuyorlardı. Kaleciye çok top geldi, çıkarttı, çok iyi göründü.
Sörloth'a çok top gelmemesine rağmen iki topta maçın neticesini belirledi.
Sergen Yalçın için çok fazla bir şey söylemeyeceğim.
Aldığı takıma, bir önceki teknik direktörün oynattığı oyundan çok daha fazlasını oynatıyor, üstelik aynı kadroyla yapıyor bunu.
Araba aynı, motor ve şase aynı, lastikler aynı… Aynı arabayı başka bir şoför kullanıyor, Sergen Yalçın… Eğer Sergen hoca böyle futbol oynatırsa, Beşiktaş onu her zaman bağrına basar… Ben Beşiktaş'tan keyif aldım. Bakmayın beraberliğe, futbolda bunlar olabilir.