Gelelim maça... Karabükspor, takım olarak oynadı. Vazifesini yapmayan hiçbir oyuncu yoktu. Tıkır tıkır oynadılar, çok çok net bir galibiyet aldılar. Biraz daha dikkat etseler daha farklı olurdu. Büyük takımların yöneticileri de teknik adamları da futbolcuları da çok konuşuyor az iş yapıyorlar.
Küçük yerde çalışıyorlar. 90 dakika seyrettik. Bazıları diyordu ki 'Ya bu Karabük neredeyse tam saha pres yapıyor. Bunların 60'tan sonra pili biter.' Yooo niye pili bitsin. Galatasaray'ın zaten pili yok. Kalçalarına seyyar şarj aleti de taksan yürüyecek halleri yok. Enerjileri artacak gibi değil. İlk yarı bitiyor, 1-1... Karabükspor antrenörüne sorsanız "Galatasaray'dan kim çıksın?" diye... Bir tek ismi verir 'Yasin Öztekin'. Peki şimdi dönelim sarı-kırmızılılara... Yasin'i niye oyundan alıyorsun. O zaman müthiş teknik direktör RİKO diyecek ki, o az çalıştı hazırlık devresinde. Eğer Yasin sizden ayrı, yani takımdan ayrı çalışmışsa daha iyi yapmış. Çünkü RİKO takımı hiç çalıştırmamış, Galatasaray orta sahasına bakıyorsunuz üç tane fuzuli adam, Selçuk, De Jong, Josue... Bu üçlünün biri kesin fazla. Hani ikisi de oynamasa fazla bir şey fark etmez. Peki RİKO'nun yanına bakıyorsun, kim oturuyor? Eren Derdiyok. Peki Eren maça kaçta giriyor? 84'te. Peki yine dönelim. E sende Bruma var, Rodrigues'i de alıyorsun. Bu sefer aynı iki adam sahada.
Yani RİKO ne kadar yapılmayacak iş varsa yapıyor, ne kadar yapılacak iş varsa es geçiyor. Aslan maşallah kuzu gibi. Aslında şu ana kadar da hep şahsi becerilerle kazandılar. Sneijder olursa sahanın içini evirip çevirebiliyor. O da olmadı mı işleri zor. Zaten bakın Sneijder'in oynamadığı maçlara olay açık olarak ortaya çıkar.