Bol gollü maç. Hem statta hem TV başında seyredenler keyif aldılar. İki takım da açık oynadı. 90 dakika sonunda şunu net söyleyebiliriz; G.Birliği'nin bu futbol kafasıyla F.Bahçe Stadı'ndan çıkması zordu, bu kesin.. Gol pozisyonlarına giriyorlar ama çok da pozisyon veriyorlar.
F.Bahçe, zaman zaman iyi mücadele ediyor ama onlar da tuhaf gol pozisyonları veriyor. Muriqi oynadığı zaman gol yollarında sıkıntı olmuyor. Öyle veya böyle Ersun'un takım içinde daha adaletli olması gerekir. Biraz daha futbolcular arasındaki rekabeti sağlaması gerekir. Bazı oyuncular vardır, olmazsa olmaz, onları takıma yazarsın ama bazı oyuncular vardır, olmasa da olur! Ali olur, Georghe olur, Hüseyin olur.. Onlar üzerinde rekabeti iyi yapacaksın.
İki takım da futbol oynamak istedi. Daha da önemlisi hakem de futbolu oynatmak istedi. Bazı riskli pozisyonlarda risk aldı. Oyunu süratlendirdi. Hatta bunlardan bir tanesi F.Bahçe'nin golü oldu. Avantaj risklidir ama futbolculara da keyif verir, seyredene de...
Emre'nin reklam tabelalarını iki kez tekmelemesi hakem görüşü olarak bence sarı karttı. Hakeme soruyorum: Reklam tabelası ile bayrak direkleri arasında ne fark var? Diyeceksiniz ki birisi oyun sahasını belirleyen bir öğe, onu kırarsanız sarı kart kesin. Peki reklam tabelası için firmalar tonla para veriyor, vergi veriyor, kulüp de bundan para kazanıyor; o da sahadaki bir öğe! Tek suçu 1.5 metre arkada olması mı?
Ozan hakeme dokundu, sarı kart gördü. MHK Başkanı Zekeriya, "Bunlara müsaade etmeyin, kesinlikle cezalandırın" dedi. Hakem burada değerlendirmeyi sarı kart çizgisinde yaptı. Peki yarın bir başka hakem kırmızı kart çizgisinde yaparsa ne olur? Futbolcular bu tarz şeylerde çok dikkat etmeli çünkü hakemlere bu net olarak söylendi; "Kendinize yapılan hareketlerde futbolcuları cezalandırın" diye. Ama bakıyorum hâlâ ders almamışlar. Bir gün birisi bu konuda yanacak, takımı 10 kişi kalacak! İşte o zaman sakın hakemleri kesin olarak suçlamayın, önce futbolcularınıza bakın!