Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERMAN TOROĞLU

Bana hiç bulaşma yoluna git Ahmet!

"Erman Toroğlu televizyonda yorum yaparken Şenol Güneş'ten sürekli, 'Şenol, Şenol' diye söz ediyor. Erman Toroğlu'na sesleniyorum: Şenol demeyeceksin. Şenol Güneş demeyeceksin. Şenol Güneş Hoca demeyeceksin. Fransa'yı deviren Şenol Güneş Hocamız diyeceksin."

Bu satırları yazan zat Ahmet Hakan... Hazret bana emir kipiyle hitap edip, nasıl cümle kurmam gerektiğini söylüyor. Bak Ahmet Hakan, bilmediğin işlere ve toplara girersen diz bağlarından sakatlanırsın. Ben Şenol ile karşı karşıya futbol oynarken, sen daha 5-6 yaşındaydın. Biz Şenol ile karşı karşıya oynarken bir maçta (Ankaragücü-Trabzonspor) kafa kafaya çarpıştık, beyin sarsıntısı geçirdik. Yani ben Şenol'a 'Şenol' derim. Fatih'e 'Fatih', Mustafa'ya 'Mustafa' derim. Soyadlarını söylememe gerek yok. Çünkü bunlar benim futbolda karşı karşıya, yan yana oynadığım arkadaşlarım. Bilmediğin işlerde ahkâm kesmeye kalkma. 'Bildiğim' dediğin işlerde de ne kadar ahkâm kestiğini, sonra ne durumlara düştüğünü milleti alem biliyor. Fransa'yı 2-0 yenince heyecanlanmışsın belli. Peki İzlanda'ya yenilince ne yapacağız? Keşke Fransa'ya yenilip, İzlanda'yı yenseydik. O zaman ne olacaktı Ahmet Hakan? Bunu ben de söyledim, Şenol da... Bizim futboldaki iş, senin siyasette yazdığın gibi bir gün öyle bir gün böyle, yersen kirşen değildir Ahmet! Peki Ahmet, İzlanda maçından sonra Şenol Güneş'e nasıl hitap edeceğim onu da söylesene... Bu işler böyledir, bilmediğin ve öğrenmediğin işte sakın ahkâm kesme, topa girme. Bir daha bana bulaşma, yoluna git Ahmet...

Böyle gidersen sen 'Moroğlu' olursun!

Ali Koç, Fenerbahçe'ye başkanlık için aday olduğunda ve seçildiğinde çok mutlu oldum... Sebebi de; kurumsal, doğru işler yapar ve diğer kulüplere kendini örnek gösterip, Türk futbolunun bir kademe daha ileri gitmesini sağlar diye... Ali Koç'un bir senelik icraatlarına baktığımda benim yorumlarım taca çıkmış. Herkesten özür dilerim. Yaptığı işlere, söylemlerine baktığımda çok da ümitli değilim. İnşallah bunda da yanılırım.

Yakın zamanda Ali Koç, Mali Genel Kurul'da konuştu... Aslında buradaki en önemli şey, tüzükte yapılacak değişiklikti. Ancak Ali Koç, bu çoğunluğu sağlayamadı, acaba neden? Çıktı herkese konuştu, arada ben de varım... Kongre üyelerinin birinden gelen çanak soruya şöyle bir cevap verdi: "Televizyondan anlattıklarımızın da çok doğru şeyler olduğunu düşünmüyorum. Gerçekleri bilmeniz hakkınızdır. Toroğlu-Moroğlu diye bahsettiğin insanlar da, burada ismini anmaya değmez. Siz onlara malzeme vermeseniz de onlar illa ki Fenerbahçe'ye saldıracak bir şey bulur. Onların mevcudiyeti, onların hayatta oluş amaçları F.Bahçe'ye saldırmak."

Bak Ali Koç! Geldin, hem de iddialı geldin. Sonra da geçmiş yönetime sallayarak, yardım kampanyası başlattın. Sen Aziz Yıldırım'ın başkanlığında yöneticilik yapmadın mı? Olayın ne olduğunu bilmiyor muydun? Orada Aziz Yıldırım yönetiminde süs biberi mi oldun? Gelirden-giderden haberin yok muydu? Öyle bir anlatıyorsun ki, sanki uzaydan geldin, Fenerbahçe'nin başına geçtin. Comolli'yi ben mi getirdim Ali Koç? Slimani, Benzia'yı ben mi aldım Ali Koç? Transferleri ben mi yaptım Ali Koç? Fenerbahçe Kulübü'nün bu futbolculara verdiği parayla yardım kampanyasındaki topladığın para arasındaki fark ne kadar Ali Koç? Bak Ali Koç, ben spor adamıyım, yaşadığım sürece futbolun içindeyim. Benim oğullarımdan birisi de iyi bir Fenerbahçeli. Öyle bir sallamışsın ki, "Bunlar Fenerbahçe'ye sallayarak mutlu olur" demişssin. Sen benim oğlumu mutlu edemedin Ali Koç. Oğlum Fenerbahçe'yi düşme hattında gördüğünde sinirden çıldırıyor. Ben oğlumun mutlu olmasını isterim. Ondan sonra kalkıp tribüne oynuyorsun... Bak Ali Koç! Tribüne bir yere kadar oynarsın. Fenerbahçe tribünleri doğruyu-yanlışı süratle görmeye başladı. Yine bak Ali Koç, 'Toroğlu-Moroğlu' demişsin. Ben seneye yine Toroğlu kalırım, böyle gidersen Moroğlu sen kalırsın. İnşallah yanılırım Ali Koç.

MAÇLARI DA BÖYLE YÖNETİYORLARDI!

Ben Ankara'da büyüdüm. 30 yıl boyunca bir grubumuz vardı. Salı-perşembe akşam üstü salonda futbol oynardık, sonra yemeğe giderdik. 10 yıldır İstanbul'a yerleştim. Burada da buna benzer bir grubum oldu. Bu grupla futbol oynamıyoruz da toplanıp yemek yiyoruz. Bir de yaza ve kışa başlarken evimde partiler veririm. Bu seneki kışa veda yaza merhaba partisini de evde yaptım, 22 Haziran Cumartesi günü...

Bazı şerefsizler ki, bunların kim olduğunu tahmin ediyorum, bu yemeğin, 23 Haziran Pazar günü akşamı seçim kutlamaları olduğu yayınını yapmışlar. Ulan ahlâksızlar, bizim yemeğimiz cumartesi günüydü... Bunu yapanların bazı hakemler olduğunu tahmin ediyorum. Sevgili okuyucular, geçmişlerinde hakemlik yaparken de bunlar böyle maçlar yönetiyordu, içten pazarlıklı. MHK'ya girdiklerinde bu işlere tevessül ettiler. Onun için Türkiye'de VAR da başarılı olmadı, hakemlik de yerlerde sürünüyor. Bunlar bu kadar küçük insanlar.

NOT: Yemekte Altay'ın eski kalecisi Tanzer, Sabah yazarı Levent Tüzemen, Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Arslan, Habertürk eski yazarı Atilla Türker gibi isimler vardı. A Spor'da birlikte program yaptığım İlker Yağcıoğlu TRT'de programı olduğu için, Serkan Korkmaz da seyahatten geç döndüğü için gelemedi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA