Çocuktum, çok üzülürdüm Milli Takım kaybettiğinde, o günlerde bir gün futbol yorumlayacağımı bilmeden okuduğum spor yazarları, "Yenildik ama ezilmedik" maçları için hep aynı şeyi yazıyordu: "Türk Milli Takımı aslında yetenekli oyunculardan kuruluydu ama fiziğimiz zayıftı." Eziliyorduk... İnanmaktan başka çaremiz yoktu o büyük kalemlere... Şimdi yıllar sonra dönüp geriye baktığımda futboldan anlamadıklarını büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim. Kendileri çalıp kendileri oynayan bir kuşaktan futbol okumuşuz. Aslında ne biz çok yetenekliydik ne de fizik olarak ezilecek kadar güçsüzdük. Onlar anlatmak için kolayını seçmişlerdi çünkü futbol taktikleri üzerine kafa yormayacak kadar oyuna uzaktılar. Yenildik çünkü rakip güçlüydü... Bu mudur?
Dün Hollanda'dan sonra Norveç'i de ne yetenek ne de fizikle yıktık. Milli Takım dün akşam bir taktik nasıl sahnelenir, kontratak nasıl oynanır, defans nasıl yapılır bunun dersini verdi. Norveç'in forvet hattındaki 150 milyon Euro değerindeki iki adam nasıl gol pozisyonu bulamaz, ikinci toplar nasıl alınır, hızlı nasıl çıkılır, dün hepsini Malaga'da sahneledik... Sağ ol Şenol Güneş...
Kadıköy'de Brezilya maçında Neymar'ın karşısında sağ bek oynayıp maçtan sonra "Başım döndü, kendimi geliştirmem lazım" diyen genç adam, dün hastalığına rağmen çıktığı maçta iki gol atıp modern orta saha nasıl olur, bunu gösterdi. Ozan Tufan'ın acımasız onca eleştiriye rağmen kulübü ve Milli Takımı'nda yaptıkları gençlere ilham kaynağı olsun... Vazgeçme Ozan...
İskandinavlar'ın uzun ve güçlü defanslarına biz de kafa golü atabiliyormuşuz. Sağ ol Çağlar... Çocukluğu hezimetlerle geçen adamların evlatlarına iki maçta 7 gol izlettiniz... Yıktığınız bütün klişeler için gözlerinizden öperim...